İlk dersin ardından sıkıcı bir çok ders geçti. Çıkışın hemen gelmesini istiyordum. Soobin ile beraber olucağım için çok mutluyum sanki bu bizim ilk randevumuz gibi. Kendimi bu duruma çok kaptırmak istemiyorum ama yapamıyorum.
Derslerden sonra çıkış zili çalınca anlaştığımız gibi kitap almak ve birazda dolaşmak için Soobin ile hazırlandık ama okuldan çıkmadan önce bir lavobaya uğramam gerek.
Yj:Sen aşağı in ben bir lavaboya gidip geleyim.
Sb:Tamam olur ama geç kalma.
Yj:Peki~
Soobin'in yanından ayrılıp tuvalete doğru ilerledim. Kapıyı açmak için elimi attığımda arkamdan biri elimi tuttu. Arkamı döndüğüm ile yüzümü buruşturmam bir oldu. Ne çok seviyor beni tuvalette yakalamayı. Hamam böceği.
Yj:Ne var?
Jw:Konuşalım.
Yj:Acelem var seninle uğraşamam.
Elini daha da sıkılaştırdı. Ona göre ne kadar da güçsüzüm kolumu çekip alamıyorum bile.
Jw:Onunla buluşucaksın dimi?
Yj:Sanane.
Jw:Bugün mutlaka konuşmalıyız.
Yj:Ne o 1 ay ömrün falan mı kaldı, umarım öyledir.
Jw:Saçmalama, bak onu hiç sevmedim uzak dur ondan.
Yj:Arkadaşlarımı senin verdiğin tavsiyeye göre mi seçeceğim? Kalsın çevrenden belli nasıl insanları sevdiğin.
Jw:Sen bilirsin, ama neyse boşver aşağı inince anlarsın.
Son söylediklerinden sonra kolumu bırakmasıyla birlikte oradan ayrıldım. Normalde bu kadar nazik davranmaz ya da kolay kolay bırakmaz beni. Ne olmuş buna başına taş falan mı düşmüş?
Umarım daha büyük bir taş düşerde geberir. Aşağı inince anlarsın derken ne anlatmak istiyor acaba?Kafamda yine türlü türlü şeyler dolanırken Soobin'i daha fazla bekletmemek adına hızlıca merdivenlerden inip okuldan çıktım. Ama görünürde Soobin yok. Biraz etrafa göz gezdirdikten sonra telefonu çıkarıp aramaya karar verdim.
Aradığınız kişiye ulaşılamıyor.
Uzun süre çaldıktan sonra gelen ses ile kapattım telefonu. Nereye kayboldu ki şimdi? Biraz daha bakındım etrafa. Onu göremeyince bir kere daha aramayı denedim acaba acele bir işi mi çıktı?
Bir yandan telefon kulağımda diğer yandan da okulun karşı caddesine geçtim. Binaların arasından geçerken bir ses duydum. Telefon zil sesi bu umarım Soobin'e ait değildir.
Yavaşca dükkanların arasında oluşan ara sokağa doğru ilerledim.Gördüklerimi nasıl unutabilirim bilmiyorum...
Yerde bir köşeye zar zor dayanmış ağzı yüzü kan içinde oturmuş Soobin'i görünce ne yapıcağımı bilemedim. Başımdan aşağı kaç kova kaynar su döküldü bilemiyorum. Çalan telefonu bir kenara atıp koşarak Soobin'in yanına yaklaştım.
Çaresizce adını sayıklamaktan başka bir şey yapamadım. Zaten daha ne yapabilirim ki bunların hepsi benim suçum. Daha önceden Jiwoon ile aradaki sorunları çözseydim bunlar olmazdı.
Yj:Soobin iyi misin? Değilsin tabi bu nasıl soru gerizekalı?
Zar zor ağzını açarak bana bir şey demeye çalıştı.
Sb:Bir şeyim yok endişelenme.
Yüzünü bana doğru kaldırdı. Kanlı olsa bile canı acısa bile bana güzel bir şekilde gülümsedi. Ne yaptımda senin gibi biri ile tanıştım? Seni hak etmiyorum bile.
Onu öyle görünce gözümden yaşlar döküldü. Ne yapıyorum ben? Ona yardım etmem gerekirken salak gibi onun önünde salya sümük ağlıyorum.
Yj:Aptalsın Yeonjun. Herşeyi mahvettin yine, çok özür dilerim Soobin ben çok özür dilerim...
Eğer önceden ben-Sb:Hiçbirşey senin suçun değil
Yj:Hayır öyle.
Kollarımı sıkıca ona sardım. Arkada durmadan çalan telefon bir süre sonra kapandı.
Aradığınız kişiye ulaşılamıyor
Aradığım kişiye ulaştım...
Ama böyle ulaşmak istememiştim.Biraz sarıldıktan sonra onu kaldırmak için ayağa kalkıp kollarımı iyice ona sardım. Ağlamaktan gücüm kalmadığından biraz zorlandım.
Yj:Hadi hastahaneye gidelim, yürüyebilir misin? Yoksa ambulans mı çağırayım?
Bir elimle ile belini tutarken diğer elimle ise omzumun üzerinde ki kolunu tutuyordum. Şuan ne kadar zorlansa da bana belli etmiyor.
Sb:Yok boşver hastahaneyi beraber kitap alıcaz daha sonra sinemaya gideceğiz.
Duyduklarım ile kafamı hızla ona çevirdim.
Yj:Ne saçmalıyorsun sen? Aptal hala ne sineması ne kitabı? Şu haline bir bak.
Sb:Ne var halim de sadece dudağım biraz kanadı o kadar.
Yj:Aptalsın, salaksın, gerizekalısın, malsın sadece dudağın mı?.....ardı ardına hakaretleri sıralarken bir yandan da akan göz yaşlarımı tutmaya çalışıyorum. Acı çeken o ben neden ağlıyorum?
Sb:Başka?
Yj:Embesil.
Ona cevap verdikten sonra birbirimize baktık ardından kahkaha atmaya başladı. Bu haliyle bile gülebiyor.
Yavaş yavaş yakınlarda ki hastahaneye ilerlemeye başladık ne kadar ısrar etsem de ambulans çağırttırmadı. Ambulansla gerek olmadığını yürümek istediğini söyledi bu haliyle hala kendini yürümeye zorluyor.
Yj:Yürüyebileceğine emin misin?
Sb:Evet bir şeyim yok.
Yj:Zorlanırsan söyle tamam mı?
Sb:Kucağına mı alıcaksın?
Yj:Gerekirse evet.
Bana bakıp sırıttı. Böyle bile harika gözüküyor ne saçmalıyorsun Yeonjun? Şuan acı çekiyor çocuk dediğim şeylere bak. Biz hastahaneye doğru ilerlerken yavaştan yağmur yağmaya başladı. Nisan ayının şifalı yağmuru.
Ortam sessizdi sadece bizim aynı anda çıkan adım seslerimiz, yanımızdan geçen ama biri bile durup yardım etmeyen arabaların sesi ile ona eşlik eden yağmur damlaları.
Sb:Bu ayda çok yağıyor sanki?
Yj:Evet sanırım Nisan'da fazla yağmur.
Sb:Sever misin...yağmuru?
Yj:Severim...yağmuru
Bazı yerler saçma mı oldu ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülle mi atıyorsun? | Yeonbin
FanfictionYeonjun uzun zamandır hoşlandığı çocuğun dikkatini çekmek için elinden geleni yapıyordu ama birgün bu çabalarının boş olduğunu düşünüp herşeyden vazgeçti fakat bu kararın çoğu şeyi değiştireceğini bilmiyordu. yan çift~Taegyu