27- çık git hayatımdan

102 12 0
                                    

Kenmanın eve sağ sağlim vardığından emin olduktan sonra evine geri geleli neredeyse iki saat olmuştu. Eve döndükten kısa bir süre sonra ise yağmur bastırmıştı ve hala aynı hızla yağmaya devam ediyordu. Kuroo ise bugünün yorgunluğunu atmak için kahve yapıp yatacaktı. Mutfağa girdiğinde buzdolabına yapıştırdığı fotoğraflara bakıyordu. Bir kaç ay oldu ve fotoğraflara baktığımda ağlamayı bırakmam için yeterli bir zaman. Fotoğrafları orada unutmuştu, toplayıp çöpe attı umursamadan.

Camı açtı yağmurun sesini duyabilmek için. Teninde hissetmeyi isterdi yağmuru ancak hasta olmayı pek istediği söylenemezdi.

Kahve koymak için bardağa uzanırken uzun zaman sonra içten gülümsüyordu. Gülümsüyordu, bir süredir bu kadar iyi hissetmemişti, yalnız ve düşünmesi gereken hiç bir şey olmadan. Her şey yavaş yavaş düzelmeye başlıyordu kuroo için, bir kaç saat önce olan şeyler hariç tabiiki. Kenmaya karşı bir sıcak bir soğuk davranıyordu ve bunu isteyerek yapmıyordu. Ki bu onu yoruyordu. Bu sebeple onu görmek dahi istemiyordu. O hayatında yokken daha mutluydu ve bunun farkındaydı. Ona bazen sıcak davranıyordu çünkü kendisini suçluyordu, ona bazen soğuk davranıyordu çünkü ondan bütün kalbiyle nefret ediyordu ve suratını görmeye dahi tahammülü yoktu. Tsukishima haklıydı belki de, onu hayatından tamamen çıkartmak ona çok iyi gelecekti ancak bunu istiyor muydu?

Saat geç olmuştu ancak yağmur yağıyor ve kapı çalıyordu. Uzandığı bardağı tezgaha indirip kapıya yöneldi kuroo. Bu saatte, bu havada kim gelmiş olabilirdi ki.

Kapıya yaklaştığında "kim o?" Diye seslenmesine rağmen cevap gelmediğinde delikten baktı. Gördüğü manzara gözlerinin açılmasını sağlamıştı. Omuzlarına dökülen sarı saçlar ve diplerine düşmüş siyahlıklar. Nerede görse tanırdı. Ne zaman iyileştiğini hissetse o, bunu bozmak için kapısına dayanıyordu.

Kapıyı açmak istemedi, daha yeni kavuştuğu huzuru yeniden bozulacaktı. Gözleri dolmaya başlarken "nefret ediyorum senden..." Diye fısıldadı kendi kendine. Kapıyı açmak istemiyordu ancak ıslak bir köpekciği geri çeviremezdi.

Derin bir nefes alıp kapıyı araladı, bal rengi gözlerini gördü.

Kenma, eve girdikten yaklaşık beş dakika sonra yerinde duramamış ve evden fırlamıştı. Artık her şey ona çok ağır geliyordu. Kendi kendisine yük oluyordu resmen. Kendisinden iyice soğumuştu. Bir iki kadeh teklifini kuroo reddettiyse o da tek başına gidip içerdi. Bugün gerçekten kötü hissediyordu. Her şey üst üste geliyordu ve kuroo onu hiç affetmeyecekmiş gibi hissediyordu. Ancak vazgeçmek onun lügatında yoktu. Bu kafa dağınıklığıyla ilerlemek istemediği için biraz dağıtmak istedi kendisini. Ümitsizliğini bu şekilde gidermek istedi. Vazgeçmeyecekti ama adım atmakta o kadar zorlanıyordu ki çıldırmak üzereydi. Her adımı sanki onu daha da geriye atıyordu. Hiç bir adımı onu hedefine yaklaştırmıyordu. Ya da o öyle olduğunu sanıyordu bütün bu olanlar yüzünden. Gerçekten yorulmuştu bu son bir kaç haftada ama isyan edemiyordu, çünkü hakettiğinin farkındaydı.

İçtiği bir iki kadeh sonucu sarhoş olmuş ve eve gittiğini sanarken kendisini kuroo'nun evinin önünde bulmuştu. Yağan yağmura aldanmadan, sırılsıklam olurken kapıya bakıyordu dakikalardır. Sonunda istediğine ulaşmıştı, artık hiç bir şey düşünemiyordu. Şimdi ise tek istediği kurooyu görmekti. Güçlükle kolunu kaldırıp zile bastıktan sonra havadaki kolu ile duvardan destek aldı çünkü ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Kapının açılmasıyla istemsizce tebessüm etti, kendisini kontrol edemiyordu ne de olsa.

Kuroo kapıyı açtığında karşısında kenmayı sarhoş görmeyi beklemiyordu. Gerçi, hiç bir şekilde onu görmeyi beklemiyordu. Karşısında hala ıslanıyordu. Onu geri çevirmek ve suratına kapıyı kapatmak istedi ancak yapabildiği tek şey onu içeri almak oldu. Daha doğrusu, kenma kendisini direk içeriye atmıştı.

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin