39.bölüm

15 3 12
                                    

❤️ Fikrimin ince gülü ❤️

39. Bölüm...

Bir bi müşteriye, bir de diğer müşteriye derken canım çıkıyordu. Tamam, para kazanmak için garson işine girmiştim bu doğru. Ama ben bu kadar yorucu olacağını da tahmin etmemiştim. Karşımda gördüğüm yüzle sinirlerim tepeme hopladı.

Umay...

Elini kaldırıp "bakarmısınız?" Dedi.

Şimdi bu salak benim başıma iş falan açabilir diye yanına gittim. "Ah merhaba canım. Aaa, sen o sürtük kızsın" aslında çağırırken de beni tanıyordu ama şimdi bilmiyormuş gibi davranıyordu. Gözlerimi devirip "ne istiyorsun?" Dedim.

Taklit şeklinde şaşırıyormuş gibi yaptı. "Sen buradaki tüm insanları böyle mi karşılıyorsun?"

Tek yaptığı beni öfkelendirmekti. O yüzden bırakıp gittim. Eminim arkamdan bakakalmıştır. Hemen mutfak bölümüne girip başka bir garson arkadaşıma 'yani bu da selin oluyordu" Umay'a bakması için rica ettim. E oda beni kırmamıştı sağ olsun.

Arkamdaki Metenin sesiyle irkildim. "İklima, senin bugün çıkış saatin kaçta?"

Meteye döndümğümde "1 saat den az kaldı çımama" dedim.

"Anladım. Çıkışta boşmusun diyecektim de"

Evet boştum ama bu, onunla bir yerlere gideceğim anlamına gelmezdi.

"Evet" dedim. "Neden sordun ki?"

Ağazında bir kaç kelime geveledikten sonra"bugün benim doğum günüm de"

Napim?

"Yani benimle eğer çıkışta pastahaneye gelirsen çok mutlu olurum. Benim hiç bir arkadaşım olmadığı gibi, annem ve babam da asla kutlamazlar.eğer gelirsen...hayatımın en mutlu doğum gününü geçirmiş olurum"

İşte o zaman işler değişirdi. Bir kere kimsesi yoktu ve kötü bir şey de istemiyordu. Sadece bir kere de olsa doğum gününü mutlu geçirmek istiyordu.

"Ee" dedim. "Ben bir düşüniyim olur mu?"

"Tamam" dedi Mete. "Çıkışta haberleşiriz"

"Tamam" dediğim gibi Ömer'e yazdım.

İklima: Ömer, müsaitsen bir şey soracağım.

Ömer'e sormassam bir kavga olacağını biliyordum. Yani sırf Mete yüzünden Ömerle aramı bozamazdım.

Ömer: danış gülümmm.

İklima: bugün Metenin doğum günüymüş. Yani çıkışta beraber pastahaneye gidelim diyor.

Ömer: HAYIR!!! onunla hiç bir yere gitme iklima. Yoksa döverim onu. Gerçekten.

Bir de pişkin pişkin döverim diyordu ya...

İklima: tamam be.

İşime devam ettim. En çok ne zordu biliyormusunuz? Kendini beğenmiş zenginleri servis etmek. O kadar sinir oluyordum ki, anlatamam.

Tekrar dışarıya çıktığımda Umay yine elini kaldırdı.

Tamam. Sakin ol. Saaaakin ooool!!!

Yanına gittiğimde yine güldü. "Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun? Varoş şey. Pis fakir." Eliyle saçını savurdu. "Neyse, traliçe istiyorum"

Cevap verme tenezzülünde bulunmadan gittim ve dolaptan traliçesini aldım. Onca insanın içinden geçe geçe Umay'ın önüne bıraktığım gibi yanından ayrıldım.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin