Korku ve öfke dolu kalpler aynı anda atmaya başladılar. İkisi de iki bedende de hakim olan duygulardı. Birisi hatırlanmaktan korkuuyorken diğeri duyacağı cevaplardan... Birisi onu bu kadar süre yaşattığı ve bir gün karşısına dikileceğini düşünmediği için öfkeliyken diğeri herşeyin onun yüzünden olmasına öfkeliydi...Tozlu sayfaları bir bir aralandı Nisan'ın. İçindeki korku, öfke ve acı aynı zamanda kırık ve yaralı bir kalp.
Aynı bedende buluşup cevap arıyordu...
Gözlerinden ateş çıkıyordu ama bu kalbindeki yangının üçte biri bile değildi. Asıl yangın hatırlananlar ile başlayacaktı.
~
" Eliz mi? Onu elbette ki buldum! Yaşıyormuş! Onu onca sene nasıl korudular bilmiyorum ama Nisan ile çok iyi arkadaş olduklarından aileler onların görüşmelerine izin veriyor..."dedi Nisan'ın eniştesi. Bunları dinleyen ufak , yedi yaşında, siyah saçlı, yeşil gözlü daha hayat dolu bir kız çoğunu vardı.
Olacaklardan habersiz ablasının eşiyle oyun oynamaya gelmişti. Eniştesi onunla sürekli oyunlar oynuyor ve sohbet ediyordu.
Tatlı dil sonuçta yılanı deliğinden çıkarırdı. Nisan ile yaptığı sohbetlerin çoğu Eliz hatta hepsi Eliz ve diğer kuzenleri hakkındaydı.
"Evet... Eliz ile yaşıt kız çocukları var... Doğum tarihlerine bakmak gerek... Ne zaman saldırı yapacaksın? Öylece alıp götüremezsin!"dediğinde eniştesi , Nisan ters giden bir şeyler olduğunu anladı. Eliz'in ismini duyduğu anda da içini garip bir his kaplamıştı. Eniştesinin Eliz'i sadece anlattığı şeyler ile tanıdığına emindi. Anlam veremiyordu ama her şeye de aklı basıyordu. Cebindeki telefonu çıkarıp hemen Eliz'i aramak için rehbere girdi.
Yedi yaşında bir çocuğun telefonun olması ne kadar doğruydu?
Çok da doğru değildi değil mi? Ama Nisan normal bir çocuk değildi ki! O bir ajan olmak için yetişen bir çocuktu. Ailesi sürekli dışarıda oluyordu. Evde hizmetçilerden başka kimsesi olmuyordu çünkü evdeki en küçük çocuk oydu. Bu yüzden evde yalnız kaldığı zamanlarda dedesi ile iletişimde olabilmesi için telefonu vardı. Sonuçta hiçbir hizmetçiye tam anlamıyla güvenilmezdi onların dünyasında.Ama o gün herkes evdeydi. Akşama hep birlikte yemek yeme kararı alındığından kimse izin gününü dışarda geçirmek istememişti.
Kader düğümü ilk orada atmıştı.
Eliz'in de Nisandan dolayı telefonu vardı ama onun kadar ihtiyacı olmuyordu. Onun da bütün ailesi evdeydi. Bu yüzden telefonunu kullanma ihtimalinin olacağını sanmıyordu ama ne olur olmaz diye almıştı yanına. Nisan'ın ilk aramasında duymamıştı. Evdekilerle oyun oynuyorlardı. O zamanlar en iyi anlaştığı kişi Sinemdi. Daha kimsenin arasına soğukluk girmemişti.
"Bütün kızları kaçırıp sonra onu bulunca diğerlerine ne olacak? Hepsini öldürürsen dikkat çekeriz!"dedi eniştesi. Konuşmaya devam ediyordu.
Çocuklara ne olacağı kimin umurundaydı? O sadece yakalanmamaya bakıyordu.
Nisan sürekli Eliz'i arıyordu. Eliz sonunda fark etmişti aramayı. Çocukların yanından ayrılıp daha sakin olan büyüklerinin olduğu kısma geçmişti.
"Efendim?"dedi Eliz. Nisan onun açtığını fark edince o heyecanla ayakları birbirine dolandığından dengesini sağlayamadı ve yere düştü. Eniştesi bunu fark etti.
"Bir dakika...!"diyerek arkasını dönünce Nisan'ı fark etmişti eniştesi. "Nisan? Ne zaman geldin? İyi misin abicim?"dedi hemen.
Nisan artık anlamıştı olanları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Akşam Sefası Tohumu
Acción"O beyinin içinde ne geçtiğini anlayamıyorum... Her seferinde kendini daha da aşacak şeyler söylüyorsun ama hepsini de yapıyorsun... Eliz... Çok tehlikeli oynuyorsun! Düşersen ne olacak?"dedi gözlerimin içine bakarak. "Tutarsın... Tutmaz mısın?"dedi...