Mütemmim Cüz

15/Farklı İnsanlar Tanımak

Elzam'den:

Birkaç saat uyuduktan sonra uyanıp, bir kahve yaptım. Saçımı düzeltip, esneyerek salona geçerken, kapı zili çaldı. Kahveyi salondaki yemek masasına bırakıp, kapıyı açtım. Gelen Ekin'di, "Oo, sen yeni mi uyandın?" dedi. Gözümü ovuşturarak, "Çok mu belli?" dedim. Dudak büküp başını salladı, "Yani... Biraz." dedi.

Onu içeri davet edip, hızlıca bir kahve daha hazırladım mutfakta, salona dönerken, onu Zümrüt'le ilgilenirken gördüm, gülümseyip kahvesini uzattığım, "Sağ ol." dedi. Gülümseyip kendimi salonun köşesindeki berjere attım. "Bir kedin olduğunu bilmiyordum, daha doğrusu gece hiç görmedim." dedi. Dudağımın içini dişlerken, "Öyledir o, pek çıkmaz ortaya. " dedim. Zümrüt'le ilgilenmeyi bırakıp, kanepeye oturdu, "Alaz Bora, akşam geliyor buraya." dedi. Kaşlarımı kaldırıp, "Alaz Bora?" dedim. Başını arkaya atıp, "Seni eğitecek olan arkadaş." dedi. Bu sefer anladığımı ima ederek kaldırdım kaşlarımı.

Kahvesini yudumladı, "Seninle bugün işimiz var." dedi. "Çete işi iptal, sen başka bir göreve gideceksin."

Kaşlarımı çatıp, "Nasıl bir görev, çete işi niye iptal ayrıca?" dedim. Başını kaldırmadan bana doğru çevirdi, "Seni eğitmekle uğraşacağız, geç kalırız." dedi. Başımı salladım. "Göreve gelince, zor bir şey değil. Kaçak bir kumarhaneye gideceksin. Biz orada sana yardım edeceğiz." dedi. Boş boş yüzüne baktım, "Çok bir şey yapmayacağız, kumarhanenin sahibini alıp çıkacağız." dediğinde, "Onu nasıl yapacağız?" dedim. Omuz kaldırıp, dudak büktü, "Onu Alaz planlayacak." dedi. Başımı salladım, "Bugün bir işimiz olduğunu söylemiştin." diye söylendim. Kahve bardağını sehpaya bıraktı, "Hava alanına gidip Alaz'ı alacağız, ama ondan önce merkeze, senin adına bir kayıt oluşturacağız. Göreve başladığına dair bir kayıt." dedi.

"O iş kolay." dedim. Başını salladı, "Hiç kolay değil, kan tahlilleri, sağlık tahlilleri, testler. Bugün merkezden çıkmayacak gibisin ben seni alıp Alaz'ı karşılamaya götürene kadar." dedi. Dudak büktüm, "Hastanede yapılıyor diye biliyorum." dedim. Bana, "Ne?" diye karşılık verdi, sırtımı yasladığım yerden ayırıp kahve bardağımı yanımdaki zigon sehpaya koydum, "Tahliller, hastanede yapılıyor diye biliyorum." Gülümsedi, "Uykusuzluktan hepsi." dedi. Onun gibi gülümsedim, "Ben bugün kahve içtim ama..." dedim. Derin bir nefes aldı, "Sağlık kontrollerini yaptırırız, şu kayıt işini hallederiz. Sonrada Alaz 'ı karşılarız. Dün sen sorgu odasındayken konuştuk, yanında bir misafiri varmış." dedi.

Elimi dizime vurup, "O zaman ben hazırlanayım." dedim. Başını salladı, "Çok bile oturdun Elzem." dedi. Yerimden kalkarken gözüne ters bir bakış attım, "Ev benim evim.." dedim. Hiçbir şey demedi sadece gülerek yüzüme baktı. Odama gidip, saçlarımı taradım, kıskaç(mandal) tokayla saçımı toplayıp önlerden iki perçem bıraktım. Göz altlarıma hafif bir kapatıcı dokundurup yaydım, göz kapaklarıma beyaz simli bir far dağıtıp kısa ve ince kahverengi bir çizgi çektim. Allık olayına hiç karışmayıp, dudağımı kahve-bordo karışımı kalemle çerçeveleyip yaydım, üzerine koyu kahve renkte bir parlatıcı sürüp, dolabımı açtım. Beyaz, düşük omuz salaş bir bluz çıkardım. Altına yeşil kargo pantolon, ve siyah dolgu taban spor ayakkabı çıkardım. Üzerimi giyindikten hemen sonra iki fıs parfüm sıkıp, bileğimi akik taş bilekliği taktım. Parmağıma küçük akik detaylı bir yüzük ve kulaklarıma, akik geçirilmiş halka küpelerden taktım. Kendime son kez bakıp odadan çıktım.

Bu akik takıntısı benden yani yazardan kaynaklanıyor.

Salonun kapısının önünde durdum, "Ben hazırım!" dedim. Bana bakıp ayaklandı, "Hadi, çıkıyoruz o zaman." dedi. Vestiyerden anahtarımı alıp Ekin'in peşinden ilerledim. Kapıyı açıp dışarı çıktı (Evde ayakkabıyla geziyorlar...) Evden çıkıp, kapıyı kilitledik. Apartmandan çıkarken, "Yakut'la hiç konuştun mu bu konuyu?" dedi. Başımı iki yana salladım, "Hayır, bu ara hiçbir konu hakkında konuşmuyoruz. Malum sözlüsü." dedim. Kıkırdadı, "Yeliz'i tanırım, o da bizim liseden. Kıskanç kızdır." dedi. "Allah sabır versin, bizimkine..."