Sabah Kıvılcım ile Ömer çalan telefon sesine uyandılar. Ömer yanda duran telefonu eline aldı. Arayanı görünce, elini Kıvılcım'ın altından çekmeye çalıştı.Ö: Canım bunu açmam lazım.
Kıvılcım kafasını sallayıp onun kalkmasına izin verdi. Ömer yatakta oturur vaziyete gelince telefonu açtı.
Ö: Efendim.
Ö: Bugün mü?
Ö: Ne kadar alır diyorsun?
Ö: Tamam. Yeni bir şey olursa ararsın.Kıvılcım Ömer'i dinlemişti ama bir şey anlamamıştı. Ömer telefonu kapatıp Kıvılcım'a döndü.
Ö: İyi uyudun mu?
K(gülümseyerek): Hı hı.Kıvılcım yataktan kalktı.
K: Ela'yı görmeye gidelim uyanmıştır belki.
Ö: Gidelim.Üstlerini değiştirdikten sonra Ela'nın odasının olduğu bölüme gittiler. Önce doktor ile konuştular. Doktor gece bir sorun yaşamadıklarını söyledi ve Ela'nın yanına şimdi bir kişinin girebileceğini belirtti. Kıvılcım dün kendisi girdiği için Ömer girecekti bu sefer. Ömer hazırlanmak için gidecekken Kıvılcım'ın üzgün durduğuna dayanamadı. Onun yanına döndü.
Ö: Hadi sen gir yine.
K: Ama senin sırandı.
Ö: Olsun.Kıvılcım'ın gözleri parladı.
K: Teşekkür ederim.
Kıvılcım hemen hemşire ile hazırlanmaya gitti. Üstüne hastane kıyafetlerini giydikten sonra Ela'nın odasına girdi. Kızının gözleri kapalıydı. Kıvılcım Ela'nın yanına gidip elini tuttu. Ela bu dokunuş ile gözlerini açtı.
E: Anne
K: Annecim
E: Anne nerdeydin?
K: Burdayım birtanem. Bir yerin ağrıyor mu?
E: Babam nerde?
K: O da burada.
E: Niye benim yanıma gelmiyor?
K: Aslında o gelecekti şimdi ama ben geldim.
E: Babamı istiyorum.Kıvılcım Ela'nın söylediklerine güldü.
K: Tamam annecim, söylerim babana o gelir.
E: Uykum var.
K: Uyu birtanem.Kıvılcım kızının saçlarını okşadı bir süre. Kızı tedaviden halsiz düşüyor sürekli uyuyordu. Onu böyle görmek Kıvılcım'ı çok üzüyordu. Bir kaç dakika sonra hemşire gelip, çıkması gerektiğini söyledi. Kıvılcım dışarı çıkınca Ömer hemen yanına geldi. Kıvılcım'ın dolu olan gözlerini görünce korktu bir an.
Ö: Kıvılcım ne oldu? İyi mi?
K: İyi iyi.Ömer derin bir nefes aldı.
Ö: Oh. Seni böyle görünce çok korktum.
Kıvılcım dolu olan gözlerine ellerini bastırıp silmeye çalıştı. Ömer onun üzüldüğünü görüyordu, hemen kendisine çekip sarıldı.
Ö: Üzülme, biraz daha sabredelim, bitecek hepsi.
K: Umarım.
Ö: Hadi gel aşağı inip, kahvaltı yapalım.Kıvılcım kafasını salladı, Ömer elinden tutunca arkasından gitti.
Kafetaryaya indiklerinde kahvaltılık şeyler söylediler. Kıvılcım'ın pek iştahı yoktu aslında.Ö: Kıvılcım yesene.
K: Canım istemiyor pek Ömer.
Ö: Olmaz ama böyle, ilaçlarını da alman lazım.Ömer omletinden bir parça kesip ona uzattı.
Ö: Aç bakalım ağzını.
K: Ömeer
Ö: Hadi.Kıvılcım mecbur ağzını açıp Ömer'in uzattığı omleti yedi.
Ö: Nasıl?
K: Güzelmiş.Ömer önündeki tabağı Kıvılcım'ın önüne koydu.
Ö: Dedim ben sana güzel diye.
K: Ama sen.
Ö: Ben bunlardan yerim.