Bu bölümde +18 sahneler olacaktır, rahatsız olanlar okumasın lütfen.
1 saat olmuştu yola çıkalı. Ama hala gelmemişlerdi. İkiside sessizdi. Tek bir kelime etmemişlerdi. Bir birilerine belli etmeselerde ikiside gergindi.
Gök gürleyip yağmur yağmaya başladı. Kıvılcım kolunu kapıya koymuştu, kafasınıda eline yaslamış, arabanın camına düşen damlaları izliyordu. Ömer ise yola odaklanmıştı, hep hızlı kullanırdı arabayı ama yağmur yağmaya başlayınca biraz yavaşladı.
Yarım saat sonra ormanlık alana girmişlerdi. Her yer karanlık olunca Kıvılcım ürktü biraz. Geçtikleri yolda 2-3 ev anca vardı. Tahtadan yapılmış bir evin önüne geldiklerinde. Ömer kumandaya basıp dış kapıyı açtı ve arabayla içeri girdi. Tek katlı güzel bir evdi. Bu evi yıllar önce almıştı Ömer. Daha çok kar yağınca buraya gelirlerdi. Metehan bayılırdı buraya. Bazende kafa dinlemek için gelirdi Ömer. Şimdi ise ilk defa bir kadını getirmişti.
Ömer arabayı durdurunca Kıvılcım'a döndü.
Ö: Bekle bagajdan şemsiyeyi alayım yoksa ıslanırsın.
Kıvılcım sadece başını evet anlamında salladı.
Ömer arabadan çıkıp hızla bagajdan şemsiyeyi alıp açtı. Sonra Kıvılcım'ın kapısına gitti. Kapıyı açınca Kıvılcım çıktı.
K: Teşekkür ederim.
İkisi eve doğru yürüdüler. Evin girişine geldiklerinde Ömer şemsiyeyi yere koydu. Cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı.
Ö: Buyur.
Kıvılcım içeri girdi. Ardından Ömer'de girdi. Anahtarları konsolun üstüne bıraktığında Kıvılcım biraz önünde duruyordu. Kıvılcım etrafına baktı, salon dağınıktı biraz. Masanın üstünde içki şişeleri vardı.
Ö: Geçsene.
Ömer koltukları işaret edince, Kıvılcım koltuklardan birine oturdu. İçerisi soğuktu biraz bu yüzden üstündeki ince kabanı çıkarmamıştı.
Ömer Kıvılcım'ın önündeki şöminenin yanına gelip içine bir kaç odun attı. Sonra kağıt parçasını eliyle ezip şekil verdikten sonra kibrit ile yaktı ve şöminenin içine odunların altına koydu. Biraz yana gidip küçük tabureye oturdu. İkiside şöminedeki yanan odunlara odaklanmıştı. Evde sadece yağmurun sesi ve yanan odunları çıtırtısı duyuluyordu.
Bir kaç dakika oturduktan sonra Ömer ayaklanıp mini barın yanına gitti. Kindisine viski süzerken Kıvılcım'a döndü.
Ö: Bir şey içmek ister misin?
K: Hayır.Kıvılcım düşündü sonra belki içerse biraz daha kolay olurdu, yoksa kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu.
K: Olur aslında içerim.
Ö: Viski var sadece ama.Diğer tüm içkileri geçen gün bitirmişti Ömer.
K: Fark etmez.
Ömer bir bardakta ona süzüp uzattı.
Kıvılcım bir yudum alınca boğazı yandı. Yüzünü ekşitti. Çok sert tadı vardı.
Ömer arkasına yaslanıp Kıvılcım'ı izliyordu. Güzeldi Kıvılcım ama keşke para için her önüne gelen ile birlikte olmasaydı diye içinden geçirdi. Ömer içkisini tek yudumda bitirip bardağı biraz sert şekilde masaya bıraktı.
Kıvılcım irkildi. Bakışları ona dönünce, Ömer'in ceketini çıkardığını gördü. Anladı, başlıyordu artık. Ömer ceketini koltuğa atıp, salondan gözüken kapılardan birini açtı ve içeri girdi. Odada loş bir ışık yandı. Kıvılcım Ömer'in orada onu beklediğini biliyordu ama bir türlü ayağa kalkamıyordu. " Kızın için bunu yapman lazım, hadi Kıvılcım."
Kıvılcım içkisinden bir yudum daha alıp ayağa kalktı. Kabanını çıkarıp yavaşça odaya girdi. Ömer yatakta oturmuş ellerini arkaya yaslamıştı, onu bekliyordu. Kıvılcım ne yapacağını bilemiyordu. Bir kaç adım mesafede önünde durdu.