30/Kenan'ın Babası...

23 5 0
                                    

Kenan, Yakut'u havalimanına bıraktıktan sonra geri bizim yanımıza gelmişti.

Işık onunla pek ilgilenmiyordu, oğlu da akşam üzeri gelmişti eve. Dayısı bırakmıştı.

Ne Kenan ne Işık, ikisi de birbirlerine pas vermiyordu. İkisinin de ilgilendiği şey Oğuzhan'dı ama onlar birbirleriyle ilgilenmiyordu.

Oğuzhan ile ilgilenirken birbirine yok gibi davranan iki insan vardı karşımda. Aslında, birbirlerine çok yakışan ve birbirlerinden yeteri kadarı hatta o kadardan fazla elektrik alan iki kişi vardı karşımda.

Kenan farkındaydı, Işık kabul etmiyordu. Çünkü o Ekin'i seviyordu, ne kadar belli etmemeye çalışsa da, kocasından bahsederken gözleri parlıyordu.

Ekin'e karşı ne kadar kızgın olsa da, onu çok sevdiği belliydi. Aslında kızgınlık da değildi, kırgınlıktı.

Kenan ve Işık Oğuzhan'ın oyunlarına dahil olup onunla eğlenirken kapı çaldı, Işık'ın yardımcılarından biri kapıyı açtığı anda Mert salona fırladı.

İşık'ın kolunu tuttuğu gibi oturduğu yerden kaldırıp bahçeye sürüklemesi bir oldu. Korku, endişe ve birazcık öfke vücudunu sarmıştı.

Hararetli bir şekilde Işık'a bir şeyler anlatıyordu, sanırım anlattıkları Ekin ile ilgiliydi. Yüzünde bariz bir şekilde belli olan korku vardı.

Mert anlattıkça, Işık'ın yüzü başka bir hâl alıyordu, Mert'in her bir kelimesinde şoktan şoka geçiyordu. Sanırım Ekin kendine bir şey yapmıştı ya da bir şeyler kötüye gidiyordu.

En son Mert bir cümle daha kurdu, Işık dengesini kaybedip, düşecek gibi olduğunda bahçeden bana baktı. Kenan'ın Oğuzhan'la ilgilendiğine emin olup ayağa kalktım, bahçeye çıktım.

Mert'e bakıp, Işık'a anlattıklarını bana da anlatmasını bekledim. Mert Işık'ı tutarken, "Babamın destek verdiği örgüt, abimin ofisinin olduğu bölgeye saldırı düzenlemiş. Abim yaralı, yoğun bakımda." dedi.

Hiçbir şey hissetmedim, "Nesi var?" dediğimde, "İç organlarında hasar var, vücudunun bazı bölgelerinde irili ufaklı yaralar var. Çok ağır bir durum değil ama yine de yoğun bakımda tutuyorlar." dedi.

"Bunu söylemeye mi geldin sadece?" dedim. Başını iki yana salladı, "Babam fazla oldu artık, abımı umursamadı bile. Her ne kadar onun kanını da taşıyor olsam ülkemde bombaların patlaması zoruma gidiyor. İstihbarat'a gireceğim. Babamı çökertmek için." dedi.

Işık, "Planın bu mu?" dedi, "Kalp hastasısın sen kabul etmezler seni."

"Beni kabul ederler..." dedim. Mert bana baktı, "Saçmalama, neyle karşılacağını bilmiyorsun." dedi, başımı iki yana salladım, "Neyle karşılaşacağımı harfi harfine biliyorum. 12 senem onlarla geçti." dedim.

Mert, "Onlarla yaşamak kolay, çatışmak çok zor." dedi. "Olsun, orada Ekin dışında yaralı bir sürü insan vardır. Sadece Ekin için değil, diğerleri için de yapmak istiyorum." dedim.

"O zaman beraber gireceğiz istihbarata. Gerekirse bir yolunu bulur saklarım kalp hastalığını."
"Gerizekalı gerizekalı konuşma, salak salak işlere de bulaşma."
"Sen çok mantıklı konuşuyorsun, elinden kurtulduğun adamların yanına gidiyorsun sazan atlar gibi."
"Esir olduğum insanlara lider olduğumu hatırlatmaya gidiyorum sadece! Bana bir fırsat verin, şans verin ya, bir Yakut bir sen!"
"Elzem, kız başına ne yapacaksın orada?"
"12 sene ne yaptıysam tam tersini!"
"Benim dediğim gibi yapacağız, kaçışın yok."
"Yeterki elime bir fırsat ver. Gerisi umurumda değil."

Kenan boğazını temizledi, "Siz ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu üçümüze. Kenan'a, "Ekin'in g.tünde bomba patlamış onu konuşuyoruz." dedim.

Işık bana ters bir bakış attı, omuz kaldırıp, "Ne? Mantıken öyle..." dedim, Mert bana, "Senin mantık anlayışına s.çayım Elzem." diyerek sitem etti.

"Neyse, beni dinleyin. Babamı çökertme mız lazım, istihbaratla olacak bir şey değil. Parayı örgüt dışında bir yere para harcaması lazım."
Kenan,"Nereye mesela? Ne iş yapıyordunuz siz?"dedi.

"Tekstil, Otel, Konaklama, Rezidans, Uyuşturucu kaçakçılığı, İnsan kaçakçılığı, dolandırıcılık, kara para aklama, yasadışı ticaret, silah ticareti, araba kaçakçılığı, kısaca boğazımızdan helal geçmiyor aslanım."
"Çok nezih işler yapıyormuşsunuz Mertciğim, haraç da kesiyor musunuz?"
"Evet..."
"Oh oh mis."
"Nereye varmaya çalışıyorsun?"
"Babanı çok yakından tanıyan ama babanın tanımadığı birine ihtiyacımız var, baban hakkında geniş çaplı derinden gelen bir inceleme başlatılmasını sağlayacak biri..."

Mert düşünmeye başladı, "Var sanırım öyle biri." dedi. Onunla göz göze geldik, "Yakup'a görüşüyor musun ya da Neslihan'la?"

"Yakup'a görüşüyorum."
"Harika, söyle, gelirken Neslihan'ı da getirsin. İşimiz var onunla."

Kenan, "Ya bir durun, tanıdığınız kimseyi  araya sokmayın. Muhsin Ağa var, benim bir tanıdık. O halleder. Polisle, devletle güçlü bağlantıları var." dedi.

"Saçma saçma işler yapıp kendinizi de, çevrenizi de tehlikeye sürüklemeyin."
"Zaten amacımız da o, çevremizi tehlikeye sürüklememek, yani öyle yapmaya çalışmak."

Derin bir nefes aldım, "Arkadaşlar, bu konuyu akşam konuşalım, ayaküstü bir yere varamıyoruz." dedim.

Mert, "Biraz düşündüm de, biz ne kadar büyük bir işe bulaşıyoruz sizce?" dedi. Kenan, "Fazlasıyla büyük, bence bir iki hafta bekleyip bu işi uzmanıyla konuşun." dedi, "Yakut'la mı?" dedim.

"Hayır, babamla..."
"Baban kimki senin?"
"Öz babam değil ama öz gibi, annemin ikinci eşi."
"Onu sormuyorum kim olduğunu soruyorum, adı ne?"
"Özkan babamın adı, Özkan Adalı..."

ÖZKAN ADALI MI?

Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin