Her bulutun parlak bir şimşeği vardır.
...
Sb:Az önce ne dedin?
Yj:Ne demişim? Hiç birşey demedim, hadi devam edelim, filme geç kalacağız diyen sensin.
Sb:Peki.
Soobin sırıtarak önüne dönüp yürümeye devam etti. Aslında ne dediğini duymuştu ve bu oldukça hoşuna gitmişti ama duyduğu şey mi yoksa Yeonjunun utanması mı hoşuna gitti pek emin değil.
Birbirlerinin elini bırakmadılar, bırakmaya da niyetli değil gibiler. Bir daha ne zaman tutabilirler ki. Şimdi yanı başındayken ikiside her şeyi yapmak istiyordu.
Çok geçmeden salona geldiler. Beraber bir korku filmine girdiler. Soobin'in planı Yeonjun'un korkup ona sarılması yani biraz demode bir plan olduğu bariz ama denemekten zarar gelmez diye düşündü fakat pekte düşündüğü gibi olmadı. Kendisi daha fazla korktu Yeonjun ise film boyunca geçen zamanı onun bu hallerine gülerek geçirdi.
Sb:Cidden bu kadar korkucağını bilseydim girmezdik filme.
Yj:Ne!? Ben mi korktum. Ha güldürme beni film boyunca altına sıçıyordun..ay pardon.
Sb:Yeonjun yanımda istediğin gibi davranabilirsin seni sen olduğun için seviyorum.
Yeonjun bu sözler karşısında hala nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmediği için konuyu değiştirmeye karar verdi.
Yj:... Tamam başka ne yapıyoruz?
Sb:Tepkin bu mu cidden?
Yj:Nasıl tepki vermem gerek? Oha ne? nasıl? bende seni seviyorum Soobie.
Soobin onun bu hallerine gülerken Yeonjun ise bir anlık söylediği şeylerden pişman olmuştu çünkü baya utanmıştı. Halbuki birini sevdiğini söylediğin zaman niye utanasın ki?
Sb:Lunaparka gitmek ister misin?
Yj:Gerçekten mi? Çok isterim dönmedolaba da bineriz dimi daha önce hiç binmemiştim aslında babamın sözü vardı ama... neyse boşver hadi gidip dönme dolaba binelim.
Sb:Madem bu kadar çok istiyorsun gidelim öyleyse.
Soobin tekrar Yeonjun'un elinden tuttu. Fırsatı da hiç kaçırmıyor. Beraber lunaparka gitmek için durağa doğru ilerlediler.
İki erkeğin elele tutuşması insanlara garip gelmiş olsa ki bakışları hep ikilinin üzerindeydi. Normalde olsa bu bakışlardan rahatsız olan Yeonjun şimdi ise hiç farketmiyordu. Belki de yanında olan kişi yüzünden. Onun yanında rahat hissediyor.
Parka vardıkları gibi dönmedolap için sıraya girdiler. Yeonjun'un heyecanına dıyecek yoktu. Çocukluk hayaliydi bu ışıkları parıl parıl her yeri aydınlatan koca dönmedolaba binmek.
Mutlu olduğu için teşekkür etmek geldi içinden.
Yj:Teşekkürler.
Sb:Ne için?
Yj:Beni buraya getirdiğin için kendi başıma gelmeye cesaretim yoktu bu yüzden çocukluk hayalimi gerçekleştiremedim.
Sb:O zaman bugünü hep hatırla ayrıca istediğin her an seninle gelirim bu yüzden teşekkür etmene gerek yok. Sadece mutlu ol yeter.
Yj:Ne yapmış olabilirim de senin gibi biriyle tanıştım. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Bir gün beni bırakıp gitmezsin değil mi?
Sb:Hiç sanmıyorum ayrıca böyle şeyler düşünme. İlişkimizin ne olduğu daha belli bile değil ama tabii istersen hemen şu 3 haftalık deneme sürecini iptal ederiz.
Yj:Yok kalsın böyle devam edelim.
Sb:Beni istemiyorsun diye yorumladım.
Yj:Ben öyle yorumlamadım, neyse hadi gel binelim bizim sıramız.
Bu sefer Yeonjun heyecanla Soobin'in elini tuttu. Yeonjun öyle sevinçliydi ki adeta çocukluğuna dönmüştü. İçinde garip bir korku ile karışık sevinç duygusu vardı ama en çokta hayalini sevdiği biriyle gerçekleştirmesi keyif vermişti ona.
Önlerine gelen kabine binip karşılıklı oturdular. Yeonjun yükseklik korkusu olduğunu yeni fark etmişti ama artık çok geç.
Yj:Biz en tepedeyken birden durmaz dimi?
Sb:Sanmam.
Yj:Ya durursa? kalırsak orada. Nasıl ineceğiz?
Sb:Noldu korktun mu? Hani çok istiyordun?
Yj:Yo ne korkucam.
Soobin yerinden kalkıp Yeonjun'un yanına geçti. Tekrar sıkıca tuttu elini.
Yj:Elimi tutmana gerek yoktu. Korkmadım dedim sana.
Sb:Bana hiç öyle görünmedi az önce ellerin titriyordu.
Yj:Sen yanlış görmüşsün yok öyle birşey.
Sb:Peki öyle olsun.
Soobin manzaranın tadını çıkarsa da Yeonjun yükseklik korkusundan gözlerini kapatıp Soobin'in elini daha da sıktı. En yukarı ulaştıklarında makine kısa süreliğine durdu. Yeonjun durduklarını hissettiğinde Soobine sarıldı aniden, o da karşılık olarak kollarını doladı.
Bugün parkın açlışının 10. Yılı olduğu için kutlamalar vardı. Soobin de bunu fırsat bilip planını ona göre hazırlamıştı.
Sb:Yeonjun gözlerini açsana.
Yj:Olmaz şimdi açamam.
Sb:Hani korkmuyordun?
Yj:Korkmuyorum zaten sadece şeyden, şeyden toz kaçtı gözüme ondan.
Sb:Aç gözünü bakayım.
Yj:Olmaz.
Yeonjun gözünü açmakta ne kadar inat ederse Soobin ondan daha fazlası inat ediyordu.
Sb:Açmazsan kaçıracaksın.
Yj:Neyi?
Sb:Bakta gör.
Yavaş yavaş açtı gözünü. Birden rengarenk ışıltılı havai fişekler patlamaya başladı. Sanki tam zamanını ayarlamış gibi onlar en tepedeyken karşılaşmışlardı bu güzel görüntüyle.
Yeonjun havai fişekleri ilk defa bu kadar yakından görüyordu. Gözleri onlarla birlikte parlıyodu. Bugün hiç unutamayacağı anılar biriktirmişti kendine. Sadece onun değil yanı başında onunla birlikte manzarayı izleyen Soobinin de unutamayacağı anılar olmuştu.
Daha ne istersin ki hayattan. Sevdiğin biri ile güzel zamanlar geçirmek bile insanı mutlu etmeye yeter de artar bile. Sadece seni seven, seninde onu sevebileceğin biri olsun yeter. Güzel zamanlar bir gün muhakkak gelir.
Aman aman🤭
Hiç tatlı sahneler yazamıyorum ya bu yazdıklarımı okuduktan sonra utanıcam kesin.🙂
Neyse umarım beğenirsiniz 😽😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülle mi atıyorsun? | Yeonbin
FanfictionYeonjun uzun zamandır hoşlandığı çocuğun dikkatini çekmek için elinden geleni yapıyordu ama birgün bu çabalarının boş olduğunu düşünüp herşeyden vazgeçti fakat bu kararın çoğu şeyi değiştireceğini bilmiyordu. yan çift~Taegyu