36/Çok Oturdun Yakut Teğmen

26 3 0
                                    

Akşama kadar Kenan'ı sorgulamıştık, bir on dakika sonra benim de ifademi alacaklardı, Özkan Adalı hakkında birkaç şey soracaklarını umuyordum. Yoksa beni başka hangi sebeple sorguya alabilirlerdi ki?

Günal Komutan yanıma gelip, "Yarbay seni bekliyor." dedi.

Başımı salladım oturduğum yerden kalkıp Yarbayın odasına doğru yürümeye başladım. Yarbayın odasının karşısında durup kapıyı tıklattım,  gel komutunu alıp içeri girdiğimde esas duruşa geçip, "Teğmen Yakut Hamzaoğlu!" diyerek tekbir verdim.

Yarbay başını salladı, donuk bir adama benziyordu, "Hoş geldin Yakut, Siirt'te çok bir şey olmamış ama bu sefer İstanbul dışı hatta sınır dışı görevler olacak, hazır mısın?" dedi.

Başımı salladım, "Teğmen rütbesine sahibim, hazır olup olmadığımı sormanız biraz kırdı beni." dedim. Albay Yunus olsa birazcık bir tebessüm oluşurdu, buradaki Yarbay bayağı sert bir adama benziyordu. "Albayın kimdi senin, pek bir rahat konuşuyorsun?" dedi. Gülümsedim, "Onunla bir alakası yok komutanım, tahmini ne zaman başlar görev?" dedim.

"Yarın sabah!" dedi, kaşlarım kalktı, "Yarın sabah mı?" dedim. Başını salladı, "Vallahi sen oraya gideli dört sene olmuş Yakut, çok oturmuşsun. Çalışman lazım artık." dedi. Başımı salladım, "Tamam, hallederiz." dedim.

"Yakut, senin artık bir Üsteğmen olman gerekiyor, iyi çalış..." dedi. Gülümsedim, "Çıkabilir miyim artık?" dedim.

"Durduğun hata, koş hazırlan göreve!" dedi
Sanırım bu adam da Yunus Albay gibiydi, bir sakin bir tedirgin. Yalnız çok sıkı adama benziyordu.

Ortalığı kasıp kavuracak bir adamdı bu.

Odadan çıkıp Günal Komutana baktım, o da merakla bana bakıyordu, "Bir şey yok, göreve haber vermek istemiş." dedim. Tek kaşını kaldırıp bana baktı, "Bunu mu konuştunuz içeride, görevin içeriğini falan anlatmadı mı?" dedi.

Omuz kaldırdım, "Yani ne yapabiliriz ki enteresan olan bir şey, pentagram çizip kurban etmeyeceğiz ya?"  dedim, başını sağa sola sallayıp, "Satanist miyiz lan biz, hadi diyelim biz satanistiz onları kedi yerine koyuyorsun şuan, yapma o masum hayvanlarında bir  şerefi var." dedi.

"Yok şimdi kedilerin masum olabileceğine inanmıyorum ben." dedim. Omuz kaldırdı, "İnanmazsan inanma Yakut, ben inanıyorum." dedi. Bir süre durup, "Senin adın niye Yakut lan ülkede isim kıtlığı mı varmış?" dedi.

"Babam koymuş, Yakut mücevher anlamına geliyor ya. Bizimkiler de pırlanta gibi çocuk doğdu deyince peder gaza gelmiş." dedim. Sesli güldü, "Ulan, çık ya çık, haydi yürü odanı hazırlatalım." dedi, ellerimi kaldırdım, "Ben hallederim, hani teğmenin ya ben..." dedim.

"Başıma iş çıkarırsan karışmam Yakut." dedi. Başımı salladım.


Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin