❤️ Fikrimin ince gülü ❤️
36. Bölüm...
1 hafta sonra...
1 haftadır kendimi toparlayamıyordum Bir türlü. Bir yandan annem, bir yandan abim...kafayı yiyirdum. Hâla Fahriye ablamın annem olduğunu inanmıyordum ki. Bırak dışımdan anne demeyi, içimden söyleyince bile çok garip oluyordu. Abime çabucak alışmıştım, çünkü onu hiç görmemiştim. Ama Fahriye ablayla 9 senedir beraberim. Nasıl anne diyebilirim? Üstelik bana onca şey yapmışken. Ayrıca biz nasıl karşılaştık ki? Bizim yollarımız nasıl kesişti? Hem de yıllar sonra. Abim Fahriye ablaya, tıpkı benim ona olduğu gibi çabuk alışmıştı hatta Anne bile demişti. Oysaki ben yüzüne bile bakamıyordum. Fahriye abla, yani A-annem. Bak içimden bile söyleyemiyorum. Buna siz bile inanmazken, ben nasıl inanayım. Bunca olan şeyden sonra kafamı toparlamak için Eminenin bana olan iş teklifini kabul ettim. 3 gündür işe gidip geliyordum. İşimi sevmiştim. Bana düşündürtmüyordu. Ömer'e bu konuyu açtığımda tıpkı abim gibi itiraz etmişti. Yorulmamı istememişti ama ben kendi ayaklarım üzerinde duramak istemiştim. Sonra yanımda olduğunu söyleyip bana izin vermişti.
"Baksana sen bi"
İşe doğru giderken öyle düşüncelerime dalmıştım ki bir anda birinin bana seslendiğini duyunca ödüm kopmuştu. Arkama baktığımda bu Umay'dan başkası değildi. Yanında bir de boyu uzun olan, kahverengi gözlü, siyah saçlı bir erkek vardı. Ofladım. "Ne istiyorsun benden?"
Bana doğru bir kaç adım atıp iyice dibime sokuldu. "Ömer'in yanında gezdirdiği çulsuz kız senmisin?"
Gözlerimi devirdim ve ona tepeden bakmaya devam ettim. "Sana, ne istediğini sordum. Boş yapma istersen"
Yanındaki çocukla bakıştılar. "Ömer'den uzak dur. İstediğim şey bu"
"Sen kimsin be?" Diye yükseldim. "Sana mı sorucam?"
Umay gelip benim bileğime tuttuğunda zaten kafamın içindeki zımbırtılar yetmiyormuş gibi bir de bu kızla uğraşacak olamam sinirimi bozmuştu. O yüzden sağ elimle yüzüne sert bir tokat geçirdim. Umay sarsıldığında "bana karışma" dedim. Kafasını bana doğru çevirdiğinde sandığımdan daha sert bir tokat attığımı fark ettim. Dudağı kan içindeydi.
"Sen benim kuzenime ne haddinle el kaldırırsın"
Yanındaki erkek, kuzeni olduğunu öğrendim. Bana doğru yaklaşıp bir kadına yapmaması gereken şeyi yaptı. Yüzüme kafa geçirmesiyle başımın dönmesi aynı zamanda da burnumun direğine inanılmaz bir ağrı girmesi eş zamanlı oldu. Olduğum yerde sarsılıp göt üstü yere düştüm.
"Lan!"
Bu Burak'ın sesiydi ama asla algılayamıyordum artık. Neticesinde hâla başım dönüyordu. Burnumu artık hissetmiyordum bile. Bir kaç ses gidip geldi ama hepsi birbirine karışınca kulaklarımı tıkamak zorunda kaldım. Ağazıma metalik kan tadı geldiğinde sadece burnum değil, dudağımın da kanadığını anladım. Bunu anlamamla birlikte dudağım da acımaya başladı. Bir kaç dakika sonra kulaklarımı açtığımda Burak'ın bana doğru yaklaştığını gördüm. Tek sorun, Burak iki taneydi.
"İyimisin kardeşim?"
Bana elini uzattığında sol taraftaki elini tuttum. Çünkü hâla Burak iki taneydi. Elini hissedemeyince gözlerimi kapattım. Burak benim elimden tutup kaldırdı. Olduğum yerde sendeledim biraz. Burak bana destek olup"orospu çocuğu. Bir kadına kafa atmak ne lan?" Kafamı sağa sola sallayıp gözlerimi açtığımda sonunda artık her şey bir taneydi. "Teşekkürler" diye fısıldadım.
"Yaw sorun değil." Dedi. "Her yerin kan içinde, gel bi hastahaneye gidelim"
"Hayır" diye reddettim. "Ben hallederim. Sorun yok"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...
ActionO adamın rutubet kokusunu alamayınce kafamı uzatıp baktım. Siyah saçlı yeşil gözlü bir erkek çocuğuydu. Yaklaşık 13-14 yaşlarındaydı.  Çekine çekine benim yanıma geldi. Bende şaşkın ca ona bakıyordu. Elini bana doğru uzattı. "Seni kurtarmaya geldi...