Onu Orada Bırakamam!

88 8 9
                                    


"Pekâlâ, sanırım burada durabiliriz artık. Diğerleri de çoktan uyudular. En azından güvenli bir yerde." dedi Isaac bize ters ters bakarak. Yorulmamıştım çünkü önümüze hiç deli çıkmadığı için normal yürümüştük. Bu da bana epey yardımcı olmuştu.

Isaac yere oturduktan sonra etrafa baktı, "Sanırım neredeyse sabah oluyor. Bir kaç dakika kestirebilirim, sizin aksinize hiç de rahat uyuyamadım doğal olarak." dedikten sonra arkasına yaslanıp gözlerini kapadı. Hâlâ sabah mı yoksa akşam mı nasıl anlıyorlardı hiçbir fikrim yoktu.

Uzun süren sessizliğin ardından çoktan biz de yere oturmuştuk. Zaten uyuduğum için uykum yoktu. Orada uyurken nasıl hayatta kaldığımızı bir daha düşünmemeye karar verdim. En iyisiydi çünkü zaten başım ağrıyordu.

İsaac'in horultularını duymamak imkansızda olsa yine de duymamayı diledim. Bir kaç dakika sonra Newt rahatsız olmuş gibi ayağa kalkıp Isaac'i dürttü,

"Buranın güvenli olup olmadığını öğrenmeden uyuyamazsın." Newt lider olduğu için İsaac'in başka seçeneği yoktu bu yüzden homurdanarak ayağa kalktı, "Bunu diyenin sen olması çok garip." Ayağa kalktıklarında ikisi de o an bana döndü. Kalk der gibi.

O an bir anda ilaç içmişim gibi yorgunluk çöktüğünde kendime hayret ettim. Vücudumun bu dengesiz halleri hiç hoşuma gitmiyordu. Yine de burada tek başıma kalamayacağımı bildiğim için yavaşça ayağa kalktım. Newt bir şeyler olduğunu anlamış gibi bakıyordu,

"Sen iyi misin?" Yorgunlukla başımı salladım, "Evet, devam edebiliriz." Bir kaç ses geldiği için itiraz etmeyip başlarını salladılar ve en önce Newt, arkasında Isaac ve en arkada ben olacak şekilde yürümeye başladık.

Zaman geçtikçe ve yürüdükçe enerjimin sanki yavaş yavaş çekildiğini hissediyordum. Her adımda bir bir enerjim tükeniyor ve bu da zaman zaman yavaşlamama neden oluyordu.

Newt bilmem kaçıncı kez arkasına bakmayı bırakmış ve yola, tünele odaklanmıştı. Artık gözlerim bile kapanmaya başladığında biraz da olsa dinlenmek istedim ve onlar ilerlerken durup yere oturdum ve sırtımı duvara yasladım.

Sadece beş dakika, beş dakika dinlenip onlara yetişebilirim. Sorun olmaz.

Beş dakikacık.

Onlar yaklaşırken ve yürümeye devam ederken çoktan gözlerim kapanmıştı bile.

~

(Yazarın Anlatımı)

O kadar uzun zamandır yürüyorlardı ki neredeyse dalıp gitmişlerdi. Newt aniden bacaklarındaki yorgunluğu hissedince artık durmuştu. Isaac de öyle.

"Newt?" Newt, İsaac'in sesini duyunca arkaya, ona doğru döndü. O kadar yorgun ve dalgındı ki arkaya bakmasına rağmen hâlâ fark etmemişti.

"Ne oldu?" Diye sorarken arkadaşının yüzündeki endişenin sebebini merak ediyordu. Isaac kaşlarını kaldırdı,

"Yok sen gerçekten delirmişsin. Newt diyorum, Iris diyorum! Iris! Nerede?"

Newt kaşlarını çatarak ona baktı, "Ne demek istiyorsun sen? Arkanda?" Ama bunu derken arkaya baktığında yanıldığını hemen anladı. "Siktir." Daha sonra Isaac'e döndü,

"Nerede olabilir Isaac? Tanrı aşkına kız tam arkandaydı nasıl fark etmedik!" Şimdi o da korkmaya başlamıştı çünkü uzun süredir yürüyorlardı ve Iris her yerde olabilirdi, ya da deliler... Başını iki yana salladı bu korkunç düşünceden kurtulmak için.

Tam bu sırada önlerinde durdukları kapı açılınca önlerindeki çocuk onlara rahatlayarak baktı,

"Demek iyisiniz, zor bir gece geçirmişsinizdir. Sabah oldu bu yüzden kapıyı açtım. Gelin hadi, diğer kurtarıcılar çoktan geldiler bile."

Isaac içeri adım atacakken Newt'ın sert bakışını görünce durmak zorunda kaldı.

"Dalga geçiyor olmalısın Isaac! Kız orada tek başına ve sen içeri mi gireceksin?!" Gerçekten öfkelenmişti çünkü Isaac resmen tam da bunu yapacaktı.

"Dostum, gerçekten zor bir geceydi ve dinlenmeye ihtiyacım var, ikimizinde. Zaten sabah oldu ve muhtemelen çoğu deli öldü. Bence bir süre daha hayatta kalabilir." Newt arkadaşının bunları dediğine inanamıyordu. Iris orada tek başınaydı ve tünelleri bilmiyordu.

Newt sinirle bir nefes alıp bir elini saçına geçirdi ve başını salladı, "Tamam, öyleyse sen gönül rahatlığıyla keyfine bakmaya çalış çünkü ben içeri falan girmiyorum." Arkasını dönüp gideceği sırada Isaac endişeyle kolunu tuttu,

"Newt, bak biliyorum endişeleniyorsun ama kendini de tehlikeye atarsın. O kız bu gece hayatta kaldıysa bir kaç saat daha da kalabilir." Newt onu dinlemeden ilerlemek isteyince Isaac kolunu tuttuğu için yapamadı.

"Kalır ya da muhtemelen kalamaz umurunda değil. Bile bile onu orada bırakamam."

"Newt-"

"Benimle gelmiyorsan kapa çeneni ve kolumu bırak! Şimdi şu lanet kapıyı kapat, onu orada bırakamam." dedi Newt oldukça sert bir şekilde ve Isaac hemen bıraktı çünkü Newt genelde bu kadar sinirlenmezdi.

"Peki, üzgünüm." kolunu bıraktığında Newt tek kelime etmeden ve ona bakmadan arkasını dönüp gözden kayboldu. Bu bir başkası da olsa aynısını yapardı çünkü bile bile birisini orada bırakmazdı, bu kişi daha yeni tanıdığı ama aslında zihninin uzun süredir tanıdığı bir kız olsa bile.

DİKKAT ET / TOM KAULITZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin