Rujumu bir kat daha sürdüm. Kırmızı rujdan başka renk kullanıyordum. Başka renkler bana hitap etmiyordu.
Artık kınam için hazırdım, düğün hazırlıkları yüzünden çok yoğun bir dönemden geçiyorduk. Sadece ben değil Oğuz'da. Evlenmenin bu kadar zahmetli olacağını bilseydim sadece bir nikah kıyardım o kadar.
İbocan ve Bengü'nün düğününden bir hafta sonra bizim kınamız vardı. Her şey arka arkaya olduğu için çoğu şey ayağımıza dolanmıştı. Ama bir şekilde annemlerin, Ahu'ların, Alperen abi ve Zeliha'nın yardımı ile düzenlenmişti.
Tim bugün hepsi buraya gelmişti, hepsi Oğuz'un kınası için Şırnak'tan kalkıp buraya kadar gelmişti. Onlar beni hemen benimsemişti, aynı şekilde Oğuz'u da. Çok cana yakınlardı, kendimi onların yanında hiç yabancı hissetmiyor, sanki yıllardır tanışmışım gibi hissediyordum.
Çalan kapı ile Bengü ile Ahu içeriye girdiler, ikisini görünce gülümsedim. Az önce yanımdalardı giyinmek için gitmişlerdi.
İkisi beni bindallının içinde görünce duygusal duygusal baktılar. "Çok güzel olmuşsun." dedi Ahu. Gülümsedim. "Teşekkür ederim."
Bengü dolu dolu gözlerle bakıp "Ay duygulandım." dedi. Kıkırdayarak ona baktım. O biraz daha duygusal bir yapıya sahipti. "Benim birazdan kınam var!" dedim heyecanla yerimde sallanarak.
İkisi bu halime güldü. "Siz önceden yaşadınız, nasıl geçer? Kalbim çok hızlı atıyor!" dedim onlardan tavsiye alarak.
Ahu hatırladığı şeyle alayla "Ayaz benim odama gelip beni sakinleştirmişti." dedi. Bengü "İbocan bana kınadan önce lahmacun getirmişti. Yemek sakinleştirir diyerek birlikte lahmacun yedik." dediğinde şaşkınlıkla baktım ona. "Evet gerçekten bu ikisi bunu yaptı." dedi Ahu onaylayarak. Bengü Ahu'nun omzuna omzu ile hafifçe vurdu, "Gayette işe yaramıştı ama!" dedi kocasını savunarak.
"Kocana laf kondurma zaten." dedi Ahu yüzünü buruşturarak. Çalan kapıyla içeri giren Oğuz'la gülümsedim. Kızları görünce başı ile selam verdi. "Özel bir şey konuşuyorsanız ben çıkayım sonra gelirim." dedi Oğuz çekinerek. Bengü Ahu'nun elinden tutarak "Bizde çıkıyorduk zaten!" deyip Ahu'yu çekiştire çekiştire dışarı çıkardı. Ahu burada kalmak istiyor gibiydi ama Bengü'nün çekiştirmesine ayak uydurarak dışarı çıkıp kapıyı kapattı.
Oğuz yalnız kalmamızı fırsat bilip önüme geldi, kollarını belime sararak kafasını boynuma gömdü. Kokumu içine çekerek, huzur bulmuş gibi nefesini verdi. "Kendimi bulmuş gibi hissediyorum, sen olunca sürekli bir şeyler eksikmiş, yanlış gidiyormuş gibi geliyor. Normalde temas sevmem ama sana dokunmazsam olmuyor. Sen beni ne hale getirdin be yavrum," dedi. Boynuma bir öpücük bıraktı.
Onun dokunuşlarına çok alışmıştım, sürekli sevgisini belli ediyor, benden çekinmiyordu.
"Memnun değil misin halinden?"
"Sevdiğim kadının dibinde olmam beni neden mutlu etmesin?"
"Açık sözlülükte sınır tanımıyorsun."
"Sana açık sözlü olmak hoşuma gidiyor." dediğinde yüzünde çapkın bir sırıtma vardı.
"Beyefendi sayenizde kalbim yerinden çıkacak."
"Hanımefendi sayenizde kalbim sadece sizin için atıyor." deyip dudaklarıma uzandı. Minik bir öpücük bıraktı.
"İkinci bir kırmızı ruj vakası yaşamak ister misin?" dedim gülerek. Oğuz kafa sallayıp geriye çekildi.
❦
Kızlara katılıp halaya kalktım ama bu ilk kalkışım olmadığı için ayaklarım şişmişti. Bütün gece eğlenmiştik ve artık dozu kaçırmış gibiydik.
Aniden çalmaya başlayan erik dalı ile Selen teyzeye doğru gittim, alkışlayarak beni karşıladı. Önünde durdum, müziğin ritmine göre karşılıklı oynamaya başladık. Kalabalık etrafımızda çember halini alıp bizi izliyordu, bir yandanda alkışlıyordu. Selen teyze müziğin sonunda anaç bir tavırla alnıma öpücük bıraktı.
Büyük şanslarımdan biri Selen teyzemin kaynanam olmasıydı.
Zeliha kınama gelmişti, Selen teyze ilişkilerini öğrenmişti. Ama onun kimseye kaynanalık etmek gibi derdi yoktu, aksine herkesle iyi geçinirdi. Zeliha'ya da bana nasıl davranıyorsa öyle davranıyordu.
Zeliha beni görünce gülümsemesi daha çok genişledi bu sefer onun önüne geçip oynamaya başladım, bana ayak uydurduğunda ikimiz güldük.
Ve en önemli olan Ahu ve Bengü'nün yanına gittim, ikisi beni ortasına aldı, ikisine doğru oynamaya başladığımda yüzümde bulunan gülümseme, mutluluk bütün bu yorgunluğa bedeldi.
Müzik kesildi, kına yakılma zamanı gelmişti. Ortaya konulan sandalyeye geçip oturdum, kırmızı duvağımı kapatan annemdi. Yüzünde sevinçle karışık bir hüzün vardı. Söylenen türkü ile etrafımda dönen kişileri izliyordum.
Ağlamamı bekliyorlardı. Ama benim ağlamak gibi bir niyetimde belirtimde yoktu. Açılan duvağımla annemi görünce güldüm.
Annem bana garip garip baktı.
"Kızım ağlaman gerekiyor, yavrum." dedi uyarır gibi. "Ağlamak istemiyorum." dedim omuzlarımı indirip kaldırarak. Çocukluk yaptığımı düşünebilirdi ama gerçekten mutluluk dışında başka hiçbir duyguya sahip değildim şu anda.
İçeriye girenler ile bir uğultu oldu.
Tim olduğu gibi içeri gelmişti. Hepsi takım elbise giymişti. Ve hepsi birbirinden yakışıklıydı. En yakışıklıları benim için Oğuz'du. Çok karizmatik yürüyordu. Canım nişanlım. Müstakbel kocam.
Arkadan abim ve Alperen abi de gelmişti.
Normalde onlar erkek olarak başka yerde kutlama yapacaktı. Gelmeleri planda yoktu.
Ayaz direkt olarak Ahu'nun yanına geçip elini beline attı ve onu kendine çekti, ait olduğu yerdeymiş gibi yüzünde hafif bir gülümseme yer etti.
İbocan Bengü'nün yanına geçmiş ve ona heyecanla bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Bengü ise aynı heyecanla onu dinliyordu.
Oğuz ise benim karşıma geçmişti, annem beni şikayet etmek ister gibi "Ağlamıyor!" demişti sitemle.
"Çok şükür bir an ağladın sandım." dediğinde annem anlamadı ama sonra hafifçe tebessüm etti. "Ağlamadan kınayı yakalım, olur mu anne?" dedi anneme masum çocuk gibi. Ağlamamı istemediği için kıyamıyordu.
Annem Oğuz ona ilk defa anne dediği için şaşırmıştı. Oğuz'un bu halleri hoşuna gitmişti. "Olur oğlum siz nasıl isterseniz." dedi tebessüm ederek.
Kınamı Selen teyze yakacaktı, yavaşça önümde çöküp elinde tuttuğu kına tepsisiyle durdu. Çocukken büyüyünce ben sana kınanı yakacağım, derdi...
Yüzünde buruk bir tebessüm oldu, avcumun içine altın bırakıp kınayı sürdü, üstüne kına için almış olduğumuz kırmızı kına eldivenini taktı. Gülümseyerek bana baktı, gözlerim dolu dolu duruyordu. Bana sarıldı, "Hoş geldin kızım." dedi fısıltıyla. "Hoş buldum anne." dedim aynı şekilde. Selen teyzenin gözlerinden akan yaşı elleriyle hemen sildiğini anladım.
Zaten kendimi zor tutuyordum. Selen teyze benden uzaklaştı, annem sarıldığında bende ona sıkıca sarıldım. Sarılma faslını geçirdim, en son beni köşede izleyen Oğuz'u gördüm bana doğru gelip alnıma bir öpücük bıraktı.
"Seni seviyorum Biricik."
"Seni seviyorum Astsubay Beyciğim."
❦
Bende sizi seviyorum ballarımm
Çok yorucu bir gündü. Yorgunluktan gözlerim ağrıyor ama benim çalışmam gereken bir sınavım var... Bölümü zor yetiştirdim, umarım beğenirsiniz.
Bunu diyeceğimi tahmin etmiyordum, (bu kadar erken) ancak bir sonraki bölüm final:)
Bizim çocuklar büyüdü, hatta evleniyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/357797523-288-k36528.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓
General FictionBilinmeyen numara: Seni anan benim için doğurmuş canımmmm Bilinmeyen numara: Hamurunu benim için yoğurmuş canımmmmm Bilinmeyen numara: Küçükken annen büyüyünce seni oğluma alacağım derdi. Bilinmeyen numara: Büyüdüm nikah tarihi ne zaman? Bilinmeyen...