Sen Burada Mıydın Babacım?

4.1K 203 32
                                    


''Tamam tamam geldik geldiiik. '' Ferit kucağında kuş gibi hafif süzülen Seyranı taşırken, soluk soluğa kalmıştı. Arabaya anca ulaşabildiler. Seyran, Feriti duymuyor, tepki vermiyor, korkutucu şekilde hareket bile etmiyordu ama Ferit sanki her anlarına Seyran da şahitmiş gibi onu teselli etmeye devam ediyordu.

''Şimdi hemen hastaneye gidicez hiçbir şey kalmıycak. Hemen gidicez. '' dedi. Ferit aklını kaçırmış gibi, etrafı flu görüyor bir sonraki adımını asla düşünemiyordu. Yataktan kalktığı gibi aşağı indiği için yalın ayaktı. Evin önündeki arabalarına yürürken, samanlığın ve taşlı arazinin içinden geçti. Bir gram sızı hissetmiyordu. Kapıyı açıp, Seyranı ön koltuğa yatırırken, Seyranın bembeyaz yüzüyle karşılaştı. Küçük bir çocuk çaresizliği gibi aniden yeniden ağlamaya başladı. Gözü Seyranın kana bulanmış geceliğini taradı, aniden bedeninden çekilen ruhunu hissedebiliyordu. Kafasını Seyranın göğsüne koydu.

''Seyran. '' dedi nefesi, sesini keserken. ''Bir şey söyle. '' Ellerini belli belirsiz Seyranın kollarında gezdirdi. Buz gibi kollarından bileğine narince dokundu. Çok güçlü bir ritimde nabza değen parmaklarıyla birlikte, derin bir nefes aldı. Ne olduğunu asla anlayamıyordu. En son vurulduğunda bu kadar kan görmüştü Ferit. Bir şekilde adımlarına hükmedip arabanın direksiyonuna geçti. Yolu olmayan bu evi arkasında bırakabilmek için zik zaklar çizerek sürdü arabayı.

-

Ferit yolda annesini aramıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Esmeden ve Seyrandan bahsedip önden hastaneye gelmelerini istedi. Seyranı hastaneye getirdiklerinde doktor muayene için içeriye girdi. Kimse hiçbir şey söylemiyordu. Doktorun çıkmasını beklemesini istedikleri Ferit, nefesleri arasında geçen zamana bile tahammül edemiyordu. Koridorda gidip gelmeye devam ederken, Gülgün içindeki endişeyi bastırmaya çalışarak, Feritin omzuna dokundu.

''Dur artık oğlum. Başım döndü. Otur bir şöyle, soluklan. Her yerin yara içinde zaten. ''

Ferit'in, çizilen ayaklarına hemşireler bir hastane terliği getirip, kollarındaki kanı temizlemek istediler. Ferit kanı gördükçe, aklı gidecekmiş gibi kontrolünü kaybediyordu.

''Doktor içerde. Hayati bir durum olmadığını öğrendik. Kadın ne dedi? Kontrol edeyim, muayene bitsin sizi bilgilendireceğim dedi. Bekleyeceğiz. ''

''Neye bakacak anne? Neyi kontrol edecek? Seyranın bir şeysi yoktu ki. İnsanın yarası olur, yara alır, ne biliyim yani başka bir şey olur. '' Çırpınır gibi aklı ermediği bu acıyı tarif etmeye çalışıyordu Ferit. ''Hadi dersin, ondan dersin. Seyranı ben uyuttum ya. Göğsümde yatıyordu. Ne ara bu hale geldi, ne oldu da geldi, aklımı kaçıracağım. ''

Gülgün dudaklarını kemirirken, Feriti nihayet oturtmayı başardı. Oğlunun sırtını sıvazlarken;

''Bak, canın yanıyor biliyorum ama sen şuanda tüm yangınları geride bırakmak zorundasın Ferit. Sen, Seyranın ailesisin oğlum. Belki de bugünden sonra kalan tek ailesi bile olabilirsin. Güçlü duracaksın. Esme içerde ne halde belli değil, Seyran burada böyle. Bugün dimdik durursan, ancak öyle iyi gelirsin ona. ''

Ferit yüzünü elleriyle kapattı. ''Ne kadar dik durursam durayım anne. Günün sonunda Seyranın canının acısını geçirebilecek miyim? Kanlar içinde bırakan hastalıktan kurtulsa, annesinin acısından nasıl kurtarayım ben onu? ''

''Kurtarma. Eşlik et. '' derken, Feritin omzuna dudaklarını götürdü Gülgün. ''Senin ameliyatını beklerken hepimiz suçladık onu. Hepimiz saldırdık. Korkmuştu, titriyordu, bitik haldeydi. Üzerinde yine o kanlı bembeyaz elbisesi vardı. Bir kere bile ayrılmadı başından. Hepimize kafa tuttu, son gücüyle. '' Acıyla titreyen sesine, çabalayan bir tebessüm eşlik ediyordu. ''Onun gibi ol. Onun gibi ol ki, ona merhem olabil. ''

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin