gerçekler...

76 6 0
                                    

❤️fikrimin ince gülü...❤️

4. Bölüm.

Akşamın yorgunluğunu üzerimden nihayet atmıştım. Odamı toparladıktan sonra aşağıya indim. Fahriye abla yine tek kişilik hazırladığı yemeklerle kahvaltı yapıyordu.

Benim geldiğimi görünce "gız iklime, kendine bardak getir." Dedi.

Bende tekrar yukarıya mutfağa çıktım. Kendime bardak alıp aşağıya indim. Bana eziyet etmeyi çok seviyordu. Ne olurdu sanki benim bardağımıda getirseydi?

Elimdeki bardakla Fahriye ablanın karşısına oturdum. Kendi bardağıma çay koyarken "bugün atlara yemle, sona da zaytin toplama gitcen iklime." Dedi.

Yine tek başıma büyük tarlada zeytin toplayacaktım. Çalışan alıp para vermediği için tek başıma topluyordum. Ama bu sefer itiraz ettim. "Fahriye abla, bir kaç tane çalışan alsanda beraber toplasak olmaz mı?" Dedim.

Fahriye abla sandalyesinden kalktı. Bardağın dibinde kalan çayı da bir dikişte bitirdi. Bana ters ters bakıp "bir günlük yövmüye dörtyüz lira olmuş iklime. Ben paraya sokaktanmı buluyom." Diye çıkıştı.

Anlaşılan yine tek toplayacaktım. "Tamam" dediğimde evden çıkıp gitti.

Karnım iyice doyunca tapakları alıp yukarı çıkarttım. Sıcak suya bandırdığım bezle de bulaşıkları tek tek yıkadım. Bir yandan da telefonumdan müzik açmıştım.

Bulaşıklar bitince ellerimi havluyla kurulayıp odama çıktım. Altıma fahriye ablanın bana aldığı siyah bol şalvarı giydim. Etekle zeytin toplanmıyordu. Saçımıda rast gele bir topuz yaptım. Önüme gelmesin diye

Sonra siyah eldivenlerimi alıp evden çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra siyah eldivenlerimi alıp evden çıktım. Taşlı yoldan yukarı çıkmak çok zor geliyordu. Ama allahdan zeytinlik bize yakındı.

Zeytinliğe geldiğimde tek başına yazmak zor olsa da zeytinin altına file gibi bir şey yazdım. Sonra zeytin tarağıyla zeytinin yapraklarını taramaya başladım.

Zeytinleri tararken arkamdan bir yerlerden hıçkırık sesi geldi. Merakla arkamda döndüğümde kimsecikler yoktu.

Yanlışmı duydum acaba derken bir hıçkırık sesi daha geldi. Zeytinlerin arasından yavaş yavaş geçiyor, ağlayan kişiye bulmaya çalışıyordum.

Bir tane zeytin ağacının dibinde biri oturuyordu.
Dizlerini kendine çekmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bal rengindeki saçlarından bu kişinin züleyha olduğunu anladım.

Önce yanına gitsemmi? Gitmesemmi? Diye düşündüm. Yüreğim razı gelmeyince yanına gittim. "Züleyha, iyimisin" dedim.

Züleyha kafasını sağa sola salladı ve sümük çekti. Sonra benim iyi niyetimin aksine "git burdan" diye bağırdı boğuk sesiyle.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin