5/Kimsin Kimlerdensin?📑

182 25 40
                                    

Kahvaltıdan sonra eşyaları geri teyzesinin evine bırakıp nizamiyeye dönmüştü. Bu sefer üzerinde üniforma vardı, şimdi tam bir aslandı. Bende üstüme başıma düzgün bir şeyler giyip, hazırlanmıştım. Malum, koskoca albayın yanına gidecektim, artık düzenli olmalıydım. Nizamiyenin içinde yürüyorduk, albayın odasına doğru.

Albayın odasının önünde durduğumuzda, buraya ilk gelişimizi, bana, "Içeride zevzeklik yapma, yoksa kayıt onayını vermez." deyişini hatırladım.  Oda hatırlamış olacakki dudakları birbirine bastırıp bana göz ucuyla baktı. "Hatırladın mı?" dedi. Başımı salladım.

Kapıyı tıklatıp içeri girdi, bu sefer mal gibi kalmayıp onun peşinden ilerledim. İçeri girer girmez selam durdu, "Teğmen, Yakut Hamzaoğlu!" diye gür sesiyle konuştu.  Normalde bu kadar kalın değildi sesi, albayın yanında birden ses değişimine uğruyordu koçum.

Albay, ona rahat emrini verdiğinde bana bakarak, "Sen gel otur şöyle, anlat bana bir kimsin, kimlerdensin?" dedi. Başımı sallayıp, eliyle işaret ettiği yere oturdum, Yakut'a bakıp, "Sen çıkabilirsin Aslanım." dedi. Yakut başını sallayıp, hızla odadan çıkarken, ben albaya dönmüştüm. Bana bakıp, "Elzem'di değil mi?" dedi başımı salladım, "Bende Yunus. Şimdi anlat bakayım bana hayat hikayeni, seni buralara getiren macera nasıl başlamış." dedi.

Yutkunup, ellerimler oynarak, "Babam, eski türk aşiretinin torunuymuş, aşiretten annem bana hamileyken sürülmüş. Bir köye, göndermişler ailemi.  Orada doğup büyüdüm on iki yaşıma kadar, bir ilkokulu vardı orada okudum sadece, sonra bir gün evimi teröristler bastı, ailemi öldürüp beni dağa kaçırdılar." dedim. Başını salladı, "Sonrasında yaşadıklarını az çok tahmin edebiliyorum." dedi. Başımı salladım, "On beş yaşını geçene kadar dokunmadılar bana, ben onlara yemek hazırladım, temizliklerini yaptım. On altı yaşında, örgütün ele başı Yasir bana tecavüz etti. Sonra diğer örgüt üyeleri de aynı şeyi yaptı, sesimi çıkardığımda işkenceye ya da tecavüze uğruyordum. En son askerleriniz geldiğinde, Yasir'e karşı geldiğim için beni dövmüştü. Bende çığlık atıp yardım istemiştim. Askerleriniz beni geri çevirmedi, oradan alıp buraya getirdi." dedim. Başını salladı, "Elzem, geçmiş olsun öncelikle, bazı kurallar nedeniyle seni sadece bir ay misafir edebiliyorum biliyorsun. Ailende bir pürüz çıkmadı, ev ve iş bulduğunda bile bizi ziyarete gelebilirsin ama senden başka bir şey isteyeceğim. Sen oradayken hiç yanında bir saldırı planı yapıldı mı, yani kulak misafiri oldun mu böyle bir şeye." dedi.

Tekrar yutkundum, "Merkezde, kapalı çarşıyı bombalayacaklardı..." dedim. "Askerleriniz gelmeden önce bunu duymuştum." Ellerini masaya vurup, "Güzel, peki bir tarih söylediler mi?" dediğinde başımı salladım, odadaki takvime baktığımda, "İki gün sonra... Yani Salı günü bombalayacaklar kapalı çarşıyı." dedim. Başını salladı, "Teşekkür ederim Elzem, başarılı olduğumuzda sende bir sürü hayat kurtarmış olacaksın." dedi. Başımı salladım, "Ben teşekkür ederim, hayatımı kurtarıp, hayat kurtarmama vesile olduğunuz için." dedim.

Albay'ın odasından çıktığımda, Yakut elinde birkaç dosyayla aceleci halde yürüyordu, sanırım operasyona hazırlanıyordu. Bana bakarak karşımdan geçtiğinde gülümseyip göz kırptı ve başını salladı. Ona gülümsedim.

Bahçeye çıkıp temiz hava alırken bir beni kolumdan tutup kenara çekti, o kişiye baktığımda Yakut olduğunu gördüm, "Benim izin işi yattı, görev çıkardın..." dedi. Güldüm, "Görevden sonra izin alırsın artık. Ben zaten Neslihan'la konuştum onunla bakacağız." dedim. Başını salladı, "Dua et bomba götümüzde patlamasın." dedi. Koluna vurdum, "Salak salak konuşma, dua ederim tabi ama sen yinede kötüyü çağırma." dedim. Başını salladı, "İki gün nöbet tutacağız, şüpheli bir şeyler var mı diye araştıracağız." dedi.

Ellerimi birleştirip, "İki gün yoksun yani." dediğimde başını salladı, "Vatan uğruna iki gün ne ki, canını verenlerin yanında?" dedi. Başımı salladım, "Doğru..." dedim.

"Sivil gideceğiz." dedi. Başımı salladım, "Elzem, iki gün dışarı çıkma... Evdekileri de uyardım, iki gün sabret iki gün sonunda beraber toplu gidelim." dedi. Yine başımı salladım, "Tamam, beraber gidelim." dedim.

Onlar hazırlanıp, topluca sivil haşde çıktıklarında hepsine el salladım. Başlarıyla bana selam verip, yürüyerek askeriye bahçesinden çıktılar...

✂️

Oy Vermeyi ve Yorum Yapmayı Unutmayın, Beni Çok Mutlu Edersiniz.

Kitabı karıştırmanın zamanı geldi de geçiyor...

Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin