Kan ter içinde uyandığımda nerede olduğumu anlamaya çalıştım. En son ne olmuştu? Kesinlikle beynim şuan hiçbir şeyi anlamıyordu. Beynim yıkmamış gibiydim sanki.
Ne ara geldiğimi bilmediğim küvetin içinde korkuyla doğruldum. Neredeydim? Ve burada ne arıyordum? İç çamaşırlarım, sütyenim üzerindeydi ama suyun içindeydim. Bir kaç dakika kendime gelmeye çalışıp nefesler aldım ve sonra küvetten çıktım.
Ah, en son yoldaydık, ve bana bir anda ne olmuştu hiçbir fikrim yoktu. İlerideki kıyafetlerimi giydim ve saçımın suyunu sıkarak dışarı çıktım. Burada yanlız değilimdir herhalde? Evet değildim, camın oradaki Newt'ın yanına geldiğimde endişeyle beni süzdü, biraz da rahatlamış gibiydi,
"Iris, iyi misin güzelim?" başımı salladım, "Evet ama... Bana ne oldu? Ve burada ne arıyoruz? diğerleri nerede?" Newt bir kaç saniye daha bana baktıktan sonra oturmamı söyledi.
"Vücudun soğuğa daynamadı herhalde," diye mırıldandı ben otururken. Karşıma geçti, yüzümü incelemeye başladı,
"Sen bayılınca diğerlerinden önce gelip buraya getirdim, onlar hâlâ yolda yani. Yol boyunca sürekli bağırıp bir şeyler söylendin. Kâbus gördün sürekli. Ve," devam etmeden önce biraz durdu,
"Uyanman için herşeyi denedim ama uyanmadın, bende seni küvete koydum." Çok açık sözlüydü gerçekten. Keşke başka bir zaman olsaydı da bunun bilincinde olarak yapsaydım. Ah.
"Üzgünüm, bakmamaya özen gösterdim." deyince sırıttım, öyle olmadığını anlayabiliyordum,
"Mhm, tabiki," kaşlarını kaldırdı, "Sapık mıyım ben Iris?" Gülerek omuz silktim,
"Bir dahakine ikimiz de bilinçli olarak yapacaksak çok da önemi yok bence. Uyanık olsaydım keşke." dediğimde şaşkınlıkla garip bir tepki verince daha çok güldüm,
"Böyle tepki vermezdim aslında, hm?"
"Nasıl verirdim?"
"Bilmem, ama bence çok cazip geldi. Mesela birlikte d-"
"Iris kes şunu." güldüm, hadi ama... Bu durumda yer değiştirmemiz gerekiyordu! Böyle olunca sapık gibi hissediyordum.
"Hayır mı diyorsun yani? Kırıldım ama, sadece soyacaksın!" Of ben neler diyordum böyle! Bayılınca beynime hasar falan mı almıştım acaba?
"Iris saçmalama, sen yanarsın."
"Olur, hatta hadi birlikte yanalım." Bence kesin bana bir şeyler olmuştu. Bayılmadan önce bu kadar fesat değildim ben! Sırıtarak ona doğru kışkırtmak için yürüdüğümde banyonun kapısına koştu ve ben girmeden kapattı! Bu kadar mı korkuyordu ya?!
"Newt! Aç kapıyı ya! Çok zor bir şey mi söyledim sanki, alt tarafı sevişeceğiz!"
"Iris sen iyi misin çık kapının önünden!"
"Kapıyı aç! Bak kırarım! Tamam ya, sen bişey yapmazsın, boşver gerekeni ben yaparım."
HAYIR SAPIK DEĞİLİM SADECE TEPKİSİNİ GÖRMEK İÇİN YAPIYORUM!
"Bir kızdan korkup banyoya saklaniyorsun Newt, utan kendinden."
"Saklandığım kız şuanda hiç iyi değil bence, çekil kapının önünden." Tam bu sırada diğerlerinin sesini duyunca Newt şansına benden kurtulmuştu. Hepsi iyi olduğumu görünce yanıma geldiler,
"İyi misin? Nasıl oldun?" dedi Agnes hepsinden önce ve onlara iyi olduğumu ikna ettikten sonra Brendon konuştu,
"Newt nerede?" sırıttım,
"Ha o mu, onunla küçük bir işim var aslında ama benden korktuğu için banyoya kaçtı." Hepsi şaşkınlıkla gülmemek için zor dururken Newt çıkınca herkes ona döndü,
"Iris'e bir şeyler olmuş haberiniz olsun."
"Ne gibi şeyler?" diye sordu Alvin gülüşünün ardından. Newt sabır çekerek yanlarından geçtiğinde kıkırdadım. Şuan onu kışkırtıyordum ama istese gerçekten yakardı beni. Bu yüzden fazla zorlamaya gerek yoktu.
~
Gülüp eğlenmiştik evet ama bu bizim için uzun süredir "uzun süren" bir aktivite olmamıştı. Normal bir günde değildik ve bir daha ne zaman olurduk bilmiyordum. Artık hepimiz bu yolculuktan yorulmuş ve bıkmıştık.
Zach bize bir harita da vermişti ama güvenli olan yer, koruma altındaydı ve oraya bu şekilde ulaşmamız neredeyse üç ay bile sürerdi. Bu yüzden derhal bizim gibi aklı başında olan birileri bulmamız gerekiyordu yoksa fazla yaşayamazdık, çünkü erzaklarımız git gide azalmıştı. Üstüne artık yakınlarınızda market ya da benzin istasyonu yoktu. Olsa bile artık delilerin olduğu bölgelere geldiğimiz için hepsi onlar tarafından istilaya uğramıştı.
Yola çıkmıştık bile ama daha nereye gideceğimizi bile bilmiyorduk, ayrıca her an delilerle de karşılaşabilirdik. Of, umarım böyle bir şey olmazdı.
~
Neredeyse saatler geçmişti ve hava aydınlanmıştı bile, ama bitmiştik. Uzun süredir, saatlerdir yürümemize rağmen bizi umutlandıracak bir yere rastlamamıştık. Susamış ve acıkmıştım ama benim için verilen erzakları çoktan bitirmiştim yani bugün başka bir şey yiyip içemezdim.
Hayvan gibi hepsini birden yersem tabi böyle olurdu. İçimden kendi kendime küfrederken Newt, elindeki şişeyi bana uzattı,
"Keşke kendiminkini daha idareli kullansaydın. Al bunu iç." Ama bu onun suyuydu,
"Olmaz ben kendiminkini içtim ama,"
"Bir kez daha bayılmanı istemeyiz. Susamadım zaten, al." İtiraz etmeden aldım çünkü ağzımın kuruluğu çok fena rahatsız ediyordu beni. Yine de çok fazla içmedim ve bir kaç yudum aldıktan sonra geri verdim, "Teşekkür ederim." Daha sonra devam ettim,
"Şu yol bitse keşke, ya da... Zach telefon bile koymuş ama hiçbir işe yaramıyor çünkü çekmiyor. Keşke çekseydi de en azından belki aklı başında birilerini arayabilirdik..."
Tam bu sırada ilerlemeye devam ederken en öndeki Victor ve Brendon durunca anlamayarak biz de durduk ve onlara baktık, biraz önde olan Bianca, "Ne oldu niye durdunuz?" diye sordu bizden önce. Deli olmasından korkarken Brendon'ın yüzünü görünce rahatladım. Yanımıza geldiler,
"Biraz ileride bir şey gördüm, uzun ve kule gibi bir şey. Merdiveni vardır bence ve en ucunda da ışık yanıyor, yani elektrik var. Bence telefonlar orada çekebilir."
"Peki çekse bile telefonla ne yapacağız ki?" diye sordu Dixie ve Darla. Onu Victor cevapladı,
"İşaret gönderebiliriz, hızlı ilerlediğimiz için o tesisteki doktorlar bize henüz yetişmedi ama mutlaka bizi arıyorlardır, buradan daha uzağa gidebilmek için mutlaka birilerini bulabiliriz."
Bu mantıklıydı çünkü bunu yapmak, ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir yolda umutsuzca yürüyüp durmaktan çok daha iyi bir fikirdi. Ve bence herkes öyle düşünüyordu diyebilirim. Herkes onayladı ve Newt, "İyi, o zaman oraya gidiyoruz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ET / TOM KAULITZ
Teen FictionHerşey şehirdeki büyük akıl hastanesindeki vücutlarında korkunç bir virüs taşıyan "insanların" hastaneden kaçması ve şehire inmesiyle başladı...