mete 37. bölüm

19 3 4
                                    

❤️ Fikrimin ince gülü ❤️

37. Bölüm...

   "Ben bir Türk kahvesi alsam yeterli"

İş satimin bitmesine çok az kalmıştı. Bugün her ne kadar Ömer izin vermesede işe gelmiştim. İşe gelmemi istememelerinin nedeni, onlardan kopuyormuşum. Aslında haklılardı da. Koca bir gün onlarsız geçiyirdu. Neyse ki yarın izinliydim. Yarın ve yarından sonra.

Son müşterinin istediği kahveyi de verdikten sonra soluğu bahçede aldım. Artık işim bitmişti. Ve ben her çıkışımda bahçede biraz otururdum. Her zaman ki gibi şimdide otururken "işin bitti mi?" Diyen Meteye baktım.

Mete burada şefti. Ama bana karşı çok iyi davranıyordu. Sürekli yardımcı oluyordu. Bugün burada çalışmaya başlayalı 4. Günümdü.

Mete bana doğru döndü. Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırırken şaşırdım. Neden bana karşı böyle davranıyordu? "Tatilde iyi vakit geçir"

"Geçiririm" dedim.

"Hatta buluşalım mı?" Diyince hemen reddetmek için kafamı sağa sola salladım. "Ben dinlenmek istiyorum"

"Pek-"

"Gülüm" Ömer'in sesiyle arkama döndüm. Neden buradaydı. Hiç soruşturmadan ayağa kalkıp hemen sarıldım ona. "Nasılsın sevgilim? Yorulmuşmu benim Fiktimin ince gülü?"

Gülümsediğimde kollarımı ondan çektim. "Eh! Biraz yoruldum tabii. Sen, beni almaya geldin galiba" dedim.

Başıyla onayladı. "Evet"

Ömer hemen varlığını unuttuğum Meteye baktı. "Merhaba" dedi. Sonra bana baktı ."tanıştırmayacakmısın?"

Aklıma gelmesiyle hemen elimle Meteyi gösterdim. "Mete, bu mekanın şefi" sonra da Ömer'i gösterdim. "Ömer" ömer bana baktı. Onu nasıl tanıtacağım diye merak ediyor gibiydi. Tek kaşını kaldırdığında "benim bir tanecik sevgilim" diyivermemle sırıttı.

Mete de Ömer'in elini sıkıp "memnun oldum" dedi.

Peki sizce Ömer karşılık olarak ne demiştir? "Hemen memnun olup olmadığına karar verme. Henüz beni tanımıyorsun"

Neyseki Mete bu cümleye karşı gülüp geçti. Ömer'de bana dönüp "gidelim mi gülüm?" Dedi. Bende hemen onayladım. Daha fazla kargaşa çıkmasını istemiyordum. Ömer benim elimi tutup arabaya doğru yürüttükten sonra arabanın kapısını benim için açtı. Arabaya bindiğimde o da dolaşıp yerine oturdu.

Eveet, gelilim sorgu işine.

"Nasıl geçti günün?"

Kurban olduğum yeşil gözlerine içtenlikle baktığımda "güzel geçti" dedim.

"Ee Mete varken kötü geçmesi mümkün mü?" Diyince içimden 'tamam, sakin ol. Saakin ol' dedim. (Buz devri sid sesiyle)

"Ne alaka Ömer ya?"

"Neden senin saçınla oynuyor o?"

Dudağımı kemirmeye başladığımda "ya sadece arkadaşız merak etme" dedim sorusunu es geçerek.

O da gülümseyip "biliyormusun, bende Mert ve Burakla çok iyi arkadaşım. Hatta her zaman birbirimizin saçlarını kulağımızın arkasına sıkıştırıp birbirimize aşk dolu bir bakış attıktan sonra dudaklarımıza bakarız" diyince kahkaha attım.

Koluna hafiften vurup"ya dalga geçme" dedim. Bu sefer o da gülmeye başlamıştı.

Gülmesi yavaş yavaş silinirken dudaklarıma baktı. Çenesi kasılınca da "şu dudağın acımasa da öpebilsem" dün patlamıştı ya dudağım. Hâla geçmemişti.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin