36- Delirdim mi ben?

71 11 42
                                    

"hava karardı ama o hala dönmedi." Herkes bir araya toplanmış çekirdek kola yaparken Kuroo onlardan uzakta kendi kendisine konuşuyordu. Diğerleriyle vakit geçirmeyi denese de aklı takılmıştı bir kere, odaklanamıyordu hiç bir şeye.

Kenma arabanın anahtarlarını istedikten sonra sorgusuz sualsiz anahtarı verip onun gidişini izlemişti Kuroo. Ancak Kenma gideli çok uzun zaman olmasına rağmen hala geri dönmemişti ve havanın kararmış olması onu endişelendiriyordu. Endişelendiğinin farkına varınca ise gözlerini kocaman açıp dişlerini sıktı. Sinirli ses tonuyla kendi kendisine konuşmaya devam ediyordu.

"Aman canım, banane. İsterse kurt kapsın, isterse ayı yesin. Çok da umrumda." Kendisini hiç umursamıyormuş gibi davranmaya zorlasa da beceremiyordu ve bu durum onu iyice çıldırtıyordu. Bulunduğu banktan kalkıp arkadaşlarının yanına gidecekken duraksadı. Arkasına dönüp kenmanın ilerlediği yolu izledi bir süre. Hala ona dair bir gölge bile göremeyince tekrar önüne döndü. İçinde sızlayan bir şeyler vardı, midesi kasılıyordu. Organlarının zihninden bağımsız davranmasına sinirleniyordu şimdi de. Oysaki hiç takmaması ve hiç bir şey olmamış gibi davranıp arkadaşları ile sohbet ediyor olması lazımdı.

"Ama bu karanlıkta tek başına ormanda ya başına bir şey geldiyse." Söylediği şeye sinirlenip alnını ovuşturdu. Ofluyordu.

"Ya sanane Kuroo, sanane ya. Mal mısın nesin, seni aldatan kişiyi zihninden tamamen silmen lazımken sen onun için endişeleniyorsun, aptalsın sen aptal. Kim nefret ettiği biri hakkında endişelenir ki... Aptal." Bulunduğu yerde yere çömeldi, başını iki kolunun arasına alıp sakinleşmeye çalıştı. En ufak şeyde bile zihninin onu bu hale getirmesinden yorulmuştu. Derin derin nefes alıyor, kalp atışlarını düzenlemeye çalışıyordu. Ondan hiç haz etmediğinden emin olsa da, vicdanı onu rahat bırakmıyordu. Adeta zihni ona oyun oynuyordu.

"Banane, daha iyi oldu hayatımdan komple çıkar işte. Bana ihanet eden kişi için endişelenecek değilim. Hem ondan nefret ediyorum ben." Ayağa kalkıp derin bir nefes aldı ve ileriye doğru bir iki adım atıp tekrar durdu. Durgun yüz ifadesi gittikçe ekşiyor ve sessizce küfür ediyordu kendisine. Gözlerini sıkıca yumup başını yukarı kaldırdı, çığlık atıp koşarak kaçmak istiyordu fakat yapamadı. Dişlerini sıkıp hızlıca arkasına döndü ve sinirle topuklarını yere vura vura Kenma'nın gittiği yola ilerledi.

"Bunu yaptığıma inanamıyorum."

Ormana girip arabanın olduğu yere doğru ilerlemeye başladı önce. Telefon çekmediği için ona telefon edemiyordu. Etrafta aramaktan daha iyi bir seçeneği yoktu.

Bir kaç dakika yürüdükten sonra ileride gördüğü silüetle rahatladığını hissetti. Ona doğru yaklaşıp elini omzuna attığında ise Kenma, aniden dönüp Kuroo'nun suratına sağlam bir yumruk attı ve Kuroo aldığı darbeyle dengesini koruyamayıp yere kapaklandı. Ona yumruk atan Kenma da hızını alamadığından aynı şekilde onun üzerine devrildi.

Üst üste çimenlerin üzerinde yatarken Kenma'nın kafası Kuroo'nun göğsüne gömülü, bilekleri ise kuroo tarafından sertçe tutuluyordu. Kafasını biraz sürtüp başını kaldırdı. Bir kaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra vurduğu kişinin ve aynı zamanda üzerinde uzandığı kişinin de Kuroo olduğunu farketti. Önce bütün vücudunu utanç duygusu kaplarken sırayla bütün duygular ona eşlik etmeye başladı. Göğsünün, onun göğsüne temas ediyor oluşu nefesinin kesilmesine sebep olurken az önce başını onun göğsüne sürtmüş olduğu düşüncesi ise bütün vücudunu yangın yerine çeviriyordu. Dürtülerine engel olmaya çalışıyordu, bir anlığına vücudu zihnini dinlemeyi bıraktı. Yutkunmayı bile beceremiyordu. Neden böyle hissettiği hakkında hiç bir fikri yoktu ama içinde büyük bir açlık vardı.

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin