Televizyon Devrimi /16

3.3K 132 12
                                    


Antep bölümümüzün ilk kısmı bu ikincisi de bir problem çıkmazsa yarın gelecek. Keyifli okumalar diliyoruuum 🤍


''Bir gün kar tatiline çıktık, arkadaşlarla birlikte. Ama lisedeyiz o zaman bizi yalnız yollamıyorlar bir yere. Erdemin ailesi götürüyor bizi. Tuğçenin ailesi de diğer grubu aldı iki araba çıktık yola. '' Ferit uzayan yolun Seyrana sıkıntı verdiğini hissedince, yol anılarını anlatmaya başlamıştı. Seyran yaptığı çılgınca alışverişin meyvelerini kucağına koymuş, mandalinalardan soyarken Feriti heyecanla dinliyordu.

''İşte böyle güzel güzel gidiyoruz, şarkılar söylüyoruz, heyecanlıyız, otele gidince şöyle yapıcaz böyle yapıcaz konuşuyoruz, birden Erdemin annesiyle babası bir konuda tartışmaya başladı. '' Seyranın uzattığı bir parça mandalinayı attı ağzına Ferit ''Ama böyle güzel güzel tartışıyorlar, o fikrini söylüyor diğeri hayır diyor böyle böyle diyor. Bizimkiler hiç aldırmıyorlar arkada goygoya devam ediyorlar ama ben kitlendim Erdemin annesiyle babasına. '' Ferit az sonra içine akın edecek tanıdık acıyla gülerken, Seyran Feriti anlamak ister gibi gözlerine daha da odaklandı.

''Büyülendim resmen. '' Daha da güldü Ferit o halini hatırlayıp ''Hiç görmemişim ki annemle babamın insan gibi konuştuğunu, fikirlerini tartıştıklarını falan. Böyle mi oluyormuş diyorum bu işler. Sonra bir de onca konuşmayı yaptıktan sonra adam kadının elini öptü. Gülüştüler. Radyoyu açtı sonra adam, hiçbir şey olmamış gibi birlikte şarkı söylediler. ''

Seyran, yarasının üzerinde nazikçe gezinir gibi elini Feritin yanağında gezdirdi. Nasıl ki kendisine ait yaraları aşamıyorsa, aynı eşikte bekleyen Feritin aşılamayan yaralarını da görebiliyordu hem de en yakınında.

''Ben de annemle babamın hiç konuştuğunu görmedim. '' dedi Seyran acı acı tebessüm ederken. ''Sen biraz daha şanslısın ama ben konuşmak yerine dövüştüklerine çok kez şahit oldum çünkü. ''

Ferit derin bir sessizliğin aralarına dolmasına izin verdikten sonra iç çekti ''Çok emin olma, belki ben de o kadar şanslı olmamışımdır zamanında. ''

Seyran yüzüne çöken buz gibi bir ifadeyle, korka korka döndü Ferite. Ferit, araba sürmeyi ve yola bakmak zorunda olmayı kamuflesi yapmıştı. Dolan gözlerine, dikkatle bakmak zorunda olduğu yol mani oluyordu. Aklına getirmekten deli gibi kaçtığı şiddet anlarını, daha hatırlamadan sıyırmaya çalışıyordur hafızasından.

''Hayır. '' dedi Seyran ''Şiddet yoktur yalıda. ''

Güldü Ferit alay eder gibi. ''O zaman ben nasıl bu adam oldum Seyran? Ardında bin türlü günah, bin türlü yalan, hata bırakan bu adam nerede doğdu sanıyorsun?''

Seyran, aniden elini bir kağıt kesiği acısı sarmış gibi Feritin cümlesinin yankısında buldu kendini. Uzayıp giden yol gözünü kamaştırıyordu artık. Bu zamana kadar konuşması gerekenler, çizmesi gereken yollar, içinde kalanlar tırmanıyordu midesinden beynine doğru.

''Durdur arabayı. '' dedi.

Ferit, Seyrana döndü ''Ne?''

''Durdur bir arabayı, şöyle kenara çek. ''

Antep'e giderek yaklaşmışlardı. Buraları iyi hatırlıyordu Seyran, otobüs camından buğulu gözlerle izlediği yerlerdeydi.

Ferit anlamayarak ama her zamanki gibi Seyranın sözünü emir bilerek durdurdu arabayı kenarda.

Seyran, dolmuş gözleriyle Ferite döndü, koltukta oturuşunun yönünü bile buna göre değiştirdi.

''Sen o hataları, o yalanları yaşayan ve yaşatan o adam oldun, evet ama sebebi savaşmaman, inanman Ferit. Bizim ailelerimiz yalnızca elleriyle değil, inandırdıklarıyla da şiddet uyguladılar bize. '' Onu hayretle dinleyen kocasının yüzünde gezdirdi elini. '' Mesela ablam affetmekle yaşar biliyor musun? Birine küsmeyi asla beceremez. Sebebi; babamın buna onu inandırmış olması. Bir şekilde babamı affedebilirse huzurla yaşayabileceğine inanır. '' Güldü ablasının bu çabasına güler gibi. ''Neden biliyor musun peki? Çünkü ablam, babam annemi döverken, hep yatağın içine girer uyuturdu kendisini. Sallana sallana şarkı mırıldanır uyurdu. Kulaklarını kapatırdı yani. Böylelikle ertesi gün, babamın bir gülüşüne, bir bakışına inanır, bizim babamız var deyip hiçbir şey olmamış gibi devam etmek isterdi hayatına. '' Kafasını ağır ağır sallayıp, dolan gözlerine inat gülümsemeye devam etti. ''Ben ne yapardım peki biliyor musun? İnadına o eşiğe giderdim. Annemin haykırışlarını, babamın o çirkin leş gibi sesini işitirdim. Bilerek. Asla geri çekilmez, yatağıma gitmez, kulağımı tıkamazdım. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi yapamayayım diye yapardım bunu hem de. Peki niye anlatıyorum bunları onu biliyor musun? ''

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin