D: Evet Kıvılcım hanım, sizi tebrik ederim Ela'ya uygun donörü bulduk.
Kıvılcım'ın mutluluktan gözleri doldu.
K: Gerçekten mi? Allah'ım çok şükür.
D: Evet, Almanya'da bir kadın bağışçı olmuş ve Ela ile HLA uyumu yüksek oranda.
K: İyileşecek yani değil mi?
D: Evet, %43 ile %83 oranında başarı elde edebilmemiz mümkün.
K: Ne yapacağız peki şimdi? Tedavi için buraya gelecek değil mi?
D: Evet. Yalnız biliyorsunuzdur bu maliyeti yüksek bir tedavi.
K: Evet biliyorum, siz bana ne kadar tutacağını söyleyin doktor bey?
D: 200bin doları bulacak diye düşünüyorum.
K: Ne?Kıvılcım bir an şoka girdi.
D: Maalesef biraz pahalı.
K: Yani ben araştırmıştım önceden de, böyle bir fiyatla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.
D: Biliyorsunuz bizim doktorların hepsi yurt dışından geldi. Onların fiyatları yüksek, sonra donörün başka ülkeden olmasıda fiyatı arttırır.
K: Anlıyorum.Kıvılcım kızını en iyi hastanelerden birinde tedavi ettiriyordu. Kızı için herzaman en iyisini seçmeyi çalışıyordu.
D: Ne yapacaksınız? Hazırlıklara başlayalım mı?
K: Ödemeyi ne zaman yapmam lazım?
D: Eğer hazırlıklara şimdi başlarsak 1 hafta içinde yapmanız gerekecek.
K: Anladım, ben halledicem.Kıvılcım Ela'yı alıp hastaneden çıktı. Şuan kızı iyileşeceği için mutluluktan uçması gerekiyordu, ama o bu kadar büyük bir meblağda parayı nasıl bulacağını düşünüyordu. Kızını alıp eve döndü, Ela'yı Sevilay ablaya bırakıp güzel haberi vermişti. Sonra şirkete geçti. Şirket binasına girdiğinde dalgın dalgın asansöre gidiyordu.
O sırada Ömer Metahan'ın okulundan geliyordu. Yine bir kavgaya karışmıştı oğlu. Leman öldükten sonra çok hırçınlaşmıştı oğlu. Gerçi Leman pek iyi bir annelik yapmamıştı oğluna. Bekir öldükten sonra kendisine gelememişti, psikolojik sorunlar yaşıyordu. Ama Metehan bunun neden olduğunu bilmiyordu. Sonrada dayanamamış canına kıymıştı.
Ömer arabasını otoparkta bırakıp giriş katına çıktı. Merdivenleri bitirmiş dönecekken biri ile çarpıştı. Çarpıştığı kişi düşmesin diye refleksle ellerini beline sarıp, kendisine çekti. Ve o mest olduğu kokuyu tekrar aldı. Çarpıştığı kişi Kıvılcım'dan başkası değildi. İlk gözleri buluştu. Sonra Ömer'in bakışları Kıvılcım'ın dudaklarına kaydı.
Kıvılcım da düşme korkusuyla ellerini Ömer'in omuzlarına koymuştu. Çarpıştığı kişinin patronu olduğunu anlayınca hızla kendisini geri çekti.
K: Ömer bey
Ö: Kıvılcım hanım
K: Kusura bakmayın, ben dalmışım görmedim sizi.
Ö(gülümseyerek): Önemli değil.Yanlarındaki asansör açılıp içinden insanlar inince ikise o tarafa gidip bindiler.
Kıvılcım sessizce duruyordu. Ömer ise gözlerini ondan alamıyordu.
Ö: Nasılsınız?
K: İyiyim siz?
Ö: Bende. Çizimler ne durumda?
K: Az kaldı 1-2 güne teslim ederim.
Ö: O kadar çabuk mu?
K: Evet.
Ö: Harika ozaman.
K: Bu arada ben bugün öğlene doğru geleceğimi Can beye iletmiştim oda izin vermişti.Kıvılcım Ömer'in onun geciktiğini düşünmesini istemiyordu o yüzden açıklama yapmıştı.
Ö: Sorun yok. Zaten sizi bu ara fazla yoruyoruz, temel atmadan sonra Can'a söylerim size tatil versin.
K: Teşekkür ederim.Buna ihtiyacı olacaktı zaten Kıvılcım'ın, hastanede kızının yanında olması gerekiyordu.
Asansörden çıktıktan sonra ikiside kendi odalarına geçtiler.