❤️ Fikrimin ince gülü ❤️
13. Bölüm.
Şimdi yazmayı başlıyorum arkadaşlar. İyi okumalar dilerim size. Bakalım bu bölümde neler olacak. Yorum ve oy atmayı unutmayın...
12 sene boyunca köyde yaşamıştım. İstismarlara uğramıştım ama kimse yardıma gelmemişti. O soğuk depoda tek başıma korka korka, titreye titreye durmuştum. O adam, her zaman annemin ve babamın öldüğünü bana hatırlatıyordu. Sonra küçük, temiz kalpli bir çocuk geldi. Kurtardı beni. Başka bir çocuğun yanına götürdü. Sahi ya, o çocuk kimdi? Şimdi neredeydi? Temiz kalpli bir amcaya emanet etmişti beni. Çok seviyordum o amcayı. Yemedi, yedirdi. İçmedi, içirdi. Bana bakmak için saçını süpürge etti o adam. Ama sonra benim lanetim yüzünden o adamcağız da öldü. Tek beni seven biri vardı, o da bıraktı gitti beni. Fahriye ablaya kaldım. O da para gözdü, asla acımazdı beni. 20 yaşına kadar hep çalıştırdı beni. Yine kurtuldum. Her ne kadar kötü şekilde olsada yine o küçük çocuk kurtarmıştı beni. Aynı çocuk. Ömer... Peki o ne yaşıyordu? Neden insanları öldürüyordu? İyi biriydi ama...neden?
"Şunları da at bagaja iklime"
Fahriye ablanın seslenmesiyle aklımda kalan ne varsa savurup attım. Ama biliyordum. Tekrar soracaktım o soruları kendime.
Evin içine girip Fahriye ablanın elindeki bavullardan birini aldım. Sürükleyip arabanın yanına götürdüm. Büyük bir zahmetle bagaja koydum.
"İklimeee! İklimeeee"
Biri ismimi sesleniyordu. Bu, Züleyha'dan başkası değildi. Hemen sağıma döndüm ve koşup gelen Züleyhayı gördüm.
Hiç düşünmeden boynuma sıkıca sarıldı. "Noldu Züleyha?" Dedim.
Boynuma dolanan ellerini gevşetirken, "nerelerdesin sen? Seni çok özladim." Dedi.
Beni neden özlemişti? "Sana bir şey danışacağım" dedi.
Geriye doğru çekildiğimde beni bıraktı. "Söyle"
Yutkundu ve birileri var mı diye konturol etti. Fahriye abla içeride olduğu için "b-ben akhisara gideceğim, karakola. Ömeri şikayet edeceğim iklime."
Yüreğime oturan ağırlıkla "sakın" dedim. "Sakın öyle bir şey yapma"
Neden Ömer'i koruyordum? Kızın babasını Öldürmüştü. Ama ben inanıyordum. Ömer böyle bir şeyi isteyerek yapmazdı.
"Ne demek sakın"
"Beni biraz seviyorsan şikayet etme Züleyha"
"Ne diyosun sen be! O adam benim babamı öldürdü. Babamı..." Geriye doğru çekilip yalandan acıyla güldü"sen ne anlarsın ki?"
En çok ben anlıyordum. Benimde bir babam yoktu. Bende biliyordum babasızlığı.
"Anlıyorum. Yemin ederim anlıyorum Züleyha. Benim de bir babam yok ya"
Züleyha bana hayal kırıklığıyla bakıyordu. Başını iki yana salladı. "Anlasaydın karşı çıkmazdın."
"İklime, hadi gidiyoz"
Fahriye ablaya baktığımda bizi izliyordu. Yanımıza doğru geliyordu.
Züleyhaysa olduğu yerde kalmış bana bakıyordu. Gözünden bir yaş aktığında bir adım atıp ona yaklaştım. Oysa elini kaldırıp bana 'dur' işareti yaptı. Sonra da arkasına dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...
ActionO adamın rutubet kokusunu alamayınce kafamı uzatıp baktım. Siyah saçlı yeşil gözlü bir erkek çocuğuydu. Yaklaşık 13-14 yaşlarındaydı.  Çekine çekine benim yanıma geldi. Bende şaşkın ca ona bakıyordu. Elini bana doğru uzattı. "Seni kurtarmaya geldi...