*

2.9K 151 10
                                    


''Feriit, bavula hırkanı da koydun mu? '' Seyran bir yandan ıslak saçlarını, elindeki mavi havluyla kurulamaya çalışırken, bir yandan da balkonda kahve içerken biletleri kontrol eden Ferite sesleniyordu. ''Bak soğuyor hava. Gittiğimizde üşürsen karışmam. ''

''Koydum. Benim kıyafetleri, benden çok sen giydiğin için en sevdiklerini koydum. '' diyerek güldü Ferit. O da sesini duyurmak için hafifçe bağırıyordu. ''Hadi sen de bırak artık onları, güneş batıyor, yanıma gel. ''

Güldü Seyran. Bu otele geldiklerinden beri her gün, güneşi odalarının balkonunda batırıyorlardı. ''Geliyorum. Geliyorum da ben tarağı nereye bıraktım ya ? '' Çok da büyük olmayan odanın içinde bakındı Seyran. Hafiften bulanan midesini bastırmak için odanın neredeyse her yerini istila eden kraker atıştırmalıklardan birini ağzına attı. Krakerinden son lokmayı alıp banyoya girdiğinde tarağı fark etti. Elindeki havluyu lavaboya bırakıp, saçlarını taramak için aynaya baktı. Anında ekşidi yüzü. Saçlarını ağır ağır tararken, aynadaki yansıması tatsız bir hal aldı sanki. Gözleri kararıyor, cildini yanıyor gibi hissediyordu Seyran. Islak saçlarından, tarakların dişlerini geçirdikçe huzursuz eden bir his boğazına kadar tırmandı. Yutkundu. Eli önce karnına gitti. Bebeğinin başını okşar gibi karnını okşayıp, derin bir nefes almaya çalıştı. Ama her şey giderek daha da berbat bir hal alıyordu. Seyran aynada artık kendini değil, bir yabancıyı görüyor gibiydi. Cildi daha kırışık, gözleri karanlık, yüzünde korkunç öfkeli bir ifade vardı. Ama bu yansıma kendisi değildi. Gözlerini yumdu sonra yeniden açtı. Her defasında gördüğü kendisinden uzaklaşmak, gördüğü kendisini yok etmek istiyordu.

''Git. '' dedi fısıldar gibi. Aynaya uzattı elini. ''Git. ''

Son günlerde gördüğü kabusların sabaha taştığı oluyordu. Yataktan kalksa bile sanki kabusu yaşar gibi ufak ufak yansımalar gördüğünü de fark etmişti. Ama telaşlanmamak Feriti de telaşlandırmamak için yok saymak tek çaresi olmuştu. Şimdi bu yansıma aklını başından alacak gibiydi. Biraz daha dikkatli baktığında, öfkeli gözlerle kendisine bakan yansımasının sesini duydu;

''Senin yüzünden. '' dedi. Sanki kendisine daha da yaklaşır gibi, eğildi. ''Sen öldürdün onu ! ''

Seyran iki adım geriye gittiğinde, kafasını hızla salladı. ''Hayır. '' Yutkundu.

Banyo terliklerini sürükler gibi adımlarını ısrarla geriye taşıyordu Seyran. Aynı zamanda içinden çığlık çığlığa söylediklerini reddeder gibi de kafasını sallamaya devam ediyordu.

Yansımanın sesi daha da yükselip, yakınlığı arttıkça kaçamadığını anladığı ilk anda eline geçirdiği parfüm şişesini fırlattı Seyran. ''GİT ! '' dedi haykırır gibi.

Parfüm şişesi etrafa saçıldı, içindeki sıvı fayansa döküldü, lavaboya sıçrayan damlalar tüm yavaşlıklarıyla yere akmaya başladı. Aynada bir çatlak olmuştu yalnızca. Ama şimdi Seyran kendini görüyordu. Korkmuş, çaresiz, kıpkırmızı olan yüzünü. Kendisiydi işte gördüğü. O korkunç yabancı gitmişti.

Ferit koşarak geldiğinde;

''Güzelim. '' dedi telaşla. ''Noldu bir şey kırıldı sanki. '' Bunu söylerken etrafa değen gözleri, parfümünü zar zor seçti. ''Beğenmedim demen yeterliydi Antep fıstığı. '' dedi bu kez gülerek. ''Annem hediye etti diye sıkıyordum zaten. '' Seyrana doğru ilerleyip belini kavradı. Boynundan öperken. ''Kullanmam olur biter. Karımın kokusuyla idare edebilirim. '' Ferit olayın farkında olmadan, Seyranın her zamanki ufak sakarlıklarından biri olarak kabul etmişti banyodaki tüm kırılmaları. Mahçup olmasın diye de karısına her zamanki muzip köşesinden sesleniyordu.

''Ferit. '' dedi Seyran tüm korkmuşluğuyla. ''Özür dilerim. ''

''Seyran. '' Ferit, geri çekilip çattı kaşlarını. ''Abart ! Bir parfüm için darılacak değilim herhalde Seyran. Alırız yenisini. Sen yeter ki kesmemiş ol bi yerlerini. Bakıyım. '' Karısını gözleriyle yoklayıp, keyifle güldü. ''İyisin sanki. Cezbedici kokum fazla uçucu şuan, ondan biraz başın dönmüş gibi duruyor sadece o kadar. ''

Gülümsemeye çalıştı Seyran. Ama eli ayağı titriyordu.

''Sen kımıldama, bir yerin kesilmesin. Ben resepsiyonu arıyorum şimdi, temizlesinler. ''

Ferit banyodan çıktığında, Seyran derin bir nefes aldı. Az önce yaşadığı her şeyi unutmak ister gibi gözlerini kapatıp nefeslerini sıklaştırırken, burnuna Ferit'in kokusu doldu. Tüm korkularının içine, koruyucu bir bulut gibi dolan bu koku, Seyranın her zamanki çıkış kapısıydı. Ferit'e sarılmak, yalnızca fiziken değil, kabusun içindeki düş gibi bazen de çok soyut olarak mümkündü. 

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin