Vay be.
Emanemaneman...
Evet, yer altından beridir başlayan bu maceramda, yaşadığım onca şeyin üstüne bir yorum yapacak olsaydım sadece bunları diyebilirdim sanırım. Macera henüz bitmemişti ve sona doğru artık adım adım ilerlediğimizi fark etmiştim. Bu, artık biteceğinin bir göstergesi olduğu için hem mutluydum, hem de sonu nasıl bitecek diye düşünmeden edemiyordum.
En sonunda ne olacaktı?
Açık ve dürüst olmak gerekirse, o siktiğimin kulesinden bir daha asla aşağı inemeyecek ve orada can vereceğiz sanmıştım. Ki, bence hepimiz öyle düşünmüştük. Öyle bir durumda kim tersini düşünürdü? Ben değil, biz değil.
Şimdi ne yapacaktık, işte bunu o kadından ve yanındaki diğer adamdan öğrenecektik; Vanessa ve Marcos.
Marcos, belli ki Vanessa'dan büyüktü, hatta neredeyse baba-kız gibi duruyorlardı. Kirli sakallı, uzun boylu, yapılı ve kesinlike güçlü bir adamdı.
Ve en sonunda şimdi, tüm sorularımızın cevaplanacağı zamana gelmiştik. Burası küçük geçici bir evdi çünkü Vanessa burada çok kalmayacağımızı söylemişti. Ama yine de ev büyüktü. Ve pek de delilerin durduğu bir yere benzemiyordu. Yani güvenliydi.
Soruların cevaplarını duymaya ne kadar hazırdım, ya da hazırdık bilmiyordum ama eninde sonunda öğrenecektik nasıl olsa. Vanessa bizim sormamamızı, çünkü soracağımız soruları bildiğini ve tek tek cevap vereceğini söylemişti. Bu sırada masaya oturmuştuk. Yanımda Agnes ve Victor, Agnes'ın yanında Bianca, Victor'un yanında Darla, karşımda da Brendon ve Newt duruyordu.
Newt'ın yüzü yine beni huzursuz eden bir yorgunlukla kaplıydı, son bir kaç gündür olduğu gibi.
Vanessa tam karşımıza oturunca hepimiz ona dönmüştük.
"Evet, şimdi hepinizin sorusu olduğunu biliyorum ve hepsini cevaplayacağım, merak etmeyin. Fakat, bazıları bazı soruların cevapları," kısaca bana ve Newt'a bakış attı, " Bir kaç kişinin hoşuna gitmeyebilir çünkü bu cevaplara hazır mısınız bilmiyorum. Ama önce beni tanıyın ve güvenmeniz için kısaca şöyle söyleyeyim;
Marco ve benim bağışıklığımız yok, sürekli olarak yer değiştiriyor ve bu şekilde oradan oraya ilerliyoruz, yani bir zamanlar öyleydi. Daha sonra, bir şekilde işi öğrenince -sizi 2 yıl esir alanlar ve onların gerçek yüzü, biraz işin içine girdik diyelim."
Daha açıklayıcı konuşsun diye sözünü kesmedik,
"Kendi halimizde hayatta kalan iki kişiydik sadece ve hâlâ öyleyiz. Ama sizi tutanların, yani o doktorların ve onlara WIC.YEN diyorlar. Yani WIC Yok Etme Noktası. İlkte orayı zaten biliyorduk çünkü neredeyse tüm şehir bilirdi onları. Virüse tedavi bulmak için yaptıkları onca şeyin kendileri de farkındalar ama aşı bulup dünyayı bu salgından kurtarmak için yaptıklarını söyleyip kendilerini avutuyorlar." Vanessa sıkıntılı bir nefes verdi,
"Bunları biliyoruz çünkü... Biz de bir zamanlar orada çalışan doktorlardık.." Vanessa bunu diyince herkes daha da meraklanmıştı,
"Merak etmeyin, asıl niyetlerini öğrenince yıllar önce oradan çıktık. Bu yüzden bu kadar detaylı bilgiler biliyoruz ve sizin neden önemli olduğunuzu bu yüzden öğrendik. Ayrıca sizi de bu şekilde bulduk."
Elbette onlar suçlu değildi, dedikleri gibi olmuştu emindim. Ama hâlâ kafamda bir sürü soru işareti vardı ve dönüp duruyordu. Vanessa teker teker bize baktı,
"Biliyorsunuz, neredeyse 3 yıldır tedaviyi arıyorlar ama o kadar bağışık varken hâlâ 3 yıldır bir tedavi bulamamaları sizce de garip değil mi?" Başımızı salladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ET / TOM KAULITZ
Teen FictionHerşey şehirdeki büyük akıl hastanesindeki vücutlarında korkunç bir virüs taşıyan "insanların" hastaneden kaçması ve şehire inmesiyle başladı...