Eliz Erçil Karayel...
"Toplantı bitmiştir..."dedi Ziya dede. Herkes başını sallayıp odadan çıkarken ben ve Toprak el ele dedelerin odasına yöneldik. Tam onların olduğu tarafa yöneliyorduk ki arkadan bana seslenen Sinem bizi durdurdu.
Sağırım desem inanmazdı ki!
"Ayağın nasıl oldu canım benim?"dedi pis numaracı. Beni önemsiyormuş gibi davranarak nereye varacaktı çok merak ediyordum. Ayağımın burkulma yalanı beni öğleden önceye götürürken geçirdiğim krizin bazı sahneleri yine gözümün önüne geldi.
Bu kız benim aklıma oynuyordu. Bilmeden ya da bilerek.Krizin ardından yaptığım toplantıda herkesin endişeli bakışı bendeydi ve bu çok can sıkıcıydı. Alp'in ağlaması ise daha da üzmüştü beni. Her ne kadar şakacı bir tavrı olsa da çabuk kırılır ve etkilenirdi. Hâlâ çocuktu. Büyümek istemeyen bir çocuk. Hassastı ve onun üzülmesi beni daha çok etkiliyordu. Onlar üzülünce ben de üzülüyordum ve onları üzen bendim.
Üzüldüysem üzerdim...
Sevdiklerimi üzene ise sadece üzmekle kalmazdım...
O olayda herkesin güldüğü tek bir şey vardı.
Toprak'ın sarı elbise mevzusu sadece benim değil herkesin dilindeydi. Abilerimin onunla aramda oluşan bağı hissedip de kıskanmaması olacak iş değildi. Bu yüzden onunla dalga geçeceklerdi ve geçmişlerdi de.
"İyi de ,sen sorunca birden ağrıdı gibi... Çığlık atsam mı atmasam mı? Bilemedim..."dedim ve onun cevap vermesini beklemeden Toprak'ı da çekiştirerek odaya yöneldim.
"Çığlık?"dedi Toprak. Artık herşeyi daha da çok merak ediyordu. Deminden de zencefilli kurabiye yemediğimi fark edip alerjim olduğunu öğrenmişti. Soruyordu ve öğrenmeden bırakmıyordu.
"Evden ilk ayrılış nedenim... Aramızdaki bir olay..."dedim ve odaya girdik.
"Anladım..."dediğinde ona doğru döndüm. Dedeler daha gelmemişlerdi.
"Bak sen bu kadar üzerime düşersen kendimi daha kötü hissederim... İyiyim ben. Öyle tehdit falan derken herşey birden üzerime geldi!"dedim ve ona yaklaştım.
"Eliz inan ki çığlıkların sana hissettiğim o sorgu durumundan daha kötü hissettirdi bana..."dedi Toprak.
"Biliyorum... Özür dilerim..."dediğimde çenemi dokundu parmakları.
"Sen değil onlar dileyecek..."dediğinde ben cevap veremeden kapı acıkınca ikimizde kızgın yağa dokunmuş gibi birden ayrıldık. Dedeler öksüre öksüre içeri girdiklerinde ben neyse de Toprak bile kızarmıştı.
"Su iç dede su..."dedim koltuğa otururken.
"Ben değil de sen iç istersen kızım!"dediğinde dedeme öneri sunmama kararı almıştım.
"Sana da tavsiye verilmiyor be dede!"dedim. Toprak'ta yanıma oturmuştu.
"Neyse... Sen iyi misin kızım?"dedi gülerek Ziya Atılgan. Gülümsedim. En azından konuyu değiştirmişti.
"İyi ne demek? Bomba gibiyim..."
dediğimde güldüler."Plana başlıyor muyuz?"dediğinde dedem başımı salladım.
"İstedikleri gibi yapacağız ama sizde dediklerimi yapacaksınız... Ben ve ekibim bu akşam yola çıkıyoruz! Daha doğrusu onlar çıkacaklar aynı planda olduğu gibi..."dediğimde kafalarını salladılar. Nasıl yapacaksınız? Ya da nasıl bu işten sıyrılacaksınız diye sormadılar. Yapacağımızı biliyorlardı. Arkamızda bilmedikleri bir gücün de olduğunun farkındalardı ama bize güvendikleri için sorgulamıyorlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/358144909-288-k33051.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Akşam Sefası Tohumu
Action"O beyinin içinde ne geçtiğini anlayamıyorum... Her seferinde kendini daha da aşacak şeyler söylüyorsun ama hepsini de yapıyorsun... Eliz... Çok tehlikeli oynuyorsun! Düşersen ne olacak?"dedi gözlerimin içine bakarak. "Tutarsın... Tutmaz mısın?"dedi...