21/Arayıp Ulaşamamak, Ne Yaptığını Bilememek

38 9 0
                                    

Yakut'tan: (6 Gün Sonra)

En son evinin orada tartışmamızdan altı gün geçmişti, evinin camında 'kiralık daire' yazıyordu. Sanırım taşınmıştı, ve kimsenin ona ulaşmasını istemiyordu. Telefon numarasını değiştirdi ya da, beni engelledi. Çünkü, onu her aradığımda, ya meşgule düşüyordu ya da ulaşılamıyordu. Bu durumda değiştirmek gibi bir ihtimal söz konusu değildi. Olamazdı da, belki de Ekin'in dolduruşuna gelmişti. Severdi, o bu tür entrikaları. 

'Kendisi Küçük Bir Entrika Kralı' 

Telefonumu cebime koydum. Ailecek oturmuş çay içiyorduk ve he ne kadar istemesem de o ailenin içine Yeliz de dahil oluyordu. Az kalmıştı, şunun şurasında iki ay sonra istemeye istemeye o nikah masasına oturacaktım. Hayalimdeki gelin Yeliz olmasa bile benimle birlikte nikah masasına oturacak gelin Yeliz'di. 

Teyzem ve Yeliz sohbet ediyor, Neslihan da onları baygın bakışlarla dinliyordu. Yeliz' in yalancı bir samimiyeti vardı. 

Altı gün içinde, üç kere gitmiştim Elzem' in yaşadığı eve, ama kimse yoktu, üçüncü gün o yazı asılmıştı pencereye. Acaba hala bu şehirde miydi, bu şehirde olacak başka nerede olacak, Ekin'in mağazasında müdür. artık. 

Bakar mı o kız artık bize, Sanmam aslanım, sen kes ümidi...

Aklımda şerefsiz bir Yakut vardı, o konuşup duruyordu birkaç gündür. Kendi kendime boş boş dizimi izlerken, "Aşkım, kır düğünü yaparız değil mi, Eylül'de hava soğuk olmaz?" diye bir ses duydum, o anki dalgınlıkla ne dediğimi hatırlamıyorum ama, kesin Yeliz' i mutlu edecek bir şey söyledim. Yanıma gelip bana sarılıp, beni öpmüştü. 

Telefonum çaldı, Yunus Albay? 

Hayırdır?

Salondan çıkıp balkona ilerledim, telefonu açıp, "Alo?" dedim. Yunus Albay, "Senin kız bizim buraya taşınmış haberin var mı?" dedi. Kaşlarım çatıldı, "Benim kız kim Albayım?" dedim. Sesli güldü, "Oho, unuttun mu oğlum, hani şu misafir kızı diyorum." dedi. Çatılan kaşlarım gevşerken, "Haberim yok, konuşmuyoruz." dedim. Hm'ladı. "Neden, bayağı yakışıyordunuz oğlum?" dedi. Balkon korkuluğuna yaslandım, "Ben sözlüyüm albayım, o yüzden konuşmuyoruz artık." dedim. 

"Benim niye haberim yok bu havadisten?" dedi. Dudak büktüm, ne yalan uydursam diye düşündüm, "Ani gelişti ya. Planlı olsaydı sizi çağırmamazlık etmezdim ben." dedim. Küçük bir mırıltı çıkardı sonra, "Olsun, Allah tamamına erdirsin koçum." dedi. "Sağ olun." dedim. "Sen yarın yanıma uğra, konuşalım senle boş bir vaktinde, bu zamanlarda oğullarıyla babaları konuşur. Senin babanın namı da duyulduğundan iyi tanırım onu. Bende baban sayılırım." dedi. 

Gözlerim doldu, derin bir nefes alıp, "Olur albayım, uğrarım." dedim. Kimse konuşmayınca telefonu kapatma kararı aldık. Elzem' den sonunda bir haber alabilmiştim. İçim çok rahatlamıştı, onun iyi olup olmadığını bilmesem de nerede olduğunu biliyordum artık...

Yunus Albay: Şu Yaman' s Giyim'in sahibiyle bu ara çok içli dışlılar. Senin arkadaşın değil miydi o?

Siz: Albayım, dedikodu mu yapacağız akşam akşam? Beni ilgilendirmiyor. 

Yunus Albay: Beni ilgilendiriyor, anası yok babası yok, birinin sahip çıkması lazım.

Siz: Ekin Bey halleder o mevzuyu alışık o tür işlere...

Yunus Albay: Siz niye küstünüz lan?

Siz: Önemsiz bir mevzu, boş verin. Saat geç oldu Albayım...

Yunus Albay: İyi tamam, hadi sana iyi geceler. 

Siz: Size de iyi geceler Albayım.

Telefonumu kapatıp, salona oradan da odama geçtim. Acaba aralarında gerçekten bir şey var mıydı? Elzem hoşlanmış mıydı Ekin'den?

Yatağıma oturup telefonumu açtım, Elzem2in numarasını bulup çağrı attım, 'Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.' 

Sırtımı yatağa verip, tavanı izleyerek düşünmeye başladım. Şuan birlikte miydiler acaba, birliktelerse ne yapıyor, film mi izliyorlar, yemek mi yiyorlar, yoksa bir müzik açmış dans mı ediyorlar, ne yapıyorlar, belki de ellerine kahvelerini alıp karşı karşıya oturmuş sohbet ediyorlar, ya da televizyon başında uyuya kaldılar. Cidden şuan aralarında ne olduğunu çok merak ediyordum. Elzem Ekin'i sevdi mi diye de merak ediyordum, içim içimi yiyordu, ya Ekin'i sever beni unutursa diye... Aklıma gelebilecek en kötü şey buydu. 

Derin bir nefes alıp, yıllar önce bir kız uğruna sırt çevirdiğim arkadaşıma odaklanarak düşünmeye başladım aynı mevzuyu, belki de sırf benim canım yakmak için  onunla eğleniyordu, belki de sırf beni pişman etmek için onu sevmediği halde ona sabrediyordu. Ya da belki dayanamayıp ayaklarına kapanarak özür dilememi bekliyordu. O zaman özgür bırakacaktı Elzem'i... 

Düşündükçe delirecek gibi hissediyordum.  Neden birden çıkıp gelmişti, yazın arada uğruyordu abim ve Neslihan'ı görmek için. Şuan da yaz...

Yatağın üzerinde kıvrılıp gözlerimi kapattım, uyku halleder bu kuşkuları, sabaha bir şeyim kalmaz. Her şeyi unutmuş halde uyanır, güle oynaya işime bakarım. Başka çaren yok artık, o eşini buldu... Çok kısa zamanda, adı da Elzem Yaman olur, bana da hayırlı olsun demek düşer. 

---

Oğlum ne karalara bağladın hemen ahahaha ? 


Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin