Serçe Parmak / 16-3

3.3K 145 15
                                    



Eveeeeet üzülerek, Antep düğün turumuzun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Memlekete veda ediyoruz. Bizi bundan sonra İstanbul'un fırtınalı iklimi bekliyor ama tabi içinde Seyfer meltemiyle. Keyifli okumalar dileriiim.


''Kapattın mı gözlerini? '' Seyran, avluda arkası dönük oturan Ferit'e merdivenin başından sesleniyordu. ''Kapat bak, oyunbozanlık yapma. ''

Düğün için giydiği elbise ve üzerine attığı şalıyla, ilkokul merasimi için hazırlanmış çocuk heyecanı taşıyordu Seyran. Bu evde ilk defa kendi seçtiği, dekoltesi, rengi fark etmeksizin özgürce bir elbise giyebilmişti. Ve ilk defa Antep sokaklarında bu elbiseyle salınabilecekti.

''Seyran kapalı. Görmüyorum bir şey valla. '' Ferit gözlerini sımsıkı yumup gülerken, ikisini kaçak bir gülüşle izleyen Abi, ''Gel Seyran gel, görmüyor ben şahidim. '' dedi.

''O zamaaan geliyorum. '' Seyran merdivenleri ağır ağır inerken, Ferit de ağzıyla gerilim müziği yapıyordu. Seyran minik kahkahası ve heyecanıyla indi avluya.

''Tamam mıyız? '' diyen Ferit, gözlerini açıp arkasını döndü. Karısı her zamanki büyüleyiciliğiyle karşısındaydı. Lacivert elbisesi üzerine dökülen yumuşacık bukleleri, gülüşüyle daha da parlayan yüzü, pırıl pırıl oluşuyla bir ayna gibi kendisini gördüğü yemyeşil gözler... Ferit gözlerini her açtığında, aynı manzaranın bambaşka bir güzelliğiyle karşılaşıyordu.

Uzun eteğini iki eliyle tutup hafifçe kırdı dizlerini Seyran. Prenses selamı verip, ''Nasıl olmuş? '' diye sordu.

Ferit dudaklarını ısırırken, bayılmış gibi devirdi gözlerini.

''Hanımefendi şekerim çıktı, acil müdahale gerekiyor. '' dedi.

Seyran utangaç bir halde Abiye bakıp, sonra da hızlıca öptü Ferit'in dudaklarını.

''Bu bizi düğün bitene kadar idare edebilir. '' dedi Ferit de gülerek. Seyranı kolunun altına alıp, şakağından öptü.

Bu kez ''Biz geliyoruuuuuz. '' diye bağıran Sunanın sesi avluya dolduğunda, Feritle Seyran kafalarını yukarıya çevirdiler.

Esme ışıltılı siyah bir elbise giymiş, üzerine de tüylü bir kürk almıştı. Hattuç Hala bordo bir takım ve ona uygun eşarbıyla dimdik duruyordu. Suna ise krem rengi midi elbisesinin üzerine saçlarını açmış, sade, temiz görüntüsünü koruyordu.

Ferit parmaklarını dudaklarına götürüp büyük bir ıslık performansı sergilerken, Abi ve Seyran durmadan alkışlıyorlardı hanımları merdivenlerden inene kadar.

''Abi biz bu gece yandık. Düğünün şıklık potansiyelini bizim hanımlar sırtlıyor. Dikkatler üzerimizde olacak. '' dedi Ferit gülerek. '' Bir an önce gidelim, bitirelim şu düğünü. ''

-

Şanlı ve Korhan ailesi olarak düğüne giriş yaptıklarında hemen kendilerine ayrılmış masaya oturdular. Eski dostlarla, komşularla selamlaşan Esme itinayla damadını tanıştırmaktan geri durmuyordu. Her gelene Ferit'i anlatıyor, Ferit'i yanına çağırıp ellerini öptürüyordu. Seyran masanın köşesinden Ferit'in heyecanla her gelenin elini öpüp, sorularını cevaplayışını izliyordu. Bir ara Esme, Feritin yüzünü tutup bol bol öpmüş, saçlarını sağa doğru tarayıp oğlunu geri kalan selamlaşmalara hazırlamıştı. Ferit teyzelerin ahiret sorularını cevaplamaktan yorgun düşmüş bir halde Seyranın yanına geldiğinde;

''Bu gece rüyamda teyze ismi sayıklayabilirim, sakın beni öldürme. '' dedi Seyrana.

Seyran, ortamın yüksek sesinin içinde kaybolan bir kahkaha atıp, Ferit'in ruj lekesi olmuş yanaklarını parmaklarıyla temizledi.

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin