Nasıl?
Kusacakmışım gibi, bir anda karnıma bir ağrı girdi. Gözlerim bulanmıştı. Bizi bulmuşlardı...
En sonunda bizi bulmuşlardı...
Nasıl?
Nasıl?
Nasıl?
"Sakın kapıyı açmayın!" dedi Bianca. Elimle ağzımı kapattım. Bir ses geldi. Biri sert bir cisimle, birine vurmuş gibi bur ses. Ardından Doktor Jack yeniden konuştu,
"Gerizekalılar, kapıyı açmazsanız zorla giremez miyiz sandınız?"
"En azından alarmlar çalışır," diye fısıldadım doğrulmaya çalışırken, "Vanessa demişti, kapıyı açmazsak alarm çalışır. Onlara da bildirim gider. Vanessaların haberi olur." Tırabzanlara tutundum.
Agnes'ın gözleri tam umutla parlayacakken, bu sefer Doktor Olive konuştu,
"A-a-a... Ne düşündüğünü biliyorum Iris. Beynini tanıyorum. Kapıyı zorlarsak onlara bildirim gider sanıyorsunuz, ama elektriği her an kesebiliriz."
"Elektrik kesilse bile alarm çalışmaya devam eder! Kimi kandırıyorsun sen?!" diye seslendim duysun diye.
"Öyle mi?" Diye sordu Olive, düşünceli bir sesle. "Hımmm. Bildiğimiz iyi oldu." Sikeyim. Belki de konuşmasam daha iyiydi.
"Ne yapacaklar?" diye sordu Darla, hepimize bakarak. Hepimiz gerginlikten terlemiştik.
"Bahçe kapısı," dedi o an Bianca. Göz göze geldik. "Siktir siktir siktir...." Üçünün de kolunu tutup diğer koridora koşarken düşünmedim bile. O an soldaki camdan birinin patlama sesi geldi.
"Nereye?!" Diye sordu Agnes şokla, kaçacak yer olmadığını düşünerek. Ama kırılan camdan dışarı kaçabilirdik. Neredeyse, neredeyse kurtuluyorduk.
Eğer daha hızlı olsaydım ve camdan atlayabilseydim belki, belki, bir ihtimal vaktinde buradan kaçabilirdik.
"İnsan gibi kapıyı açmayı düşünüyordum, bilirsiniz Tanrı misafirlerine kapı açılır normalde. Bu kadar kıyamet kopmaz, bir yerler kırılmaz. Önde Jack ve arkasında da Olive içeri girdiğinde dördümüz de hazırlıksız yakalanmıştık. Jack omuzundaki tozları sildi, ve doğruca bana baktı. Gözlerimin içine.
"Ama illaha iyi niyetimiz sömürülmek zorunda değil mi? Bakın, kırdık döktük her yeri. Yazık oldu."
Canım acıyordu, korkuyordum. Tam onlardan kurtulduğumuzu düşünmek aptallıktı. Elbette bizi en sonunda bulacaklardı. Ve bulmuşlardı da... Agnes silahını kaldırıp Jack'e doğrulttuğunda arkadaki Olive ve iki adam daha çabuk davrandı. Jack ıslık çaldı,
"Vay, görüşmeyeli bayağı geliştirmişsiniz kendinizi. Ama biz de size öğretirdik tesisde. Neden kaçtınız? Zach arkadaşınıza da ayıp oldu." O an Zach'den bahsedince içimde bir merak duygusu oluştu. Ve korku. "Zach'e ne yaptınız?" Diye sordum dişlerimi sıkarak. Olive konuştu,
"Merak etme canım, ona iyi baktık. Çünkü sizin gibi kaçmadı. Biraz bir şeyler denedik ama işe yaramadı tabii." Olive hâlâ aynıydı. Aynı nazik konuşma şekli. Ama artık yemezdik bu numaraları. Jack araya girdi, "Diğerleri nerede bakalım?" ve sonra doğruca bana döndü,
"Newt'la öğrendiniz mı her şeyi yoksa? Ah, Tom, doğru. Üzüldüm açıkçası. Bizim ağzımızdan duysaydınız keşke geçmişinizi."
Öyle bir nefes çektim ki içime, bıçaklar kalbime saplandı ve acısını sırtımda hissettim. Her dizlerimin üzerine çöküşümde, her canım yandığında üzerimdeki iğneler bana batıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ET / TOM KAULITZ
Teen FictionHerşey şehirdeki büyük akıl hastanesindeki vücutlarında korkunç bir virüs taşıyan "insanların" hastaneden kaçması ve şehire inmesiyle başladı...