32/Elzem Çekiç Gerçeği

29 3 0
                                    

Ertesi Gün

Kahvaltı yaparken kapı çaldı, bir iki konuşma sesinden sonra Kenan yemek odasının kapısından içeri girdi, "Afiyet olsun hanımlar." dedi.

Ağzımdaki salatalığı yutup, "Teşekkürler, gel beraber olsun." dedim. Başını iki yana sallayıp, avucunu sandalyeye yasladı. "Elzem sen hazır mısın, hazırsan gidelim mi?" dedi.

"Acelemiz mi var Kenan?" dedim.
"Bekliyor bizi, erkenden tanışmak istiyor. İş bulabilmek için yardım edecek." dedi.

Başımı salladım. Ayağa kalkarken, arkamdaki büfenin üzerinde şarj olan telefonuma elimi attım.

"Telefona gerek yok Elzem."

Kenan'a göz ucuyla bakıp, "Neden gerek olmasın ki, biri arasa ya da mesaj atsa anında cevap veremem." dedim.

Başını salladı, "Yanında ben varım aslında ama neyse, haydi hazırsan çıkalım Yasir bekliyor bizi." dedi.

İçim ürperdi, "Yasir mi?" dedim. Kaşlarını kaldırıp, "Yasir mi dedim? Yasin diyecektim..." diye kekeledi. Kaşlarımı çattım, "Emin misin?" dedim.

Başını salladı, "Sana güvenebilir miyim Kenan?" dedim.

Yine başını salladı, "Yalan söylüyorsun, senin kanından olan biriyle tanıştıracakskn beni. Yani İlker Akgül'le. Zaten ondan başka 'kendi kanından' olan biri yok." dedim.

"Kimden öğrendin, ondan başka kendi kanımdan olan birinin olmadığını?"
"Yakut'tan."
"Yakut adım soyadım dışında başka bir b.k bilmiyor. Yasin de benim akrabalarımdan."
"Tamam, Yasir'i nereden tanıyorsun o zaman?"

Biraz düşündü, "Elzem tamam, sen bana güvenen kadar kimseyle tanıştırmayacağım seni, zaten hevesli değilsin bahane arayıp duruyorsun." dedi.

"Durduk yere neden üste çıkmaya çalışıyorsunki şimdi, şunun şurasında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, sana güvenmeye çalışıyorum."

Elini alnına koydu, iç çekti, "Üste çıkmaya falan çalıştığım yok." dedi, "Güvenmiyorsun bana, Yakut'a bile bundan kolay güvenmişsindir."

"Çünkü Yakut'un kim olduğunu biliyorum, sana dair tek bildiğim şey adın o da doğruysa..." dedim. 

Elini cebine attı, cüzdanını çıkarıp kimliğini gösterdi. "Doğru!" dedi. 

"Yaptığı işler belli olmayan, kim olduğu bile doğru düzgün bilinmeyen bir adamsın sen, nereden bileceğim o kimliğin sahte olmadığını?" dedim.

"Emin ol, bu kimlik dışında her şey sahte..." dedi.

"O zaman beni tanıştıracağın adam da sahte, değil mi Kenan?"
"Zeki kızsın, evet, seni tanıştıracağım adam da sahte çünkü seni bir kadınla tanıştıracağım."

Yutkundum, "Kadın mı?" dedim. Başını salladı, "Evet bir kadın, görünce belki de hüngür hüngür ağlayacağın, yıllarca seni arayan bir kadın." dedi.

"Kim?"
"Onu söyleyemem ama seni ve aileni çok yakından tanıyor. Senin ve ailenin gerçekten kim olduğunu biliyor."
"Gerçekten kim olduğum?"
"Sen, kendini gerçekten Elzem Çekiç mi sanıyorsun?"
"Evet, ailemin bana söylediği bu!"
"Hangi ailen?"
"Yanında büyüdüğüm aile, başka bir ailem mi olması gerekiyor?"

Başını salladı, "Sen..." dedi. "Annem Nihan Akgül'ün doğumda öldüğünü sandığı kızısın."

"Annem ve babam öldükten sonra, babaannem senin ölmediğini, kavgalı iki aşiretin barışması için seni ve beni değiştirdiklerini söyledi. Git ve o kızı bul dedi."

"Anlamadım?" dedim.

"Senin ana baba bildiklerin benim ailem... Değiştirmişler bizi..."

"Nasıl değiştirmişler ya? Sen beni nasıl buldun?"

"Yakut'un yardımıyla." dedi.

"Her şeyi anlat bana."

"Tama, otur da anlataym." dedi. 

Ben salondaki L koltuğa oturdum, tam karşımdaki berjere de o oturdu. "Yakut'a bu durumdan bahsettim. Elzem Çekiç'i aradığımı biliyordu. Onun görev yerinde bir örgütte esir olduğunu biliyordu. Sıradan bir operasyon değildi, Yasir'i yakaladıkları gün asıl amaçları seni oradan çıkarmaktı. Bu operasyonun baş yöneticisi Özkan Adalı'ydı." dedi. "Beni ve kardeşimi süt kardeşlerine kavuşturmak için Yakut'u bir süreliğine Siirt'e atadılar." 

"Mert ve Ekin peki?" dedim. 

Kenan gülümsedi, "Onlar da bu operasyonun parçası." dedi. "Şimdi senden bir şey isteyeceğiz." 

"Emrinize amadeyim." dedim. "Yasir hapisten kaçtı. Onun hakkında birçok şey biliyorsun. Onu tekrar yakalamamız, bu sefer tamamen etkisiz hale gelmesi için bize yardım etmeni istiyoruz." dedi.

Işık, "Ekin ve Mert'ten neden benim haberin yoktu peki?" dedi. Derin bir nefes aldı Kenan, "Özkan Adalı kim?" dedi, "İstihbarat Şefi." 

"Ekin ve Mert kim, ben kimim? Onun ajanları, çalışanları." dedi. "Böyle bir bilgiyi sana veremezdik."

Işık başını salladı, "Tamam, ben cevabımı aldım, siz konuşmaya ve plan yapmaya devam edin." dedi, salondan çıkıp gitti. 

Kenan bana baktı, "Bize yardım edecek misin?" dedi. "Benim bu durumu doğrulamam lazım, Özkan beye ya da Ekin'e veya Yakut'a sormam lazım." dedim. "Birinin bu durumun gerçek olduğunu doğrulaması lazım." 

Kenan derin bir nefes aldı, "Tamam, ara Yakut'u sor." dedi. "Bana biraz zaman verebilir misin?" dedim. Başını salladı.




Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin