''Hediye '' /1

7.1K 152 5
                                    

''Hayır hayır biraz daha sağda dursun o sandalye'' Seyran topukları üzerinde, büyük salonu turlarken, bir yandan da gömleğinin onu çok rahatsız eden yakasını çekiştirip duruyordu.

Dicle telaşla kalabalık arasından koşarak geldi ''Seyran Hanım, ışığı ısrarla tablonun üzerine koymak istiyorlar. '' Bunu söylerken bile tedirgindi.

Seyranın tek kaşı hareketlendi ''Hangi tablo? ''

Dicle, korkuyla yemek masasının arkasındaki büyük tabloyu işaret etti. Siyah topuklu ayakkabıları, zeminde topuk tıkırtılarından izler bırakarak eşlik etti Seyrana. Yemek masasına kadar geldiğinde, dudakları hafifçe kıvrıldı. Tabloya bakarken gözlerine haklı bir gurur doldu. Yemek masasının üzerindeki servis tabaklarının her birine birbirinden farklı palmiye yaprakları resmettiği bu eseri, yalıda imzasını taşıyan tek eserdi. Seyran yalıda yalnızca bu tablosunu sergilemeyi doğru bulmuştu.

''Bu tabloya yaklaşan, röportaj hakkını kaybeder. '' dedi, aniden sesli bir şekilde.

Etrafta ışıklar, mikrofonlar ve sonsuza uzanıyormuş kadar karmaşık gözüken kablolarla dolaşan genç insanlar, aynı anda oldukları yerde durdular.

Seyran sesinin hükmediciliğine aykırı olarak, yumuşacık bir tebessümle döndü hepsine;

''Anlaşılmasına çok sevindim.''

''Terk edin evimi hainleeeer ! '' Halis Korhan, yıllar sonra bile titreten kükremesiyle salona girdiğinde, elindeki bastonu savuruyordu.

Seyran koşturarak yanına gitti.

''Dedecim, hani odanızda kalıp denizden gelebilecek düşmanları kontrol edecektiniz. Niye indiniz.'' Halisin koluna girip, omzunu onu sakinleştirmek isteyerek sıvazladı.

''Alçaklar, yalıya girdiler. Bizi tarumar edecekler. 'Etraftaki kalabalığa hem korkulu hem de cesaret dolu bakışlarla bakıyordu yaşlı adam. Elleri, dizleri ve hatta göz kapakları bile titriyordu. Nitekim o kalabalık Halisin varlığını fark etmeyecek kadar meşguldü. Seyran Halisi yalının kapısına doğru uzaklaştırdı.

''Siz hiç merak etmeyin ben hepsini kontrol ediyorum. Kimse bize zarar veremez bize. ''

''O geldi ama o. '' dedi Halis, Seyrana bir şikayette bulunur gibi ''O çok güçlü, o yener bizi. Sen tutamazsın onu. ''

Seyran, Halisin endişe dolu yüzünü eliyle nazikçe okşadı. Senelerin öfke, pişmanlık kimi zamanda neşeyle doldurduğu çizgilere bakarken, büyük bir sevgiyle gülümsedi. ''Kim? ''

''Denizden geldi. ''

Seyran dedesini geçiştirmek üzereyken Carlos koşarak aşağıdan gelip yalının kapısını açtı.

Başına geçirdiği ters dönmüş kasketli şapkası, kollarında keçeli kalemlerle gelişigüzel çizilmiş baba dövmeleri, ellerinde pembe iki okul çantasıyla Ferit içeriye girdi. Güneş gözlüklerini burnuna indirmiş, çerçeveler üzerinden bakıyordu.

''Selam millet ! '' Çantalarla birlikte, selam vermek için kollarını havaya kaldırdığında arkasından tiz, coşkulu ve bahar neşesi gibi iki kız çocuğu sesi yükseldi.

''Prenses 1 emrediyor, kaptan denize dönsün ! ''

''Prenses 1,5 emrediyor, kaptan bizi parka götürsün! ''

İkizlerden biri diğerinden yalnızca 15 dakika erken doğduğu için babaları ilk doğan kızına prenses 1, diğerine 1,5 diye sesleniyordu. Ferit, Seyrana bakarken keyifle gözlerini devirdi.

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin