32- seni ben iyileştireceğim

95 12 12
                                    

Kapı zilinin sesiyle gözlerini araladı kuroo. Zile küfrederek bir hışımla yorganı fırlatıp hasta hasta yattığı yataktan kalktı. Hastalıktan gözleri sulanmış, daha kötüsü bütün kemikleri sızlıyordu. Alt kattaki kapıya yürüyecek gücü bile yoktu aslında. Zar zor bir şekilde kapıya ulaştığında kapının ardındaki kişinin kim olduğuna bile bakmadan -çünkü buna bile mecali yoktu- kapıyı açtı.

Kapıyı açtığında karşısında gördüğü otuz iki diş sırıtan kişi Suratında ki bezgin ifadeyi bozup tek kaşının kalkmasına sebep olurken hastalığı yüzünden kullanıma kapattığı beynini kullanmaya, algılamaya çalışıyordu.

"Günaydın Kuro." Kenma belki de ömründe ilk kez sırıtıyor ve buna ilk şahit olan kişide kuroo oluyordu. Kesinlikle bugün görmek istediği son kişi bile değildi kenma.

Kuroo tereddüt bile etmeden yüzündeki ifadeyi tekrar bozup hala kulpunu tuttuğu kapıyı iterek Kenma'nın suratına kapattı. Suratına kapatılan kapıyla anlık şok geçiren Kenma bir çırpıda kendisine gelip kapıyı yumruklamaya ve bağırmaya başladı.

"Aç lan kapıyı!" Arkasını dönmüş odaya gitmeye hazırlanan kuroo kapının kırılırcasına yumruklanmasına ve duyduğu bağırışlara karşı yerinde irkilip kapıya doğru çevirdi başını.

"Gitsene kapımdan gerizekalı ne yumrukluyorsun deli gibi."

"Sen açana kadar tekme yumruk ne varsa kardeşim."

"Lan polisi ararım bak."

"İstersen sen zahmet etme ben arayayım. Aç kapıyı." Şimdi ise birbiriyle inatlaşan iki küçük çocuk gibilerdi. Birbirlerine nispet yaparcasına bağırıyorlardı.

"Ay yüzünü görmek isteyen mi var, nefret ediyorum senden." Kuroo kavgayı kazanan küçük çocuk gibi kapının ardında sırıtırken Kenma'nın kahkahalarını duymasıyla sırıtışı bozuldu. Kahkahalarının arasında konuşuyordu şimdi de kenma.

"O kadar emin olma. Yangın tüpü nerde, kapıya yangın tüpüyle vuracağım."

"Lan dur tamam açıyorum." Kenmanın ciddi olduğunun ve gerçekten bunu yapabilecek potansiyele sahip olduğunun bilincinde olduğu için kuroo mecburen kapıyı açtı. İstemeyerek kapıyı açtığı suratından rahatça anlaşılıyordu. Kuroo'nun aksine Kenma'nın yüzünde zaferinin verdiği gururun yansıması vardı. Kıkırdayarak kurooyu solladı ve içeriye geçti. Kuroo ise uzun bir iç çekip gözlerini devirerek kapıyı kapattı.

Kenma yolunu iyi bildiği mutfağa gidip elindeki poşetleri tezgaha bırakırken kuroo içinden söverek onun peşinden gidiyordu. Tekrar derin bir iç çekip bıkkın bakışlarıyla kendisini kapıya doğru yaslayıp kollarını birleştirdi.

"Eee, niye geldin?" Kenma aldıklarını poşetten çıkartırken aldığı soruyla arkasını dönüp sırtını tezgaha yasladı ve hafif bir tebessümle kurooya çevirdi başını.

"Hastasın ve ikimizde biliyoruz ki iyileşmek için hiç bir şey yapmayacaksın. O yüzden sana bakmaya geldim. Seni ben iyileştireceğim." Kuroo'nun içinde garip bir his oluşmuştu, zamanında hasta olması zerre kadar umrunda olmayan kişi şimdi onun için endişeleniyordu. Kuroo'ya samimi gelmiyordu. Düşünceleri arasında boğulmak, ona hastalığının verdiği ağrıdan daha ağır geliyordu. İşin gerçeği, kenmada kuroonun aklından geçenleri biliyordu ve şu an da ikisi de aynı şeyleri düşündüklerinin farkındaydı. Bu sebeple ikiside dile getirmeye gerek duymuyordu.

"Sen mi bakacaksın bana, bütün gün oyun oynayan adam hasta bakıcılığından ne anlar? Hem en son umrunda değildi diye hatırlıyorum." Madem durum böyle, biraz eğleneyim diye düşünüyordu artık kuroo. Sırıtıyordu. Kenma ise sinir oluyordu. Ama tatlı bir sinirdi. Kenmanın ihtiyacı olan, ondan geldiğine şükür ettiği bir sinirdi. Suratına bile bakmamasındansa iğleneleyici konuşmalarına razıydı.

Lost On You ||| kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin