2.0

3.5K 195 66
                                    

Bölüme başlamadan önce oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Sizleri seviyoreee 💕💕


Pembe, abimin aldığı, montumu giydim. Selen teyzelere gidiyorduk, yine. Şu an Astsubay Beyciğim'e tiripli olmam evine gitmeyeceğim anlamına gelmez.

Kırmızı rujumu sürüp makyajımı tamamladım, artık hazırdım.

Annem içerden, "Biricik, düğüne mi hazırlanıyorsun!" diye bağırdı. "Geldim anne!" diye seslendim ona.

Gitmeyi hiç istemiyordum, zaten Astsubay Beyciğim beni tanımamıştı. Üstüne sinir edip kendisini engelletmişti, görüldü nedir ya görüldü attı bana.

Görüldü çocuğu.

Odamdan hızla çıktım biraz daha kalırsam annem beni kesecekti. Kapının önünde ayakkabılarını giyen annem bana dönüp "Ooo gelin hanım hazır olmuş," dedi dalga geçerek.

"Ya anne dalga geçme." dedim pembe ayakkabılarımı ayağıma geçirirken. "Nasıl olmuşum?" dedim etrafımda dönerek.

Annem beni baştan aşağı süzüp, "Bayram şekeri toplamaya giden kız çocukları gibi." dedi.

Ona ters ters baktım "Anne ben büyüdüm, sanki ben hâlâ küçük çocukmuşum gibi bahsetme." dedim.

Annem umursamayarak koluma girdi merdivenleri inerek apartmanın dışına çıktık. "Sen hâlâ benim küçük çocuğumsun," dedi en sonunda. "Kimse bunu değiştiremez." dedi.

Ona aynen der gibi kafa salladım. Tamam kombinim pembe pembe olabilir ama bu benim pembe sevgimden geliyor. Lanet olsun içimdeki pembe sevgisine.

Selen teyzeler ile komşu olduğumuz için yan apartmana hızla geçtik. "Anne, babam ile abim nerede?" dedim ona dönüp.

"İşleri varmış gelirler birazdan." dedi annem zili çalıp. Bir süre sonra kapıyı açan Selen teyzeye baktım. Kahverengi omuz hizasında kesilmiş küt saçları, büyük kahverengi gözleri ile asla yaşlanmıyordu.

"Hoşgeldiniz," dedi gülerek. Bana bakıp "Benim şeker kızım gelmiş, benim minik kızım mı gelmiş." diyerek bana sarıldı. Sanki küçük çocuk seviyordu.

Hep kızı olsun isterdi ama iki tane oğlu vardı, beni hep kızı gibi görürdü. Küçükken bana "Büyü seni oğluma alacağım," derdi.

Selen teyzeye tirip ile baktım, "Benim büyüdüğümü neden kimse kabul etmiyor ya!" diye ona söyledim. Salona geçmiştik, içeride Astsubay Beyciğim yoktu.

Belki odasındadır diye düşünüp koltuğa oturdum. "Sen hâlâ bizim minik kızımızsın, sus." dedi ciddi ciddi. Ona doğru tirip ile saçlarımı savurdum.

Annem ile Selen teyze bana kıkırdadılar. Aklım hâlâ Astsubay Beyciğim de olduğu için annemlerin ne konuştuklarını dinlemiyordum.

Çalan kapı ile ayağa kalktım, "Ben bakarım." dedim. Kapıya doğru gidip kapıyı açtım, karşımda abim vardı. Ona sevimli sevimli "Hoşgeldin abilerin kralı, hoşgeldin canımın içi." dedim.

Bana göz devirerek, "Yine ne istiyorsun başımın belası?" dedi.

Ona ayıplar gibi baktım, "Aşk olsun ben öyle bir insan mıyım?" dedim. Abim cevap vermeden "Evet öyle bir insanım." dedim. Abim kahkaha atınca onunla beraber güldüm.

Karşısında durup, "Nasıl olmuşum?" dedim.

Bana bakıp "Mont güzelmiş," dedi göz kırparak. "Oğuz gördü mü?" dedi sorarak.

"Onun ne alakası var?" diye sordum. Astsubay Beyciğim'in mont ile ne alakası vardı ki?

"Onunla beraber aldık," dediğinde ağzım açık şekilde ona baktım. "Ona teşekkür edersin artık." deyip içeri geçti.

İçimden küfürler savurdum, ben dün bu montun resmini Oğuz'a yani Astsubay Beyciğim'e atmıştım. Benim kim olduğumu anlamıştı, bugün ise bu montu giyerek ona gelmiştim. Bir insan ne kadar salak olabilir ise ben o kadar salaktım. Hızla kapıya doğru koştum.

Oğuz'un odası olan kapı açıldı, bir el beni içeriye çekti. Minik bir çığlık attım. Sırtım duvara yaşlanmıştı, karşımda ise Oğuz yani Astsubay Beyciğim vardı.

"Hoşgeldin, bilinmeyen numara." dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım.

Bu bölüm o bölüm DEMİŞTİMMM. AĞAĞAĞAĞAĞAĞA ÇOK HEYECANLANDIM.

ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin