2 hafta önce kuroo'nun evi
Dışarı gösteremediği bitikliği evine yansımıştı. Normalde ki düzeni bir yana, evi resmen talan edilmiş haldeydi. Herkese iyileşmiş gibi lanse ederken kendini, yalnız olduğu evinde koca bir kaosun içindeydi. Bilirsiniz, yeni bir sayfa açmak için önce banyo yapılır, daha sonra ev toplanır. Kuroo da aynen öyle yaptı. Banyosunu aldı arınmak istercesine. Kendine geldiğini hissettiğinde odasına girip masasını toplamakla başladı.
Masasındaki kitapları eline aldığında gözüne çarpan fotoğrafla duvara yöneldi. Çalıştığı yerde, oturduğunda direkt gözünün önüne asılmış olan kenma ile kendisinin fotoğrafını gördü. Yüzündeki ifade gittikçe düşerken boğazının yandığını hissetti. Elindeki kitapları bırakıp yutkundu. O fotoğrafı görmek istemedi. Ama bedeni zihninin isteklerini yapmıyordu. Baygın gözleriyle fotoğrafa doğru döndürdü vücudunu. Hafiften titreyen elleri duvara bantla sabitlenmiş fotoğrafa değdiğinde üşüdüğünü hissetti. Fotoğrafı alıp yatağına yöneldi. Fotoğrafı bokuto çekmişti. Kuroo kenmayı izliyor, kenma ise oyununu. Kuroo ise bu fotoğrafta kenmanın güzelliğini izliyordu.
Dişlerini sıkarak tısladı ve bir hışımla yerinden kalkıp odasındaki çöpe geldi ve elindeki fotoğrafı çöpe yöneltti ama atamadı. Elini çöpe götürdüğü an bir elin onu tuttuğunu ve engellediğini hissetti. Hayatından kenmayı silmesi resmen imkansızdı. Bu onu daha da sinir ederken fotoğrafı sertçe çekmecesine atıp aşağı, salona indi. Tabii, bu sırada fotoğrafı sertçe attığı için çekmeceye girmeyip çöp kocasının altına sıkıştığını fark edemedi. eline telefonunu alıp koltuğa uzandı. Kafasını dağıtmak istiyordu. Zihnine akın eden düşünceleri onu deli etmek üzereydi.
Girdiği instangram da ana sayfasına çıkan ilk fotoğraf resmen bugün kuroo'nun mutlu olmaması gereken bir günmüş gibi hissetmesine sebep olmuştu. Gördüğü fotoğrafla uzandığı yerden gözlerini telefondan ayırmadan doğruldu. Kenmanın hesabındaki bir fotoğraftı ana sayfasına düşen. Kenma oyun oynuyor, terushima ise onu izliyordu. Tıpkı onların fotoğrafı gibi. Ve bunu paylaşan kişi kenmaydı. Ama kenma kuroo ve kendisini hep gizli tutmaya çalışmıştı.
Aldığı her nefes boğazını yakıyordu, gözleri alev almıştı. Yine acı çekiyordu. Zaman bu sefer bir ilaç değildi. Sadece kelimelerle birbirlerine veda ettiler, ama kuroo yüzlerce kez öldü. Kenma o'na döndü, kuroo ise acı dolu yalnızlığa. Hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren bir sefalete.
We only said goodbye with words
I died a hundred times
You go back to his
And I go back to blackGünümüz
"...Aylarda geçse burada oturup seni bekleyeceğim." Kenma söylediği sözün arkasında durmuş ve Kuroo'nun binasının karşısındaki inşaatın yanına çömelip onun çıkmasını beklemeye başlamıştı. Hatta aradan saatler geçmişti. Ancak onun için önemli değildi. Aylar da geçse bekleyecekti.
Burnunda hissettiği ıslaklıkla önce etrafa bakındı kenma, kimse yoktu. Daha sonra suratında hissettiği ıslaklık artınca gökyüzüne baktı. Bakmasıyla yağmurun hızlanması bir oldu. Sanki bir daha hiç yağmayacakmış gibi bir sağanak vardı. Sanki bu iş olmayacak diyordu yere düşen her damla. Ama kenma vazgeçemezdi. Yağan yağmur onu daha da heyecanlandırıyordu hatta. Her düşen damla gülümsemesine sebep oluyordu. Gözlerini kapattı, yağmuru dinlemeye başladı.
Gözleri hala kapalıyken yağmurun sesini duyabiliyordu. Ama aniden onu ıslatan bütün damlalar yok olmuştu. Artık ıslanmıyordu ancak yağmurun sesini duyabiliyordu. Kaşlarını çatıp gözlerini açtığında yerdeki gölgeyi gördü. Kalbinin durduğunu hissettiğinde kafasını kaldırdı hızla. Kurooyu gördü. Şemsiyeyi kenmaya tutuyor, kendisi ıslanıyordu. Saçlarının ıslaklığının kurooya ne kadar yakıştığını gördü kenma. Kuroonun Ona bakan gözlerinde duygu yoktu ama yine de gelmişti. Kenma için bu yeterliydi. Acele edip ayağa kalktı ve kurooya karşı bir adım attı. Ki bu da kuroo'nun bir adım geri atmasına sebep oldu. Kuroonun hassasiyetini anlayıp başını önüne eğdi. Gözlerini tekrar kapatıp cesaretini topladığında kararlılıkla kurooya yöneltti bakışlarını.
"Beni dinlemen la-"
"Şemsiyeyi al." Kenma kuroo'nun konuşmak istemediğini biliyordu. Kuroo şemsiyeyi kenmanın eline tutuşturup evine yöneldiğinde kenma elindeki şemsiyeyi düşürüp kapıya gelen kuroo'nun önüne geçti. Kapının önünde iki kolunu açmış kuroo'nun eve girmesini engelliyordu aklınca. Kuroo yüzünü ekşiterek başını çevirip mırıldandı. Gözlerindeki yaşları çok zor tutuyordu. Gerçi aksa da sorun olmazdı. Yağmur yağarken belli olmazdı. Tıpkı yağmur yağdığı için gözükmeyen Kenma'nın göz yaşları gibi.
"Çekil şuradan." Kenma hem hırslanıyor hem de korkuyordu. Bu gece onunla konuşmak zorundaydı.
"Hayatta çıkmam, kapıdan kovsan bacadan girerim kuroo. Bugün beni dinleyeceksin." Kenma'nın sesinin yüksekliği Kuroo'nun kaşlarının çatılmasına sebep olurken aynı zamanda başını da kenmaya doğru çevirmişti. Artık o da kenma kadar bağırıyordu.
"Ya sen beni aldattın. Ben senin neyini dinleyeceğim. Ne gibi bir açıklaman olabilir?" Kenma onun haklı olduğunu biliyordu ama açıklama yapmak zorundaydı. Birbirlerine bağırıp çağırıyorlardı yağmurun altında sırılsıklam olurken.
"Beni dinlemek istememekte haklı olduğunu biliyorum kuroo, ama sana kendimi affettirmek istiyorum."
"Senin tek istediğin vicdanını rahatlatmak. Ben seni affedersem arkadaşlarınla tekrar konuşabileceksin. Tek sebebi bu." Kenma bu duyduğuyla üzülmüştü ancak şaırmamıştı. Böyle düşünmesinden daha doğal bir şey yoktu.
"Hayır, gerçekten böyle bir amacım yok. Tek istediğim sana karşı hatalarımı telafi edebilmek. Ve seninle çok yakın arkadaşlar olabilmek." Kuroo iyice sinirleniyodu.
"Ya sen kafanı mı sıyırdın. Beni aldatan eski sevgilimle arkadaş olabileceğimi mi sanıyorsun. Sen beni bırakıp o'na döndün" kenmanın göğsü sıkışıyordu. Umudunu yitirmek üzereydi. Kuroo ise neredeyse yan dönmüş elleri belindeydi. Kenmaya bakmıyordu bile artık.
"Ne kadar iyi görünmeye çalışsam da yüzlerce kez öldüm, seni onun yanında gördüğümde öldüm . Sen onunlayken bile ben bize dönüyordum. Ne kadar acı çektiğimden haberin var mı senin." Kuroo'nun her cümlesinde kenma öldüğünü hissediyordu. İçinden bir şeylerin yok olduğunu hissediyordu. Ona ne kadar çok şey yaşattığından haberi bile yokken onun bu kadar acı çekmesi onu mahvetmeye yetmişti. Acı çekme sırası ondaydı. Ama vazgeçemezdi.
"Bunun için lütfen sakince konuşalım. Lütfen. Niyetimi açıklamama izin ver nolur." Kuroo sinirle kenmaya döndüğünde yağmurun altında bile belli olan gözyaşlarını gördü. Gözlerinin içindeki acıyı gördü. Onun da kendisi kadar acı çektiğini gördü. Kuroo insanların ikinci şansı hakettiğine inanırdı. Evet, kolay olmayacaktı ancak geç de olsa olabilirdi değil mi? Ne yaşanırsa yaşansın insanlar bir şeyleri değiştirebilir değil mi?.
Kuroonun yüzündeki sinirli ifade yumuşadığında sinirden kasılan omuzları da gevşemişti. Aynı anda yağmur da yavaşlamıştı. Artık sadece bir kaç damla düşüyordu, kenma ise sadece kuroo'nun nefes alış verişlerini duyabiliyordu.
"Peki."
"Ne." Kenma şaşırmıştı, onun kabul etmesine.
"Fikrimi değiştirmeden konuş istersen." Kenma'nın duyduğu cümleyle gözyaşları hızlanmıştı tıpkı kalbi gibi. Hızla gözlerini kollarıyla kurulmaya çalıştı. Az önce Kenma'nın oturduğu yere yan yana oturduklarında kuroo yere düşen şemsiyeyi katlamaya çalışıyordu.
"Hadi, oturup sakince konuşalım."
___________________
Kaç hafta sonra bölüm geldi..
Bu kitabın okunmalarının artmasını çok istiyorum ama birsz zor gibi ya..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost On You ||| kuroken
FanfictionAldattığı eski sevgilisine aşık olmak mı? şaka yapıyor olmalısın. Konusu yanlış hissettirse bile okumaya devam ettikçe sevecek ve tatmin olacaksınız. Bir kaç bölüm kenmaya sinir olabilirsiniz, okumayı bırakmak yerine devam edin ve tatmin olun, değec...