''42 Numara''

3.9K 182 28
                                    


Seyran odanın içinde ne yapacağını bilmez bir halde, elindeki kestanelerle kalakaldı. Etrafa bakıyor, ağlamak istiyordu. Çığlık kıyamet içinde ağlamak, içindeki yangını söndürmek istiyordu ama onu da yapamıyordu. Halis Korhanın sözlerinin acılığı değil, bunları düşünüyor olması deli gibi acıtmıştı canını. Ne yapmış, ne hissettirmiş olabilirdi ki bu cümleleri hak ediyordu? Ya Ferit? Ne yapacaktı şimdi, nasıl durduracaktı Feriti?

Onun, o anlık öfkesiyle gitmek istediği bu yalı, geri dönemediği için acı çektiği bir kabusa dönerse ne yapardı Seyran? Elleri boşa çıktı. Kestane kesesi elinden düştü, yere saçıldı.

''Allahım yardım et. '' dedi, solur gibi Seyran. Kapıya yakın duruyordu ama aşağıdan ne ses geliyordu, ne bağrış çağırış. Yalının diğer odalarının kapıları açılmamıştı bile. Deli gibi merak ediyordu Feriti ama ne odanın içine, ne de dışına adımlayacak cesareti yoktu. Çok değil birkaç dakika içinde Ferit bir hışımla girdi odaya. Seyrana hiç bakmadan, etrafı yokladı. Saçılan kestaneleri gördü, gözlerini bir anlık yumup, derin bir nefes aldı.

''Hani bavul? '' dedi keskin bir sesle ''Toplamadın mı? ''

''Ferit...''

''Kalın bir şeyler al, acil olanları toparla. Kısa süreli al, sonrası için alışveriş yaparız zaten. Çok bir şey alacağım diye uğraşma sakın. ''Seyrana direktif verirken, soluk soluğa kalmış bedeniyle odanın bir ucundaki kasaya yürüdü Ferit. Seyran ne diyeceğini bilmeden sadece onu izliyordu.

''Ne yapıyorsun? '' dedi korkarak.

''Toparlanmak için sana yardım ediyorum karıcım. '' Kafasını, hala beresini ve atkısını bile çıkarmamış olan Seyrana çevirip gülümsedi ''Hadi ama duruyorsun hala? '' Tekrar kasaya döndüğünde şifreyi yazdı.

''Ferit, ben kızmadım dedene. Kırılmadım da. Sorun yok yani '' dedi yutkundu Seyran ''Olur öyle, şimdi böyle diyor ama yarın üzülür zaten. Kaç gündür evde yoksun ya, seni çok sevdiği için dedi hep bu sözleri. ''

Seyran, Feritin korkutucu netliği ve sakinliğine karşı nasıl önlem alacağını bilemediğinden, konuyu kapatmak yöntemine yönelmeyi tercih ediyordu.

''Hem zaten, dili hep sivri dedenin ben alışığım. Sen onun zaafısın. Paylaşamıyor benimle, kimseyle paylaşamıyor seni. ''

Ferit kasanın içinde yanan ışık sayesinde içindekileri görebiliyor, henüz dokunmadan gözleriyle küçük bir hesaplama yapıyordu.

''Odamızdayız sonuçta, zaten görmüyoruz kimseyi. Dedenle de alt tarafı yemekte karşılaşıyoruz, idare edebiliriz. Şimdi dışarı çıksak, nolucak? Aynı şeyleri yaşayacağız yine?''

''Hangisini yengem aldı bunların? '' dedi Ferit aniden, ilk evliliklerinden kalan hediye mücevherleri göstererek.

''Ne? ''

''Hangisini diyorum, hangisini yengem almıştı? ''

Seyran parmak ucunda hafif yükselip, uzağında kalan kasaya baktı. ''Şu yeşil olanı. '' dedi, şaşırarak.

''Tamam, bunu da satar kendimize güzel bir tatil bileti alırız. '' Göz kırptı Ferit. Hiç vakit kaybetmeden siyah çantasının içine kasadakileri doldurmaya başladı. İçinden bir sürü deste para çıkan kasaya Seyran, hayretle bakıyordu;

''Ferit bu kadar paranın burada ne işi var? ''

''Unuttun mu? '' dedi Ferit gülümseyerek ''Abimizin hediyesi. '' Seyranın gözlerine baktı.

Seyran, Fuatın en son onlara yardım için getirdiği bir çanta parayı hatırladı.

''Bize verdiği en son hediye bu. '' dedi Ferit, paralara bakıp acı bir tebessüm sunarken.

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin