❤️Fikrimin ince gülü❤️
14. Bölüm...
Sonunda 14. Bölüme geldik. Buraya kadar gelebilmemiz bile bir başarı. Size iyi okumalar dilerim. Oy ve yorum atmayı unutmayın.
Regl olmuştum ve evet, Regl sancısı çekiyordum. Hele şuan yemek yaparken daha çok acı çekiyordum. Fahriye abla bana yemek yapmamı söyledi. Şehirde yaşıyorduk ama o hâla köylü davranıyordu. Tabiiki de ben bundan rahatsız değildim.
Patatesleri doğrarken telefonum çaldı. Elimi havluyla kuruladıktan sonra, tezgahın üzerindeki telefonumu elime aldım. Arayan 'Burak'dı.
Telefonumu açıp kulağıma dayadım. "Efendim Burak"
"Merhaba iklima nasılsın? Şey, ben birazdan sana bir konum atacağım. Lütfen o konuma gelirmisin?"
Fahriye abla evdeyken o imkansız gibiydi. Bana izin vermeyeceğine emindim. Ayrıca çok da işim vardı.
"Burak ya, ben çok müsait değilim. Fahriye abladan izin almam gerek." Dedim.
Telefonumu kulağımla omzumun arasına sıkıştırıp tencereye su doldururken, "tamam o zaman, izin al ama sonra guruba mesaj at. Haberleşelim." Dedi.
"Tamam merak etme" dediğimde tencereyi ocağın üzerine koydum. Telefonumdan 'dıt' diye kapanma sesi geldiğinde, telefonumu elime alıp masanın üzerine koydum.
Derin bir nefes alıp mutfaktan çıktım. Karşı odaya, yani salona girdiğimde Fahriye abla televizyon seyrediyordu. Nasıl izin alacağımı düşünürken "ne oldu kız?" Dedi Fahriye abla.
Çekingence yanına gittim. Yavaş yavaş yürürken ne diyeceğim diye bana bakıyordu. "Ben patatesleri doğradım...suyun içine de attım." Geldik en zor yerine. Saçıma arkaya savurup,
"Ben dışarı çıkayım mı? Arkadaşlarımla buluşacağım."Fahriye abla kaşlarını çatıp doğruldu. "Sen buraları biliyon mu? Hem nasıl güvencem ben sana. Bir kere kaçtın bir kere daha kaçmayacağın ne malum?"
Onun gözünden baktığımızda haklıydı. Bana güvenemezdi. Yani ben olsam güvenmezdim. Başımı öne eğip halıyı seyrettim. "Ama beni bekliyolar..."
"Hayır!" Diye çıkıştığımda irkildim. "Git odana zıbar. Gidemezsin dışarı falan. Sen bunları kaçmadan önce düşünücektin."
Hiç yüzüne bakmadan arkamı döndüm. Hızlı adımlarla mutfağa girip telefonumu aldım. Sonra da odama gittim ve yatağımın üzerine oturdum. Biliyordum, hep böyle hapis hayatı yaşayacaktım.
Telefonumun ekranını açıo WhatsApp'a girdim. ³ yeni mesaj vardı.
Mert:
Burak, aradın mı iklimaya?
Burak;
Aradım. Haber vericek.Ömer;
Umarım haber verir...
Klavyeye basıp yazmaya başladım.
İklima;
Fahriye abla izin vermedi. Gelemiyorum.Ömer yazıyor...
Ömer;
Tamam, ben ne yapacağımı biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİKRİMİN İNCE GÜLÜ...
AksiO adamın rutubet kokusunu alamayınce kafamı uzatıp baktım. Siyah saçlı yeşil gözlü bir erkek çocuğuydu. Yaklaşık 13-14 yaşlarındaydı.  Çekine çekine benim yanıma geldi. Bende şaşkın ca ona bakıyordu. Elini bana doğru uzattı. "Seni kurtarmaya geldi...