17- Ruhu çoktan ölmüştü

55 6 2
                                    

Yaşayan bir ölüden farkı yoktu, fakat kimse görmüyordu bunu. Duygularını çok iyi gizliyordu. Ruhu çoktan ölmüştü, kimsenin gördüğü de yoktu. Dışarıya güçlü ve hiç etkilenmemiş gibi gözüksede depresyonun eşiğindeydi. Ölü bir ruhun taşıdığı bu beden zar zor ayakta duruyordu.

Dersten çıkıp eve doğru gitmek için yürüyordu ki bacaklarının güçsüzlüğü onu bir banka oturmaya itti. Kuroo spor yapan ve dinç bir bedene sahip birisiydi. Fakat öyle ağır şeyler yaşamıştı ki bedeni bile ayakta tutamıyordu onu. O farkında bile olmadan güçsüzleşmişti. Ayakta duramıyordu.

Kendini bir banka atıp nefeslendi. Gözlerini yumarak başını geriye attı. Derin nefesler alarak gözlerinin yaşlarla dolmasını engellemeye çalışıyordu. Yanıyordu, sadece gözleri değil bütün bedeni yanıyordu. Uzun zamandır bu haldeydi. Herkese kendisini bütün bunları kolayca aşmış ve iyi gösteriyordu. Fakat aksine hiç iyi değildi. Rengi gitmiş, suratı sirke satıyordu. Gözlerine bakan rahatça onun iyi rolü yaptığını, iyi olmadığını görebilirdi. Kalbi son günlerde sanki hiç atmıyormuş gibi hissettiriyordu. Ayakta duracak gücü, konuşacak hali yoktu. Duygusuz, ruhsuz birine dönüşmüştü. Her şeyini kaybetmiş gibiydi. Sanki bambaşka birisi olmuştu. Korkunç görünüyordu, görebilene. Görebilene, çünkü herkesin göremeyeceği kadar iyi gizliyordu. Neşesini, duygularını, kendisini kaybetmişti.

Yanında hissettiği hareketlilikle gözlerini açtı. Baygın bakan gözleriyle sağına döndü. Gördüğü kişiyle boğazı yanarken önüne döndü. Başını aşağıya eğerken yutkunmaya çalışıyordu. Gerçekten çok acı çekiyordu.

"Nefret ediyorum senden." Kenma, yanına oturduktan sonra korkudan hiç bir şey diyememiş, o konuşana kadar Kuroo konuşmuştu. Ölü gibiydi sesi.

"Nefret ettiğin tek kişi ben değilim Kuro." Kenma titreyen sesini kontrol etmeye çalışıyordu. Öylesine pişmandı ki bir insana bunu yaşattığı için. Bir insanı böyle bir hale soktuğu için. Kuroo sessiz kalınca devam etti Kenma.

"Kendinden de nefret ediyorsun." Kuroo çattığı kaşları arasında Kenma'nın haklılığına sinirleniyordu.

"Etme, hepsi benim suçum. Kendinden nefret etme." Elinde değildi Kuroo'nun, suçlunun o olduğunu bilse bile istemeden de olsa kendisinden nefret ediyordu. Bunu engelleyemiyordu. İstemsizce oluyordu. Onu sevdiği için nefret etti kendisinden, aldatıldığı için nefret etti kendisinden.

"Kuro, ilginin üzerinde olmasını istemediğin için, kimsenin sana acımasını istemediğin için bütün duygularını gizliyorsun. Görebiliyorum." ilginçtir ki, kimsenin göremediğini Kenma görmüştü. Onun acı çektiğini görebiliyordu. Çok garipti, her gün gözlerinin içine bakan insanlar onu göremezken Kenma kısa bir sürede onun yaşadıklarını görebilmişti. Onca kişi arasından, onu yaralayan kişi yaralarına merhem olacak gibi duruyordu.

"Ne önemi var bunun." Kuroo duygusuz ses tonunu koruyarak cevaplıyordu. Kenma ise bütün cümlelerini özenle seçiyor en uygun üslubu arıyordu.

"Konuşalım, konuşmak istiyorum seninle."

"Ben istemiyorum, lütfen git."

"Özür dileyerek hiç bir şeyi değiştiremem, yalnızca pişmanlıklarımı anlatamama izin ver."

"Versem ne olur, seni asla affetmeyeceğim."

"İster affet ister affetme. Önemli olan bu değil. Önemli olan sensin. Benim yüzümden kendinden nefret etmeni istemiyorum. Eğer konuşursam, eğer kendimi anlatırsam senin bütün bunlarla hiç bir alakan olmadığını her şeyin tamamen benim aptallığım olduğunu görürsün." Kenma haklıydı aslında, eğer Kenma'nın da acı çektiğini görürse daha farklı hissedebilirdi Kuroo. Çünkü şu an öyle garip duygular içerisindeydi ki Kenma'nın hiç umursamadığını zannediyordu, bunun etkisiyle de acı çekiyordu. Bu yüzden de Kenmayı dinlemesi, onunda acı çektiğini ve derin bir pişmanlık duyduğunu görmesi gerekiyordu. Onun pişmanlığındaki samimiyeti görürse, kendisini daha iyi hissedebilirdi.

"Her şey zaten senin suçun."

"Evet, ama sen buna rağmen bunu bilmene rağmen kendinden nefret ediyorsun. Etme. Lütfen konuşalım sana kendimi anlatayım. Ben çok pişmanım. Umursamaz değilim bu konuda. Eğer pişmanlığımı görürsen için rahatlar belki bir nebze de olsa. Biliyorum hiç bir şey seni kurtaramaz ama ben senin düşündüğünün aksine gerçekten çok pişmanım. Sen bunu haketmedin her şey benim aptallığımdı. Az da olsa için rahatlar pişman olduğumu sana kanıtlarsam. Lütfen izin ver kanıtlayayım." Kuroo derin bir nefes alıp kalktı banktan. Tahammülü yoktu.

"Nereye gidiyorsun."

"Sen gitmezsen ben giderim Kenma, yüzünü bile görmek istemiyorum." Kuroo yanından ayrılırken Kenma yalnızca izleyebilmişti. Kuroo şu an her zamankinden daha kötüydü ve bu şekilde onun peşinden gitseydi sonuçları daha kötü olabilirdi. Tek yapabildiği saatlerce bankta oturup gökyüzünü izleyerek pişmanlığına pişmanlık katmak olmuştu.

____________________________

Arkadaşlar bu bölüm yoktu, ben eksik hissettiğim bir şeyleri tamamlayabilmek için buraya yeni bir bölüm ekledim. Az önce 45. Bölümü yayınlamıştım şimdi de araya sıkıştırdığım bu bölümü yayınlıyorum karıştırmayın...

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin