7/İki Gün Sonra

142 24 30
                                    

İki günün sonunda, saat akşam vakti yediyi gösterirken ben kendimi bahçeye atıvermiştim. Yakut'un yakasına yapışıp, attığım mesajlara neden cevap vermediğinin hesabını soracaktım. Tim bahçe kapısının içinden yorgun, argın, bitkin bir şekilde girmişti. Aralarında biri eksikti...

Biri bir adamı tutuyordu, üzerinde durdurulmuş bir düzenek vardı, bir kaç gün önce, beni koridorda durdurup Yakut'un yanına götüren asker sinirle yanıma geliyordu, "Ajan mısın lan sen!" diye beni kollarımdan tutup sarsmaya başladı, "Ajansın sen." dedi duraklayıp. Sonra beni bir kere daha sarsıp, "Yürü, hesap vereceksin." diyerek beni nizamiyenin içine sürüklemeye başladı. Bileğimi öyle bir sıkıyordu ki, yerindek çıkacaktı sanki.

Beni sorgu odasına benzer bir yere fırlattı. Yere düştüğümde, kolumdan tutup, sandalyeye oturttu. Karşımda dikilip, "Yarbay gelecek, seni sorguya çekecek." dedi.

Acıyan bileğimi ovuşturuyordum, aklımdanda Yakut geçiyordu, bir şey olmuştu sanırım, kötü bir şey...

Yutkunup karşımdaki adama, "Yakut'a bir şey mi oldu?" dedim. Bana öfkeyle bakıp, "Onun cevabını sen vereceksin." dedi. O saldırıda Yakut'a bir şey olmuştu, ya yaralanmıştı ya da şehit olmuştu. Ama şehit olsa naaşı buraya getirilirildi, saldırı durdulmamış mıydı? Durdurulmuştu, adam buradaydı, benim gibi sorgudaydı. Tamam, ona yapılan sorgu yerli yerindeydi ama ben niye sorgudaydım, ayrıca Yakut'a bir şey olup olmadığının cevabını niye ben veriyordum? Yanında bile değildim iki gün boyunca.

Odanın kapısı açıldı, içeri bir adam bir girdi. Beni buraya getiren askere bakıp, "Sen çık dışarı. " dedi. Adını bilmediğim asker bana kısa bir bakıp, bir anda odadan çıktı. Odaya gelen kişi sanırım Yarbaydı.

Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Ellerini masaya koyup, "Birkaç gün önce gelmişsin buraya doğru mu?" dedi. Başımı salladım. "İki gün önce, saldırının ihbarını sen vermişsin albaya o doğru mu?" dediğinde de başımı salladım, ben hala bu soruların neden bana sorulduğunu bilmiyordum, ve bundan sonra sorulacak soruları da bilmiyordum. Yarbay bana doğru biraz eğildi, tüm ciddiyetiyle, "Bana doğruyu söyleceksin, saldırı Yakut'u kaçırmak için mi planlandı?" dedi. Ne?

"Anlamadım." dedim. Kaşlarını çatıp, "Yasir'in adamları, Teğmen Yakut'u kaçırdı, senin bundan haberin var mıydı?" dedi. Başımı iki yana salladım, "Yoktu, sadece kapalı çarşıya saldırı olacağını duydum ben." dedim. "Sonrada beni o odadan çıkardılar..."

"Yan taraftaki adamdan, senin adını duyduğum an, bittiğin an..." dedi. Yutkundum, "Dua et, Teğmen buraya sağ salim dönsün." dedi. Başımı sallamakla yetindim.

9. Bölümden kesit:

2 Ay Sonra

Evin içinde, elimde yaş mamayla Zümrüt'ün peşinden koşuyordum. Normalde paketi gördüğü gibi benim peşimde dolaşması gerekirken ben onun peşinden koşturuyordum. En son koridora oturup, "Ne garip hayvanlarsınız ya?" diye söylendim. Karşıdaki kapının hemen yanından koşarak yanıma gelip, mırlamaya başladı.

K.Y: Uzun zaman oldu, nizamiyeden ayrılmışsın. Neslihan'la hiç konuşmuyormuşsun, öyle söyledi...

Elimdeki paketi bir kenara atıp, şaşkınlıkla telefon ekranındaki mesaja bakıyordum, kurtulmuş muydu?

Siz: Kurtuldun mu?

K.Y: Yoo, telefon izni verdiler, bende sana yazayım dedim.

Siz: Dalga mı geçiyorsun?

K.Y: Kapıdayım, aç kapıyı zilini bilmiyorum...

Siz: Evi nasıl buldun?

K.Y: Apartmanın kapısını kırmamı mı istiyorsun kızım? AÇSANA KAPIYI!

Siz: NE BAĞIRIYORSUN BE! AÇIYORUZ KAPIYI.

Oy Vermeyi ve Yorum Yapmayı Unutmayın, Beni Çok Mutlu Edersiniz.

Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin