28- güzel gülüyormuş

75 13 0
                                    


"It's not true, tell me I've been lied to
Cryin' isn't like you
What the hell did I do?
Never been the type to
Let someone see right through"

Gözüne giren güneş ışıkları gözlerini daha da sıkmasına sebep oldu Kenma'nın. Yattığı yatakta homurdanarak doğrulma sebebi yalnızca gözüne giren güneş ışığı değil, aynı zamanda uzaklardan gelen, kelimeleri zar zor seçilen şarkının hoş melodisiydi.

Yatakta doğrulduktan sonra gözlerini ovuşturması bitince sıkça kırparak gözlerini araladı. Ekşimiş yüzüyle bir süre etrafı gözlemledi. Bir gariplik olduğunu sezdiğinde sessizce homurdandı. "Burası neresi ya.'

Kollarını iki yana açıp gerneşirken kocaman esnedikten sonra tamamen ayıldığını hissettiğinde tekrar etrafa baktı. Bulunduğu yerin kendi evi olmadığını kavradığında kaşlarını çattı. Başına vuran sert ağrı ile elini alnına götürürken dün gece olan her şey zihnine akın etti aniden. Eli havada kalmış, çattığı kaşları ise havalanmış şok içinde aşağıya bakıyordu. Hızla başını iki elinin arasına gömüp kendisini geri yatağa bıraktı. Cenin pozisyonuna geçerken homurdanıyordu. Bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu. Adeta kovaladığı lazer yüzünden şekilden şekile giren bir kediye benziyordu onun bu hali. Oflarken ellerini yüzünden çekti ve kıstığı gözleriyle dimdik karşıya bakıyordu şimdide.

Çok utanmıştı, her şeyi hatırlıyordu. Bir yandan da kuroo'nun ona söyledikleri de kalbini sızlatıyordu. Karmakarışık duygular içerisindeydi ancak ortalığı birbirine katan kendisiydi. Hatırlamıyor numarası yaparak kaytarabilirdi ancak hayatında daha fazla yalan olmasını istemiyordu. Özellikle de kurooya karşı. Onu gece gece rahatsız etmişti, üstelik onun gerçek hislerini öğrenmişti. Özür dilemeye karar verdi, dün gece için. Ama eğer Kuroo hala sert davranmaya devam ederse nasıl devam edebileceği hakkında en ufak fikri yoktu. Devam etmesi gittikçe zorlaşıyordu ve bunu kendi elleriyle yapıyordu.

Derin bir nefes alıp üzerindeki yorganı kaldırdı ve korkakça ayaklandı. Çok gergin hissediyordu. Kapıyı olabildiğince yavaş ve sessiz bir şekilde itekleyip koridora çıktığında kapıyı tekrar aynı dikkatle örttü. Etrafa bakındı, çok sessiz görünüyordu her yer. Sağına soluna bakınarak ilerlerken merdivene geldiğinde topuklarını yavaşça indiriyordu her basamağa. Her adımı onun daha da korkmasına sebep olurken dudaklarını ısırmaktan parçalamıştı.

"Maybe won't you take it back
Say you were tryna make me laugh
And nothing has to change today
You didn't mean to say I love you
I love you
And I don't want to"

Onu uyandıran şarkıyı daha net duyduğunda sese doğru adımlamaya başladı. Yürüdükçe sesin artması, hedefine yaklaştığının göstergesiydi. Ses aniden kesildiğinde kenma da kapısı hafif aralık banyonun önünde duruyordu.

Önünde durduğu kapı aniden açıldığında kenma hızla başını aşağıya eğip gözlerini yumdu iki eli önünde bağlıyken. Ne zaman hata yapsa böyle davranırdı.

Önünde vazo kırmış kedi gibi duran kenmaya şaşkınlıkla bakıyordu kuroo. Yüz ifadesini hızla değiştirdikten sonra tuttuğu kapı kolunu bırakıp sanki kenma orada yokmuşcasına yanından geçip merdivene, odasına doğru ilerledi. Görmezden gelindiğini farkeden kenma hızla kafasını kaldırıp kurooya döndü ve seslendi. Adını duyan kuroo mecburen durup kenmaya doğru döndüğünde kenma tekrar hızla başını aşağıya eğdi. Kuroo ellerini cebine atıp hafiften başını sola doğru eğdikten sonra dinlemeye başladı bıkkın yüz ifadesiyle. Kenma ise dudakları titrerken konuşabilmek için kendisini zorluyordu.

"Ben özür dilerim kuroo, dün seni rahatsız ettiğim için." Utanç duyuyordu kenma, hata üzerine hata yapmaktan usanmıştı.

"Hatırlıyor musun her şeyi?" Kuroo bunu neden sormuştu anlamıyordu fakat sorgulamadan cevaplandıracaktı.

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin