"HASSİKTİR LAN BU NE?"
"Eh, sanırım hiçbirimiz bu kadar yüksek olduğunu tahmin edemedik..."
"Nasıl çıkacağız buna?"
"Belki çıkamamıza gerek yoktur? Buradan çeker bence."
"Bilmiyorum a*ına koyayım, pşt Victor, şu var ya şu uzun kule. Heh işte o kule, sana girsin bak bak kol gibi hemde."
"Bu Eiffel kulesinden daha yüksek gibi baksana, en az 400 metre şakasız!"
Hepimiz şaşkınlıkla en az 400 metre olan kuleye (daha doğrusu elektrik direklerini andırıyor) bakarken nutkumuz tutulmuş gibiydik. Uzakta daha küçük durduğuna emindim. Eh, en azından çıkmanıza gerek yoktu.
Telefonlar sadece iki taneydi, açıp deneyecekken tam bu sırada karların içindeki ormandan garip sesler gelince hepimiz sustuk.
S*ktir, bu sesi çok iyi biliyorum.
Tünelden..
Deliler....
Kaçtığımız yerden epey uzaklaşmıştık, haliyle artık her tarafta deli vardı ve bunu neredeyse unutmuştuk. Tetikte beklerken ilk deli, bir adamdı ve ne kadar iğrenç göründüğünden bahsetmeme gerek yoktur bence, ağaçların arasından çıktı. Dik duramıyordu ama bize resmen aç bir hayvan gibi bakıyordu. Birbirimize yaklaştık, bu sırada bir iki derken tam dört tane daha deli çıkmıştı!
"Ne yapacağız?" diye fısıldadı Agnes, bizim gibi kıpırdamamaya çalışırken. Hepimiz donmuş gibiydik.
"Üç deyince, hepimiz o kuleye koşuyoruz ve tırmanıyoruz. Yoksa öleceğiz." İçimdeki adrenalin büyürken Brendon, "Bir," dedi.
"İki," hiçbirimiz hâlâ kıpırdamıyorduk ve deliler yavaş yavaş bize yaklaşıyordu. Daha çok gerildim.
"Üç koşun!" Brendon bunu deyince hepimiz hızla kuleye doğru koştuk ve ilk ulaşan Newt oldu, onun arkasında da ben. Kule dediğim, elektrik direği gibiydi ve sadece demir merdivenleri vardı ve ne kadar sağlam olduklarından şüphe ediyordum. Ama öbür türlü delilere yem olmak istemiyordum.
Delilerin ulaşamayacağı noktaya gelince durduk. Newt'la benim hemen altımda Agnes ve Brendon vardı, Victor, Bianca ve Alvin onların altındaydı ve merdivenin el altında Dixie ve Darla vardı.
Deliler mal gibi ellerini uzatmış, garip sesler çıkarıp bize uzanmaya çalışırken nefes nefeseydik. "Herkes iyi mi?" Newt'ın sorusuna herkes olumlu cevap verdi. Daha sonra Brendon telefonu çıkartıp denedi.
"S*ktir... Buradan çekmiyor..." Kulenin en üstünde daire bir yer vardı, dört kişinin sığabileceği kadar bir alan ama küçüktü ve oradan aşağı düşersek... Oranın 15-20 metre altında da bir yer daha vardı ama biraz daha küçüktü. Ama iki yer de çok yüksekteydi. Hatta düşünün, 400 metre. O kadar yüksekti ki en yukarısı görünmüyordu bile.
"Ne yapacağız?" dedi Agnes korkuyla aşağıdaki delilere bakarken. Bunu bende merak ediyordum.
"Bunu söylediğime inanamıyorum ve imkansız gibi gelebilir ama... Muhtemelen sadece o iki yerde çekiyor, yani... Oraya çıkmamız lazım."
"Hayatta olmaz!" diye hemen karşı çıktı Dixie, "Benim yükseklik korkum var ve 400 metre dediniz! Olmaz ben yapamam!"
"Başka yol yok ama, burada deliler seni yesin mi istiyorsun? Eminim ki şuan buna can atıyorlardır." dedi Brendon ve ne yazık ki haklıydı. Burada delilerin kurbanı olmak istemiyorsak oraya tırmanacaktık... Herkes birbirine çaresizce bakarken en öndeki Newt yukarı çıkmaya başlayınca hemen ona döndüm,
"Newt, ne yapıyorsun?"
"Tek seçenek bu değil mi? Öyleyse tırmanacağız." dedi kararlı bir şekilde bana ve diğerlerine bakarak, sonra çıkmaya devam edince derin bir nefes aldım, diğerlerine döndüm,
"İyi şanslar," dedikten sonra Newt'ın arkasından merdivenleri tutarak çıkmaya başladım. Ve tabi ki diğerleri de arkamızdan... Çünkü yine yapacak bir şeyimiz yoktu.
Zaten ne zaman olmuştu ki...
~
"Ahh! Parmaklarımı hissetmiyorum!" Maalesef Agnes ile aynı kaderi paylaşırken sürekli olarak yüzümüze çarpan buz gibi soğuk rüzgar da bize hiç yardımcı olmuyordu. En öndeki Newt konuştu nefes nefese,
"Dayanın, neredeyse yarıladık bile. İlk kısımda mola verebiliriz." Ve bunun üzerine parmaklarımı umursamadan daha hızlı çıkmaya başladım merdivenleri.
"Hay şu demir merdivenleri, bu kuleyi yapan adama oksijen sağlayan ağacın köklerini s*keyim ya! Bu ne abi bu kadar 400 metrelik kule mi olur? Direk gibi! Gerçi o kadar uzun direk ömrümde görmedim de..."
~
"İlk yere ulaştık!" Newt'ın sesini duyunca nihayet rahat bir oh çekmiştim. En yukarısının 15 metre altında olan yere gelmiştik. Çıkıp en sonunda rahat bir nefes verildiğinde diğerleri de gelmişti bile.
"Hadi, en yukarıya ne kadar çabuk çıkarsak o kadar iyi olur ve çabuk ineriz." Newt merdivenleri çıkmaya devam edince bende peşinden gittim çünkü bir an önce çıkıp bu işi halletmek istiyordum.
"Biraz dinlenelim, geliyoruz." dedi diğerleri. Biz de çıkmaya devam ettik. Kısa süre sonra Darla ve Dixie dışında diğerleri de çıkmaya başladı. Newt en sonunda mervidenleri bitirince tutunması gerekti ve sonra kendini yukarı çekti ve bana elini uzattı. O an ilk defa aşağı baktım ve bakmaz olaydım...
Tanrım bu ne... Kıtaları görüyorum resmen, biz ne ara bu kadar yükseğe çıktık? Başım dönüyor. En az bir saattir çıkıyoruz gerçi. Off, bir an önce buradan inmek istiyorum.
Merdivenin bittiği yer biraz genişti bu yüzden Newt'ın elini tutmazsam çıkamazdım. Ya eli kayarsa? Aşağı düşersem? Bundan çok korkuyordum
"Güven bana," dedi Newt ne düşündüğümü sezmiş gibi. Derin bir nefes aldım ve o an mervidenleri bırakıp hızla Newt'ın elini tuttum. Newt beni yukarı çekip belimden tuttu ve çıkmamı sağladı. Daha sonra ondan ayrılıp diğerlerinin gelmesi için yana geçtim.
Daha sonra yavaşça sırasıyla Bianca, Brendon, Agnes geldi. Sadece Alvin, Victor, Dixie ve Darla kalmıştı. Victor önce merdivenleri tuttuğunda merdivenlerden aniden bir ses geldiğinde hemen kaskatı kesildi.
"O ses neydi?" dedi Agnes korkuyla. Victor merdivenleri bıraktı ve ilk yerde kaldı tırmanmayı bırakıp.
Tak.
Bir çivi kopma sesi diğer çivi kopma sesini takip etti ve tak tak diye art arda bir kaç çivi aşağı düştüğünde korkuyla birbirimize baktık.
"Hadi hızlı olun!" Brendon konuştu aceleyle. Victor tereddütle tekrar merdivenleri tırmanmak için tuttu ama bu sefer çok büyük bir tak sesi gelince korkuyla bağırdık.
Merdivenler parçalanıp aşağı düşerken Victor son anda bırakıp Dixielerin olduğu yere indi.
HASSİKTİR..
MERDİVENLER DÜŞMÜŞTÜ.
Ve Dixie, Darla, Alvin, Victor...
DÖRDÜ DE BİZİM TAM 15 METRE ALTIMIZDA KALMIŞTI!
VE RESMEN HEPİMİZ YERDEN 400 METRE YÜKSEKTEYDİK!
"S*çtıııık.." evet, bu Alvin'ın yaptığı en doğru tespitti.
S*çmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT ET / TOM KAULITZ
أدب المراهقينHerşey şehirdeki büyük akıl hastanesindeki vücutlarında korkunç bir virüs taşıyan "insanların" hastaneden kaçması ve şehire inmesiyle başladı...