2.4

2.2K 131 50
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarr

Telefonumu kapattıktan sonra hızla koşup boy aynasında üstümü düzelttim. Pembe pijama takımımı giymiştim, uzun saçlarım ise başımda kocaman bir topuz halindeydi. Saçımı hemen açtığımda elimle kabarıklığını aldım.

Balkonun kapısı tıklatıldığında koşarak kapıyı açtım. Babam ve abim evde uyuyorlardı, annemin ise dizisi olduğu için hâlâ uyanıktı bu yüzden Oğuz yazdığında kapıyı çoktan kitlemiştim.

Oğuz sessizce içeriye girdi, dağınık yatağıma bakıp "Seni de bu saatte rahatsız ettim, pardon." dedi alçak sesle.

"Ne rahatsızlığı Oğuz, estağfurullah." benim işime gelir, diyemedim.

Oğuz sessizce beni izlediğinde  "Eee?" dedim sessizce. "Birbirimizi mi izleyeceğiz?" dedim.

Oğuz güldüğünde "Benim için bir mahsuru yok." dedi.

"Şey," dedim ne yapacağımı bilmez şekilde "Sen ayakta kaldın, otursana." onun koldan tutup masamın önündeki sandalyeye oturttum. Sandalyeye yavaşça fırlatmış da olabilirim, yavaşça.

Utançla "Sen neden erken gidiyorsun?" dedim konuyu değiştirmek adına.

Oğuz anlasa da bozuntuya vermeden cevap verdi, "Acil bir görev çıktı. Ona gitmem gerekiyor." dedi.

Anladığımı belirterek kafamı salladım, "Peki ne zaman gelirsin?" dedim üzgünce.

Oğuz beni güldürmek adıma "En kısa zamanda döneceğim, hem daha iki el okey oynayacağız." dediğinde kafamı gülerek salladım. "Unutmadın değil mi?" dedi.

"Sence bende unutacak göz var mı?" dedim gözlerimi büyüterek.

"Asla." dedi Oğuz. Çalan kapı ile hızla oturduğum yataktan ayağa kalktım, korku ile Oğuz'a baktım. Oğuz ne yapacağını bilmez şekilde ayağa kalktığında hızla elinden tutup dolaba doğru götürdüm.

Annem kapıyı tekrar çalıp "Biricik, ne yapıyorsun aç kapıyı!" diye bağırdı.

Dolabın içine girip kapağını kapattım, Oğuz arkamdan hızla dolabın kapağını açtı, "Ne yapıyorsun, benim saklanmam gerekiyor!" diye fısıldadı.

"Ne bileyim ben, sanki her gün odama birini alıyorum Allah Allah." diye söylenip dolaptan çıktım. Oğuz'u dolaba geçirmeye çalıştım, uzun boyu ile dolaba zorla sığdı.

Üstümü başımı düzeltip anneme kapıyı açtım, "Geldim anne geldim!" diye söylendim ona.

Elindeki çikolatalı sütü bana verdi, "Biricik çikolatalı sütünü getirdim niye açmıyorsun?" dedi.

Rezalet!

"Ne çikolatalı sütü anne?" dedim ağlayacak gibi, "Büyüdüm ben." annem bana uzaylı görmüş gibi baktı.

Eli ile ateşimi ölçtü, "Kızım iyi misin? Sen çikolatalı süt içmeden uyuyamazsın. Geçen sana süt getirmedim diye bir hafta tirip attın." dedi. Gerçekten ağlayabilirdim, anneme susması için işaret yaptım. "Ne oluyor Biricik?" dedi anlamaz şekilde.

"Bir şey olduğu yok annem, bana yine geldiler." dedim. Hızla sütü kafama dikip bardağı annemin eline verdim, "Eline sağlık, iyi geceler, ben uyuyacağım şimdi." deyip annemi kapıya sürükledim.

"Sende bir şeyler var ama?" dedi kararsızlıkla, "İyi geceler Biriciğim." dedi elimi sallayıp kapıyı kapattım, ardından da hemen kitledim.

Oğuz dolaptan çıktı, "Demek her gece çikolatalı süt," dedi gülerek, ona kızacakken devam ettiği şeyle sustum. "Bunu öğrendiğim iyi oldu, ilerde sana sürekli alacağım o zaman." dedi göz kırparak.

Uykum fazlası ile gelmişti, elimle ağzımı kapatıp esnedim. "Senin uykun mu geldi?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. "Of Biricik." dedi çocuk gibi.

Yatağıma oturdu, "Hadi gel uyu," dedi sırtını başlığa yaslayarak.

"Sen ne yapacaksın?" dedim kollarımı göğüsümde birleştirerek.

Bana dönüp "Of Biricik! Bir kere de itiraz etme." dedi yanağını şişirerek, şişirdiği yanaklarını ısırmamak için kendimi zor tuttum. Çok tatlı görünüyordu.

Ayaklarımı sürterek yatağa geçtim, cenin pozisyonu alarak uzandım. O ise beni izledi "Sen beni mi izleyeceksin?" dedim cırlayarak. Bozuntuya vermeden ciddi ciddi kafasını salladı. "Ama ben uyuyamam ki öyle zebani gibi başımda durmuşsun!" dedim doğrularak.

Aklıma gelen şeyi yaparak onun dizine başımı yasladım, kasılan bedenini hissettsem de kalkamadım. "Böyle daha iyi." dedim gözümü kapatarak. Ellerini yavaşça saçlarıma değirdi, çekiniyordu bunu anlayabiliyordum. Yavaşça saçlarımı okşamaya başladı, gülümsedim ama o görmedi.

Yerim çok rahattı başımı dizine yaslamış bedenimi de yatağa bırakmıştım, "Oğuz," dedim yutkunarak.

"Efendim Biriciğim," dedi saçlarımla oynayarak. Eridim, bittim, öldüm...

"Erken gelir misin?" dedim tekrar sorarak. Saçlarımla oynayan eli durdu, devam etmedi, cevapta vermedi.

"Çalışırım," dedi umutla. "Senin için gelmeye çalışırım."

"Anladım." dedim, Oğuz saçlarımla oynamaya devam ediyordu. "Oğuz," dedim tekrardan. "Dönünce beraber kütüphaneye gidelim mi?"

"Sen istersen neden olmasın." dedi. Uykum çok gelmişti, gözlerim kendiliğinden kapanıyordu.

"Oğuz, sabah gidince beni uyandır tamam mı?" dedim, uyku beni iyice esiri altına almıştı.

"Uyandıramam Biriciğim, biliyorsun vedaları sevmem." dedi sessizce. İtiraz etmek için mırıldandım ama ne dediğimi bile bilmiyordum. Oğuz şakağıma öpücük kondurdu. "Kendine dikkat et Biriciğim." dediğini en son hatırlıyordum.

Ben bunları yedimmm ayyy canlarımmm

Bölüm geç geldi, dediğim gibi lanet bir yazılı haftam var. Ona çalışmak zorundayım vakit buldukça yazdım.

ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin