❤️ Fikrimin ince gülü ❤️
26. Bölüm...
Hayat ne kadar da garipti. Yıllar sonra abimi bulmuştum. Bu, çok garip bir duyguydu. Sanki onu yıllardır tanıyormuşum, hiç yanımdan gitmemiş gibi geliyordu. Ama bu hissi ona yansıtamıyordum. Sanki bir yabancıymış gibi davranıyordum. Yıllar öncesinden beni mahmut amcaya emanet etmişti ama Mahmut amcayla aralarında neler vardı? Onu nereden tanıyordu?
Eve geldiğimizde hepimiz koltukların üzerine oturduk. Orhan yaralanmıştı ama ölmemişti. Onu öldüremezdik başımıza bela almamak için ama o bizim peşimizi bırakmazdı.
Burak güzelce otururken "vay be! Demek siz yıllar öncesinden tanışıyordunuz he?"
Ömerle Ayaz birbirlerine bakıp gülümsediler. Ömer Ayaz hakkında meraklı gözüküyordu. Ciddiyete bürünüp "oğlum o gün neler oldu? Beni dayım geri buldu. Bir köye götürüp bir adama emanet etti. O adam da bana işkenceler edince..."
Ayaz kaşlarını çattı. "Onu öldürdün"
"Evet" dedi Ömer. "Sonra beni köyün en zenginini verdiler ama, o da bana çok kötü davrandı."
Ayaz bu sefer "onu da öldürdüm deme"dedi.
Ömer yutkunup önüne döndüğünde ayaz "anlaşıldı" dedi ve kendi hayatını anlatmaya başladı. "Bende senin yok olduğunu anladığımda her yerde seni aradım. Ama beni de Orhan yakaladı oğlum. Bir kaç kez kaçtım ama geri yakaladı. En sonunda bir kaçtım, beni bulamadı. Ben izmirdeydim. Kendime çalışıp bakıyordum. Bir hafta önce falan o piç beni buldu. Sana bir sürprizim var dedi. Sürprizi, iklimaymış"
Gözlerimi kaçırdım. Utanıyordum. İnsan kendi abisinden utanırmıydı? Ben utanıyordum. "Senin hayatın? Nasıl geçti iklima?" Dedi.
Utanarak anlatmaya başladım. "Beni kurtardığınızda Mahmut amcaya emanet ettiniz. Ama o iki sene sonra öldü. Köyün en zenginine emanet ettiler. O da Fahriye abla tabii. O da bana iyi davranmıyordu. Ömerle tanıştım köyde. Beni kurtaran çocuk olduğunu öğrendim. Sonra da şehre geldik işte."
Ayaz bana acır gibi baktı o an aklıma Fahriye abla geldi. Bana nerdesin diye kızabilirdi. Panikle ayağa kalktım. "Ya, Fahriye abla şimdi bana kızar. Ben gideyim."
"O kimmiş ya?" Dedi Ayaz.
"Ben, onun yanında duruyorum " dedim.
O da ayağa kalktı. "Beni şu kadınla tanışırsana" dedi.
Küçük bir endişe geçti içimden. "Tamam"
Sessiz sessiz duran Burak ve Mert'de ayağa kalktı. "Hoşçakalın" diyip bizi uğurladılar.
Ömer bizimle beraber çıktı. "Ben sizi bırakayım"
Beraber arabaya doğru yürüdük. Arabanın önünde Ömer benim kapımı açtı. Arabaya bindiğimizde Ayaz bir Ömer'e bir bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun oğlum?" Dedi Ömer.
Yola çıkmıştık. "Aranız, nasıl sizin?"
Ömer sırıttı "çok iyi"
Yalandan öksürdüğümde Ömer dikiz aynasından bana baktı. Ben de gözlerimi büyütüp kaşlarımı kaldırdım susması için.
"Hm" diye ses çıkarttı Ayaz.
Yolumuza devam ettik. Ayaz da sanırım bana karşı abilik taslıyıcaktı. Bu hoşuma gitse de hiç alışık olmadığım bir şeydi.
Mert ve Burak'dan devam
Ömerler gittiğinde Mert yine koltuğa oturdu. Burak'da onun yanına otururken "hadi gel de dama gidelim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...
حركة (أكشن)O adamın rutubet kokusunu alamayınce kafamı uzatıp baktım. Siyah saçlı yeşil gözlü bir erkek çocuğuydu. Yaklaşık 13-14 yaşlarındaydı.  Çekine çekine benim yanıma geldi. Bende şaşkın ca ona bakıyordu. Elini bana doğru uzattı. "Seni kurtarmaya geldi...