Nasıl Yandın? Günahla mı?

3.9K 176 25
                                    




''Ferit saçmalama, ayakkabıları ben giyebilirim. '' Seyran sedyeden ayaklarını sallandırırken, Ferit yalıdan getirttiği bavulun içinden spor ayakkabıları çıkardı.

''Olmaz, bundan sonra iş yükünü paylaşmak zorundayız. ''

''İş yükü? '' Kaşlarını çatarken güldü Seyran ''Ayakkabı giymekten mi bahsediyoruz? ''

''Evet. Sen bundan sonra '' Ayakkabıları özenle giydirirken, Seyranın bileklerini nazikçe tutuyordu Ferit. ''Sadece ve sadece yemek yemek, gülmek, dinlenmek, uyumak, resim yapmak gibi hoşa giden, enerji harcamayan aktivitelerde bulunabilirsin. '' Güldü.

''Bu durumda ben yemek yiyebilen ve resim çizebilen şahane bir biblo olucam. '' derken dizleri önünde çökmüş Feritin saçlarını karıştırdı Seyran '' Abartma diyeceğim ama abartmanın senin ata sporun olduğunu bildiğim için dilim varmıyor. ''

Ferit, ayakkabının bağcıklarını bağladıktan sonra gülerek öptü Seyranı dudaklarından. Sonra da sakince Seyranın yanına oturdu. Sabahtan beri nasıl söyleyeceğini bilmediği ama belki de baba olacağını öğrendiği 1. günün hatrına, gerçeklerle yüzleşme görevini edindiği o haberi vermek zorundaydı.

''Güzeliimm. '' dedi gülümsemeye çalışarak. Seyranın saçlarını kulağının arkasına iliştirdi. ''Şimdi hastaneden çıkmadan önce benim sana bir şey söylemem gerekiyor. Ama senin bana en başta bir söz vermen lazım. ''

Seyran, Feritin pek de alışık olmadığı, yalnızca suçlu olduğunda, yaptığı şeyleri söylemekten çekindiğinde kullandığı bakışını görünce korkusunu bastırmak ister gibi güldü.

''Ne o? Çocuk istemiyorum vazgeçtim falan demeyeceksin herhalde. '' dedi.

Ferit, Seyranın ellerini dudaklarına götürdü, öperken gülümsedi. ''Suna burada. '' dedi.

Seyranın gözleri parladı aniden. ''Ablam mı geldi? E niye çağırmadın Ferit? Dışarıda mı bekliyor yoksa? '' Ayaklanıp kapıya doğru gitmek isterken kolundan kavradı Ferit.

''Üst katta ablan. Biz de onun yanına gideceğiz şimdi. '' Seyranın gözlerine odakladı gözlerini.

Seyran endişeyle baktı. Kıstı gözlerini. ''Bir şey oldu. '' dedi bir fısıltı gibi. ''Kötü bir şey mi oldu? Ferit söylesene. ''

Ferit, doktorla konuşmuştu. Seyrana hayatında duyabileceği belki de en kötü haberi vereceklerdi ve Ferit'in artık düşünmesi gereken iki can vardı. Doktor haber verilirken yanlarında olabileceğini söyleyince, Ferit Seyrandan daha fazla saklayamayacakları bu gerçeği hemen söylemeye karar vermişti. Esme dakikalarla savaşıyordu ve Seyrandan ömrü boyunca bir dakikayı bile mahrum etmek istemiyordu Ferit.

''Esme annem. '' dedi Ferit, yutkundu.

Seyran aniden Feritin elini tuttu. Tırnaklarıyla sıkı sıkı kavradı. ''Hayır. '' dedi. Yüzüne buz gibi bir soğuk düşerken, parmak uçları neredeyse saniyeler içinde morarmıştı.

''Görmek istersen...'' Gözyaşlarının akışına izin verirken yumuşacık bir sesle ''Son bir kez. '' dedi Ferit.

Seyran hızla kafasını sallarken gözbebekleri kadar büyük yaşlara, akmamaları için direniyordu ''Hayır Ferit son falan yok. Olur mu öyle şey? Annem elma bahçelerine gitti. Sen de biliyorsun. '' Gülümsedi Seyran. Elleri hala Feritin parmaklarını sıkıyordu. ''Gidecek oraya, gezicek bahçeyi. Öyle dedi ya hani, sen de duydun ya Ferit? '' Aklından, hislerinden kaçar gibi hızlı hızlı konuşup, acı acı gülümsemeye devam etti Seyran. Ferit çaresizce izliyordu. ''Hem o gitmez ki. Gider sanarsın ama gitmez Ferit, annem. Acı çeker, canı yanar, gider gibi olur ama gitmez. '' Sesi titremeye başlarken, nefesini de kelimeler arasında yutuyordu Seyran.

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin