22/Gözleme Mevzusu...

41 8 0
                                    

Elzem:

Saat sekiz gibi, kapı çaldı. Masanın üstündeki açık kolinin içinden aldığım vazoyu geri yerine bırakıp, kapıyı açamaya ilerledim. 

Sırf kullanmadığı için, gül gibi evini bana bırakmıştı. Kapıyı açtım, ellerini cebine koymuş gülerek bana bakıyordu, evin içinde göz gezdirdi, "Yerleşemedin mi daha?" dedi. Başımı salladım, "Az bir şey kaldı. Küçük aksesuarlar falan." dedim. Başını salladı, ellerini cebinden çıkarıp birbirine vurdu, "Yemek yedin mi?" dedi. Başımı kaldırdım, "Canım istemedi." dedim. Kaşları çatıldı, yüzünde yalancı bir ciddiyet vardı, her zamanki gibi, "Canın istemedi, doğru mu duydum?" dedi. Elimi sol koluma koyup, "Doğru duydun." dedim. Başını salladı, gülümseyip, "Hadi yukarı çık, hazırlan. Gözleme yemeye gidiyoruz..." dedi. 

Duraksadım, gözlemeyi ilk Yakut'la beraber yemiştim. Bana baktı, başını yan yatırıp, "Hayırdır, yüzün düştü?" dedi. Ona bakıp, "Daldım gittim öyle." dedim. Gülümsedi, "Hadi bak ağaç etme beni yine." dedi. Kaşlarımı çatıp, yalancı bir kızgınlıkla, "Sanki kırk yıl kapıda bekliyor. " dedim.

Sesli güldü, "Hadi! Salonda bekliyorum ben." dedi. Öfleyip püfleyip yukarı kata çıktım. Yukarı kata çıkarken, göz ucuyla ona bakıp gülümsedim. Odama girip, dolabımı açtım, sade bir kombin yapıp, üzerime beyaz bir tişört geçirdim, krem renk bir pantolon giydim. Beyaz spor ayakkabıyı ayağıma geçirip. Saçlarımı lastik tokayla dağınık topuz yaparken, odadan çıkıp, merdivenleri indim. 

Ekin salondaki berjerlerden birine oturmuş beni bekliyordu. Şifon sehpadaki kitaplardan birini almış içini inceliyordu, salona inen iki basamaktan önce tavanla birleşen bir kolon vardı. Ona yaslanıp, bir bacağını diğerinin üzerine atmış, berjere hafif yayık oturmuş adamı izlemeye başladım.

Arada bir elini çenesine atıyor, kitapta geçenlere göre mimikler yapıyordu. Elini ensesine atıp, derin bir soluk aldı, kitabı kapatıp, bacağını indirdi, ayağa kalkarken beni gördü. Şaşkın bir gülüş oturdu yüzüne, "Hazır mısın?" dedi. Başımı salladım, "Evet. Seni izliyordum, kitaba dalmış gitmiştin, bölmek istemedim." dedim.

"Aslında pek benlik değildir kitap okumak. Öyle kurcalarken konusuna bakmak istedim." dedi, "Beğendiysen sende kalsın, ben çoktan bitirmiştim." dedim.

Başını kaldırdı, "Öyle bir baktım sadece, madem hazırsın, gidelim artık çünkü ben çok acıktım. " dedi. Gülümsedim, "Peki, anahtarı alayım, çıkalım." dedim.

Başını salladı, ellerini cebine koyup, kapıya doğru ilerledi, dışarı çıkıp kapıyı kapatmadan beni bekledi bahçede. Evin önünde, beyaz cipi duruyordu. Kaşlarım çatıldı, "Dün başka bir araba kullanıyordun?" dedim kapıyı kapatırken.

Gülümseyip, "Şirketindi o, bu benim şahsi aracım." dedi. Başımı salladım, arabaya binip, kapıyı kapattı, onun yanına binip kapıyı kapattım.

Kontağı takıp, çevirdiğinde kısa bir bakış attı yüzüme, ben başımı cama yaslayıp, yola odaklandım. Ekin telefonumu değiştirip, eski telefonumu benden almıştı, temizlipe göndermek için. Acaba Yakut hiç aramış mıydı beni, ulaşamazdı ki...

Ekin'e, "Benim telefonum ne oldu?" dedim. Dudak büktü, direksiyonu çevirirken, "Haber yok, dua et çökmemiş olsunlar telefonuna." dedi. Yutkundum, "Öküzlük edip beni tedirgin etme." dedim. Sesli güldü, "Şaka yapıyorum, bir iki güne habe gelir. Yalnız telefonun sıfırlanmış olabilir." dedi.

Omuz kaldırdım, "Sorun değil, önemli bir şey yoktu zaten." dedim. Başını salladı, "Seninkinin numarası da mı önemli değil?" dedi. Kaşlarımı çattım, "O kontrol manyağı komutanı diyorsan işim olmaz Ekin, bu saatten sonra eskiden bana yardım etmiş bir adam sadece." dedim.

Ona kızgındım, ama özlüyordum. Duygularım, hislerimle bir olup benimle alay etmeye başlamıştı. Ekin, "Haftaya, Mert geliyor, seni tanıştıracağım onunla." dedi. Ona baktım, "Mert kim ?" dedim.

"Üvey kardeşim, babamın ikinci eşinden, mağaza işlerinde sana yardımcı olacak. Annesiyle geliyor ama, ana kuzusu." dedi. Kıkırdadım, "Gülme, gelince göreceksin, şaka yapmıyorum." dedi.

Yan yan ona baktım, "Kalbini kırmak istemiyorum, ama belki de, annesiyle geldiği için kıskanıyor olabilirsin. Bak bu benim kendi fikrim. " dedim.

Kırmızı ışıkta durup bana baktı, "Sen beni  kalbimi kıramazsın." dedi, güldüm, "Çünkü ben iyi bir insanım." dedim. Kaşlarını kaldırıp, cıkladı, "Sende o güç yok..." dedi.

"Bak ya, illa sinirimi bozacak. İşi rast gitmez yoksa." dedim. Sesli güldü, "Elzem, bu kadar eğlenceli olmayı nasıl başarıyorsun, hem de o kadar şey yaşamış olmana rağmen." dedi.

Yutkundum ve arabanın içinde vücudumu ona çevirdim, "O yaşadıklarımdan kaçamaya çalışıyorumdur belki. Travma krizlerine girmemek için çabalıyorumdur, olamaz mı?" dedi. Başını salladı, "Olabilir." dedi. Kırmızı ışık yeşile dönünce gaza basıp, ara sokaklardan birine girdi, küçük bir gözlemeci vardı.

Arabayı bir kenara park edip, "Tahmin et buranın ustası kim?" dedi. Elimi kapının kulpuna atıp, "Ne bileyim ben, kim?" dedim. Kıkırdadı, "Ablamın nişanlısı, geçen hafta istediler benden." dedi.

Göz devirip arabadan indim. Gözlemecinin dükkanına girerken elimi tuttu, ona bakmakla yetindim, mecburen gülümsüyor, aynı zamanda elimi kurtarmaya  çalışıyordum.

Masaya oturmadan önce, eniştesi olmaya ilk adımı atmış adamla yarım saat sohbet etti, ben elimi kurtarmaya çalıştıkça daha çok sıkıyordu, "Bıraksana..." diye mırıldandım.

"Ekin!" dedim. Beni tınlamadan, boş bir masaya geçip oturdu, elimi hala bırakmamıştı, boştaki eliyle, yanındaki sandalyeyi çekip beni oturttu. "Ekin bıraksana elimi." dedim. Bana bakmadan, "Sana bir zararı var mı?" dedi. Başımı salladım, "Evet var, sen benim patronumsun ve elimi tutamazsın." dedim.

Dudağını büküp kaşlarını kaldırdı, "Bak sen şu işe. Bırakmıyorum. Hadi kurtar elini." dedi. Boştaki elimle çatalı paketin içinden çıkarıp, onun eline batırdım, inleyerek elini elimden çekti.

Elimi masaya koyarken, "Ne yapıyorsun?" dedi dehşetle, "Elimi alıyorum. " dedim. Güldü, "Sen cidden gözü kara bir kızsın." dedi.

Göz devirdim, "Peynirli gözleme istiyorum ben!" dedim. Başını salladı, "Tabii, emriniz olur." dedi.

Gülümsedim, eline baktım, "Acıyor mu?" dedim. Başını iki yana salladı, "Yok, geçti." dedi.














Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin