Eve çok geç gelmişlerdi. Yorgunlardı. Üzerlerini değiştirip yatağa girmişlerdi ama Ferit bir türlü uyuyamıyordu. Sanki bir şeyler eksik, bir şeyler içindeki huzur kırıntılarını vicdanen sızlatıyor gibiydi. Göğsünde yatan Seyranın kafasını usulca tutup, yastığa yerleştirdi. Sonra da eline dolanmış saçlarını tel tel ayırıp, alnından öptü karısını.
Karanlık ve sessiz yalının içinde neredeyse parmak uçlarında yürüyerek merdivenlerden iniyordu. Aklına Derin'in yıl sonu gösterisi için balerin olmak istediği ve sırf ona eşlik edebilmek için on saat balerin çizgi filmi izlediği geldi. Kendi haline güldü Ferit sessizce.
Daha eşiğinde çilek kokusu gelen odanın kapısını sakince açtı. Kızlar yataklarında aynı anneleri gibi delicesine uyuyorlardı. Derin yorganını bacağının arasına toplamış, kollarını geriye atmıştı. Deniz'in saçları gözlerini kapatmıştı, dudakları dışarda, uykusunun sesi vardı sanki.
''Oyy. '' dedi Ferit, ikisine de kıyamayarak bakarken. Derin'in yorganını düzeltti. Sırtını örttü. Sonra da öptü kızını derin deriiin. Sonra odanın içine saçılmış oyuncaklardan kaçar gibi, dikkatle adımlayarak Deniz'in yatağının yanına çöktü. Kızının pamuk gibi saçlarını usul usul okşayarak geriye doğru taradı parmaklarıyla. Deniz saçlarını toplamaktan hiç hoşlanmazdı. Bebekken de asla uyumayıp, sınırsız huzursuzluğa düştüğünde Ferit onu göğsüne yatırır, saçlarını okşar öyle uyuturdu. Deniz bebekliğinden beri ne zaman huzursuz olsa, sadece babasının göğsünde uyuyakalabiliyordu.
Ferit kızının saçlarını gözleri önünden ayırıp öptüğünde, içi huzurla dolar gibi derin bir nefes aldı. İkisine de içi gide gide bakarken, çıkmak için odanın kapısını açtı. Tam bu sırada Deniz fısıldadı;
''Baba. ''
Ferit hemen sese mıknatıs gibi çekildi;
''Bebeğim, prensesim. Uyandırdı mı baba seni. '' aynı fısıltıyla kızının yatağına gitti hemen. Deniz, babası yanına gelir gelmez minicik elleriyle, Ferit'in iki parmağını sıkıca tuttu. Yanına çeker gibi asıldı. ''Birlikte uyuyalım. '' dedi.
Ferit güldü. ''Birileri bisküviyi fazla mı kaçırdı, uykuları mı kaçtı yoksa? ''
''Siz gelmediniz, ben uyuyamadım. '' dedi Deniz, dudaklarını büzerken.
Ferit, kızına kıyamayıp yavaşça yatağa uzandı. Deniz, babasının üstüne tırmanır gibi gayretle, elini dev gövdeye sardı. ''Bir de onu bekliyorum. '' dedi sır verir gibi babasına.
Ferit, düşündü önce kızı neyden bahsediyor diye. ''Kimi? '' dedi.
''Hani Derinin dişi çıkınca, yastığının altına koydunuz ya dişi. Diş perisi gelecek uyurken demiştin. Periyi görürüm diye bekliyorum. '' dedi Deniz, kararlılıkla.
Ferit, içindeki minik kahkahayı yutmak için soluklandı. Yüzüne kocaman şefkatli bi gülüş doğdu. Sabah çikolatalı ekmeğini yerken bir dişini ekmekte bırakan Derin'i sakinleştirmek için diş perisi masalını anlatmıştı. Ve nereydese diş perisi olup, kızına minik bir hediye bırakmayı unutacaktı ki, Deniz bir bilinç berraklığı gibi babasını kurtarmıştı.
''Ama sen beklersen gelmez ki. '' dedi Ferit, Denizin saçlarını koklayarak öperken. ''Diş perisi, görünmeden gelir. Sürprizini gizlice bırakır. ''
''Yani ben uyumuyorum diye mi gelmedi daha? Hiç uyumazsam, sabaha kadar gelmez mi? ''
''Gelmez. Sen onu görürsen, onun tüm sihri gider. Sen güzelce uyu, sabah kardeşin uyanınca birlikte bakarsınız yastığın altına. Belki sana da bir sürpriz bırakır. '' dedi Ferit, Denizi uykuya ikna etmek için.
''Senin gibi sürprizleri mi paylaştıracak? '' dedi Deniz heyecanla. Çünkü babası ne zaman birine sürpriz yapacak olsa, sürprizi söylemeden önce paylaştırdım derdi.
''Hı hı. ''
''Babacım biliyor musun, ben en çok senin sürprizlerini seviyorum. Benim diş perim sen olur musun? '' Deniz minicik gözlerini babasına dikti.
Ferit onu ısırmamak için kendisi çok zor tutuyordu. ''Olurum prenses bir buçuk. '' dedi, kızını sıkı sıkı sardı. Kızı uğruna peri olmak bile süper kahraman olmaktan daha havalı gelmişti.
''Babacım bi de sen çok güzel kokuyorsun. Uyku gibi. Ben uyuyana kadar gitmesen olmaz mı? ''
