36. Bölüm~ İntihara Ramak Kala...

14 2 0
                                    

♪ Selin ~ Farkında Değildin

Bir kaç saat önce...

Alara Gümüş Karayel'den...

Yağmur sesi...

Dalga sesi...

Mis gibi deniz kokusu...

Ve...

Sessizlik...

Huzur?

Gramı yoktu.

İçimdeki yangını söndürecek tek şey bir nedendi. Hâlâ bir umudum vardı. İki haftadır kaldığım ve zamanında neden aldığım diye düşündüğüm bu yazlık neler görmüştü neler...

Elimdeki telefon sürekli çalıp duruyordu. Evde sinyal saptırıcı vardı. Eliz'den birazcık yardım almıştım bu konuda. Aylardır kaldığı o evi bulamadıysak bunun sırrı da bu saptırıcıydı.

Arayan Yağız idi. Ondan önce Kaan , ondan da önce Dimitris aramıştı.

Yağız kalbimi kırmıştı ama onun verdiği zarar şu ankilerin yanında devede diken kalıyordu yani. O da neymiş diyordum geriye dönüp bakınca ama...

Affetmiştim onu...

Yine de her dakika arıyordu.

Kaan ise genelde Emel ile arıyordu. Ağzımdan laf almaya çalışıyorlardı yerimi bulabilmek için ama elbetteki başarısız oluyorlardı. Her aradıklarında başka bir ülkeyi anlatıyordum.

O kadar dizi , film boşuna izlememiştim elbet. Bir işe yaraması gerekiyordu.

Dimitris ise... Numaramı nereden bulmuştu bilmiyorum ama her dakika arayan da oydu. Bir iki kere açmak gibi bir hata yapmıştım. Neyse ki telefonu iki saati geçince otomatikman sonlandırıyordu sohbeti yoksa bütün gün konuşurdu.

Yağız'ın aramasını da meşgule atıp terasıma çıktım.

Elimdeki içecekleri ve bardağı bir kenara koydum ve yağmurun altına oturdum. Sağanak değildi ama ıslatmaya yetiyordu.

Keşke söndürmeye de yetseydi.

Rehberde babamın isminin üzerine geldiğimde arayıp aramama konusunda kararsız kaldım.

Yüzleşmekten korkuyordum.

Bunca zamandır annesinin yaşadığını bilip yine de benden uzak kaldıysa? Ne yapardım? Nasıl kaldırılırdım bunu? Bu ihtimal içimi kemirip dururken bastım isminin üzerine. Doğrudan onu arayamazdım.

Açmazdı.

Çok denemiştim.

"Efendim kızım..."dedi babam.

Muhtemelen onlarda gece daha yeni başlıyordu.

Ben hep gecede kalmıştım oysaki.

Gecenin içindeki ışığı da söndürüp beni karanlığa mahkum etmişlerdi.

"Ne yapıyorsun?"dedim sesimi neşeli çıkarmaya özen gösterdim.

Ne kadar da zor bir şeymiş. Ben bunca yıl buna nasıl dayanmışım?

" Oturuyoruz... Sen görevde değil miydin?"dedi babam. On beş gün önce göreve çıktığımı söylemiştim değil mi?

"O bitti ama yenisine çıkacağım... Bu aralar işler biraz karışık da... Şey... Annemi de versene. Onunla da konuşayım göreve çıkmadan..."dedim.

Boğazıma bir yumru oturmuştu. Geçmiyordu.

"... Uyuyor. Uyandığında arasa olur mu?"

Uyumuyordu.

Bir Akşam Sefası Tohumu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin