Kapı tam onlar öne atladığında kapanınca korkuyla bağırdık. Biraz jumpscare gibi olmuştu bu ama içeri gelememişlerdi. Hepimiz onlara sırıtırken Brendon kahkaha attı,
"Tüh, giremediniz mi lan?" Doktorlar bize ters ters bakarken Doktor Olive hâlâ bizi kandırma derdindeydi,
"Çocuklar anlamıyorsunuz! Burası sizin için güvenli olan tek yer, burada iyi ve guvendesiniz!"
Tabi, aynen.
"Güvende ve iyi mi?" diye öfkeyle soludu Dixie, "Ah üzgünüm, anlayamadım?! Bizi sadece kullanıyorsunuz, ve bizden bu kadar. Anlatabildim mi?"
"Bakın, Doktor Olive," dedim sakince ona bakarak,
"Rol yapmanızı gerektiren bir şey yok çünkü biz herşeyin farkındayız. Bizi o sıvılar için burada tuttuğunuzun da öyle. Ve dışarısı her ne kadar bok çukuru olursa olsun, burada kalmayacağız."
Bize bakışlarına ters dönüp koşmaya başladık. Burası dışarı giden kısımdı ve ilerideki büyük kapı dışarısıydı. Doktorlar güvenliklere bağırdığında hepsi bize doğru gelirken Brendon elindeki silahla hepsini temizliyordu.
Ayrıca bu öldüren bir silah değildi, elektrik vererek bir kaç dakika etkisiz hâle getiriyordu.
Tam kapının önündeki güvenlikler de etkisiz hâle geldiğinde kapıyı açtık. Biraz zor olmuştu ve silahın içindeki tüm mermileri bitirmek zorunda kalmıştık.
"İtin!" Hepimiz birlikte kapıyı ittirince, o an yüzüme vuran soğuk ve temiz hava öyle iyi hissettiriyordu ki...
Kapı tamamen açılınca mutluluktan ağlayacaktım. Etrafta kar vardı ve soğuktu, ama yine de iyi giyinmiştik.
Hepimiz kendimizi dışarı atmışken koşmaya hazırdık, buradan defolup gitmeye. Ama bir terslik fark edince durdum, ve hepimiz kapının önünde dikilen Zach'e baktık, ağlayan...
"Zach?" dedim, "Hadi, gel. Kurtulduk!" Hepimiz ona gelmesini söylerken Zach başını hızla iki yana salladı ve burnunu çekerek bana baktı,
"Iris, sana hikayemi anlattım, biliyorsun. Ben... Oraya dönemem, dışarıya geri gidemem!"
Ona umutsuzca bakarken ısrar etmek anlamsızdı, biliyordum, o dışarıya gelmezdi. Onca yaşadığı şeyden sonra korkuyordu.
"Özür dilerim. Çok özür dilerim... Bana korkak diyin, istediğinizi söyleyin ama gelemem..." Dixie ağlamaya başlamıştı. Hâyâl kırıklığı içindeydim.
Zach'le diğerleri kadar uzun zamandır tanışıyordum evet, ama ona ısınmam için yeterli bir süre içinde arkadaş olmuştuk. Onun sayesinde dışarıdaydık.
Ve şimdi onu bırakacaktık, biliyordum çünkü başka yol yoktu.
Doktorların sesini duyduğumda Zach, kenardan hemen eline aldığı büyük bir kaç çuvalı bize attı,
"Nereye gidecekseniz bile, bu erzaklar size uzun süre yeter. Gidin, çok uzağa gidin. Ve lütfen hayatta kalın."
"Zach..." Bianca ve diğerleri de ona hüzünle bakıyordu. Zach hemen arkasına kısaca baktıktan sona hemen bize döndü,
"Geliyorlar, beni merak etmeyin. Belki bir gün yine karşılaşırız. Şimdi gidin!" dedi ve biz başka bir şey diyemeden tam doktorlar gelirken kapıyı kapattı...
Şimdi dışarıdaydık, istediğimiz gibi, ama bu hiç de hâyâl ettiğimiz gibi değildi...
Brendon bir çuvalı aldı ve Victor'a da birini verdi. Yapacak bir şey olmadığını ilk belli eden onlardı ve daha sonra diğerleri de ona katıldı.
Yapacak bir şey yoktu, devam edecektik.
Zach'in dediği gibi, belki bir gün yine karşılaşırdık...
Kapıya son kez bakarken Newt hafifçe omzuma dokununca ona döndüm, her ne kadar o da üzgün olsa bile beni rahatlatan bir ifadeyle bakıyordu. Kar yağıyordu.
"Hadi," dedi ileriyi, çöl gibi dümdüz beyaz, gece olduğu için karanlık olan ileriyi göstererek, "Daha çok yolumuz var."
Evet, nereye gidecektik hiçbirimiz bilmiyorduk ama emin olduğumuz tek şey, buradan çok uzaklara gideceğimizdi.
"Evet," dedim ona dönerek. Ve sonra diğerlerine baktım, Alvin sırtına aldığı çuvalı taşıyamayıp çuvalla birlikte geriye karlara düşmüştü ve Agnes ona bakarak gülmekten ölüyordu.
"Yolumuz uzun ve bu yolda daha fazla kişiyi geride bırakmayacağız." Öyle olmalıydı.
Iris.
Newt
Dixie
Darla
Brendon
Bianca
Alvin
Agnes
Victor.
Agnes'ın endişeli ama sıcak bakışına aynı şekilde karşılık verdim ve gülümsedim, Newt'a döndüm,
"Gel de şu gerizekalı Alvin'e yardım edelim. Yiyeceklerin yarısını ezdi resmen!" Güldü,
"İri duruyor ama güçsüz, onu ben kolayca taşırım."
"Hah! Bende taşırım bir kere."
"Denemeye var mısın?"
"İlk giden ilk dener!"
Ve ikimizde onlara doğru koştuk.
Gülerek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ET / TOM KAULITZ
Подростковая литератураHerşey şehirdeki büyük akıl hastanesindeki vücutlarında korkunç bir virüs taşıyan "insanların" hastaneden kaçması ve şehire inmesiyle başladı...