38- o sadece arkadaşım

67 11 21
                                    

Elinde tuttuğu iki filtre kahve ile Kuroo'nun oturduğu masaya geldi. Okulun kafesinde, önünde laptop ile ders çalışıyordu Kuroo. Öyle odaklanmıştı ki başında dikilen Kenmayı bile farketmemişti. Kenmada onay beklemiyordu zaten. Kuroo'nun tam karşısına bir sandalye çekip oturdu, elindeki kahvelerden birini de önüne bıraktı nazikçe.

Kuroo, önüne çekilen sandalyenin gıcırtısıyla gözlerini laptopundan çekmiş, ne olduğunu anlamaya çalışırcasına kenmayı izliyordu. Kenma sonunda yerleşmeyi başardığında Kuroo, kaşlarını kaldırmış, gözlüklerinin üzerinden Kenmaya bakıyordu. Sorgular bakışları Kenmada konuşma isteği uyandırmıştı.

"Topluca oturduğumuzda hep filtre kahve içiyordun, istersen değiştireyim."

"Gerek yok, teşekkürler." Kuroo gözlerini kenmadan çektiğinde kenma hala onu imceliyordu. Kaşlarını çatıp dudaklarını büzmüş meraklı meraklı bakıyordu. Üzerindeki bakışları hissetmesi ile tekrar bakışlarını Kenmaya kaldırdı kuroo. Kenmanın bakışlarını görmesiyle o da kaşlarını çattı ve merağına yenik düşüp sordu.

"Ne oldu, yüzümde bir şey mi var?"

"Gözlük var." Kenma geri yaslanırken başını hafif sola doğru yatırmış, ifadesini bozmadan Kuroodan bir şeyler söylemesini bekliyordu. Kuroo ise aldığı cevapla kaşlarını gevşetirken gözlüklerini çıkartıp bir kenara koydu ve gözlerini ovuştururken cevapladı.

"Yakını pek net göremiyorum, ders çalışırken takıyorum sadece."

"Heee" merağı giderilen kenma boynunu tekrardan dikleştirirken suratındaki ifadeyi de düzeltmişti.

"Yakışmış, daha sık takmaya ne dersin?" kuroo aniden aldığı iltifatla gözlüğüne uzanan eli yolda kalırken havalanan kaşlarının altındaki gözleri kenmayı bulmuştu. Sırıttı.

"Biliyorum, güzele ne yakışmaz." Kenmanın aldığı tepkiyle halihazırda yukarı kıvrılan dudakları daha da yukarı çıkarken tek dirseğini masaya yaslamış yumruk yaptığı eliyle yanağına destek sağlıyordu.

"Bayağı mütevazısın." Kuroo boştaki elini kalbine götürüp gözlerini yumdu.

"Ben her zaman mütevazı bir insanımdır." Kenma başını eğip küçük bir kahkaha attı.

"Kesinlikle daha sık gözlük takmalısın." Kuroo'nun utancını gizlemesine kıkırdadı. Kurooda gözlerini kenmadan çekmezken alt dudağı yukarı kalkmıştı. Hafiften sırıtıyorken gözlüğün kendisine yakıştığının da farkındaydı ama yinede eli ayağına dolaşmıştı. Ne yapsın, bünye iltifata -hele ki kenmadan gelen iltifata- alışkın değildi. Gözlüğünü yeniden takıp hala kenmaya bakarken yerine iyice yerleşip laptopuna çevirdi bakışlarını. Kenma onun içten içe utandığını görebiliyordu.

Kuroo'nun bu tavrını dikkatle takip eden Kenma suratındaki ifadeyi asla bozmuyor, zevkle izliyordu karşısındakinin utancını. Kuroo oldukça iyi gizlemişti fakat Kenma'nın gözünden hiç bir şey kaçmazdı. 'hem yakışıklı, hem de farkında.' diye geçirdi içinden. 'boyu posu var, omuzları geniş şaheser gibi suratı var. Maşallah heykel gibi çocuk. Farkında ama iltifat alınca da utanıyor..' kendisini, karşısındakinin tatlı utancına karşın kıkırdamamak için zor tutuyordu.

Arkasına yaslanırken aklına bir şeyler dank etti. Kuroo tekrar çalışmasına dönmüştü ve Kenma bu sefer şaşkın şaşkın Kurooya bakıyordu. Çünkü hem onu terslememiş, hem de masadan kovmamıştı. Üstünden bir kaç hafta geçen arabadaki konuşmalarının bir şeyler değiştireceğini biliyordu fakat bu kadar ilerleme kaydedeceğini o bile tahmin edememişti. Ondandı şaşkınlığı. Haftalardır aralarından su sızmıyor, güzel bir arkadaşlık kurmuşlardı.

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin