Mavi Ayı'ya Mektup /3

4.5K 112 6
                                    


Herkese Keyifli Okumalar !  Yarın Yeni Bölümde Görüşmek Üzere 💖


Suna, her geçen saniye bir hırsla kızaran gözlerini bir anlık yumdu, soluklandı.

''Gelininiz. '' dedi, Seyranın bile yabancı olduğu kararlı sesiyle.

''Gelinim. '' Masaya baktı Halis Korhan, üç gelininin de yüzündeki meraklı ifadeyi yokladı.

''Evet, gelininiz İfakat Korhandan alacağım var. '' Suna masaya birkaç adım daha yaklaştı.

İfakatin gözleri büyümüş, solukları hızlanmıştı. Bu cüret, bu öfke dolu bakışlar karşısında hem sinirli hem de tedirgindi. Saltanatının böylesine yıkıldığı bir günde, aşağıda gördüğü hatta eğitmeyi kendine iş bildiği kızın öfkesiyle karşı karşıyaydı.

Suna, Halis Korhanın sessizliğinden son bir güç alıp, yutkundu. İfakat'e kitlediği bakışları arasından sanki mümkünmüş gibi gizli bir kıvılcım çıkıyordu. Kararlı ve emin bir halde sırtını dikleştirdi;

''Ya bu akşam benden aldıklarını bana geri verecek ya da bana benden aldıkları kadar güvenli bir yer verecek. '' dedi. 

''Abla'' dedi Seyran öne atılıp, masayı aşarak. Sunaya doğru ilerlemek istediğinde, Suna elini uzattı, Seyranı durdurdu.

Elleri titriyordu. Sesi de en az elleri gibi titrerken konuşmaktan geri durmadı.

''Biz size her şeyimizi emanet ettik. Her şeyimizi. Beni bu yalının kapısından içeri bir sözle soktunuz. Geleceğimi, geçmiş hataları telafi etmek için kurtaracağınıza söz vererek beni bu yalıya aldınız. Ama nasıl pislik bir aile olduğunu bildiğiniz İhsanlılara, gözünüz kapalı bırakmanız saniyelerinizi bile almadı. Biz size güvendik. Kendi ailemizden, babamızdan çok güvendik. Beni o sapığın önüne atıp harcadınız, yetmedi kardeşimin yuvasını yıkıp onu da başka bir sapığa gözünüzü kırpmadan attınız. ''

Halis'in öfkesi önce sıktığı yumruğunda, ardından da alev gibi olan gözlerinde toplanıyordu.

''O pislikleri bize gelininiz musallat etti. '' Sunanın titreyen eli dehşet içinde onu izleyen İfakati gösterdi. ''Şimdi o burada el üstünde tutulmaya devam ederken ben evde ceza çekiyorum. Ben mi istedim ya o aileyi, ben mi kaçtım gittim ? Beni o gönderdi. '' İfakate doğru bir adım daha yaklaştı Suna. Ferit ve Seyran bir hamle yapmasından korkarak Sunayı hem gözleriyle hem de yavaş yavaş yaklaşan adımlarıyla kontrol altında tutmaya çalışıyorlardı.

''Hadsiz. Besle kargayı oysun gözünü. İyi niyetle garip sevindirelim dedik... '' İfakat'in, zeytinyağına bulanmış gibi tüm suçlamaları eritmeye meyilli sözlerini Halisin gür sesi bastırdı;

''Yeteeeer ! Yeter bu rezillik. Kimse, hiç kimse bana hesap soramaz. Benim masamdan hesap alamaz. Hesap sorulacaksa da bunun bir adabı, bir usulü var. '' Peçetesini hışımla masaya fırlatıp ayaklandı. ''Sen. '' Sunayı işaret eden parmağı bir mızrak gibi havalandı. ''Latifi takip et, odama gel. ''

Seyran, Halisin ardından aynı soğukkanlılıkla bakan ablasına hafifçe eğdi başını;

''Ablaa...''

''İyiyim ben Seyran, çok daha iyi olacağım. '' Suna, Seyranın gözlerinin içine hiç bakmadı. Çünkü eğer bakarsa, o dingin girdapta kendini kaybedeceğini, sakinleşeceğini ve aklı başında düşünmesi gerekeceğini biliyordu. Ama Suna artık bunları istemiyordu. O gün sabahtan akşama kadar Kazımın hem dilinden hem elinden şiddet görmüştü. İstiyordu ki bu gördüğü son şiddet olsun. Bitsin her şey, ona da bir gün doğsun. Ama bilmediği, hesaba katamadığı bir şey vardı; Gün insanın içinde doğmadıktan sonra, içinde olup penceresinden izlediği hiçbir gün doğumu insana iyi gelemezdi.

Yalı KatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin