5.3

921 68 133
                                    

Alışveriş poşetlerinin hepsini taşıyan Oğuz peşimden geliyordu. Kına için ikimiz alışverişe çıkmıştık, abimde gelecekti ama birkaç işi çıkmıştı onları halledip gelecekti.

Nişanın üstünden yaklaşık bir ay geçmişti, hatta Oğuz göreve gidip gelmişti bile. Yeni timiyle birlikte çıktığı ilk görevdi. Şimdi ise az kalan kına için alışverişe çıkmıştık, Selen teyzem ve annem düğünü biran önce yapmak istiyordu. Bütün herkesi çağırdıkları akrabaları çatlatan türden bir düğün yapmak için bizden çok heyecan yapıyorlardı. Ben ve Oğuz'un işine geliyordu.

"Yardım etseydim, hepsi çok ağır." dedim Oğuz'a yardım etmek isteyerek. Oğuz hemen cık dedi. Geniş pazılarını gösterdi, "Ben bunları boşuna yapmadım, senin alışveriş poşetlerini taşımayacaksam neden varlar?" dedi gülerek. Ben onun bu haline kıkırdadım. Uzanarak poşetleri almaya çalıştım, Oğuz beni tutup kolunu omzuma atıp beni kendine çekti, boy uzunluğunun üstünlüğünü kullanarak beni hapsetti.

"Ya senin boyun uzun bu hile!" dedim söylenerek. Oğuz kafasını umursamazca salladı, "O zaman en güzel hile buymuş, baksana böyle sarılarak yürüyoruz." dedi gülerek. Onu onayladım.

"Bir kafeye geçip oturalım, mola verelim." dedi Oğuz. Caddede olduğumuz için gözüme çarpan pastaneyi Oğuz'a işaret ettim, "Şuraya geçelim mi? Güzel bir yere benziyor." dediğimde Oğuz onayladı. Geçtiğimiz pastane çok tatlı bir yerdi küçük ama çok güzeldi. Pembe pembeydi. Tam benlik!

"Ay çok güzel burası!" dedim etrafı hayranlıkla inceleyerek. İçeride yeni fark etmiş olduğum bir köpek vardı yerinde oturmuş bize bakıyordu. "Selam!" dedim ona elimi sallayarak, minikçe havladı. "Ay Oğuz gördün mü selam, dedi." dedim kıkırdayarak. Oğuz gülerek kafasını salladı, "Sevdi beni," dedim sevinçle. "Seni kim sevmez ki." dediğinde oturacağım sandalyeyi nazikçe çekerek beni sandalyeye oturttu.

Köpek yavaş yavaş hareket ederek Oğuz'a yaklaştı, Oğuz'un elini kokladı, sonra Oğuz'a baktı. Sanki tanıdık birisinin kokusunu almış gibi baktı. Hatta Oğuz'u uzun uzun süzdü. Oğuz onun tüylerini sevdi, köpek uysal bir ses çıkardı. "Adı ne acaba?" dedim merakla. Oğuz tasmasına bakıp "Tarçın," dedi. Tarçın kendisi olduğunu onaylayarak havaladı.

"Ay çok afedersiniz," dedi içeriye gelen kız. Siyah dalgalı saçları ve siyah gözleri vardı, süt beyazı tene sahipti. Minik ve yuvarlak yüz hatları sayesinde çok tatlı biri gibi duruyordu. "Buraya bakan arkadaşım izin aldı, ben pastalardan sorumlu olduğum için içerdeydim. Çok beklediniz mi?" dedi arka arkaya konuşarak.

"Hiç sorun değil, sakin olun lütfen." dedim onu rahatlatmak adına. "Ayrıca bizi çok tatlı birisi karşıladı, değil mi Tarçın?" dedim. Tarçın kuyruğunu keyifle sallıyordu. "Öyle görmenize sevindim," dedi gülümseyerek. Neden bilmiyorum ama bu kıza içim ısınmıştı.

Kız önümüze bıraktığı menüye baktım, "Adınız?" dedim merakla. "Zeliha, sizin?" dediğinde "Ben Biricik, bu da nişanlım Oğuz." dedim ikimizi tanıtarak. Zeliha duyduğu isimlerle durdu, sonra ise hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi. Anlık olan bir şeydi ama dikkatimden kaçmamıştı.

Oğuz sessizce bizi izliyordu, sohbetimize dahil olmadan Tarçın ile uğraşıyordu. "Biz soğuk bir limonata alalım," dedim gülümseyerek. Zeliha gülümseyerek "Hemen geliyor!" dedi neşeyle.

O gittikten sonra "Ay çok tatlı değil mi?" diye sordum Oğuz'a. "Dikkat etmedim." dedi Oğuz ciddiyetle. Şaşkınlıkla ona baktım, gerçekten de sadece beni izlemişti ve ben bunu yeni fark ediyordum.

Kızararak ona utanıp baktım, sonrasında gözlerimi kaçırdım. Oğuz masanın üzerinde olan elime uzanıp sıkıca tuttu, "Benim güzelim utanmış mı?" deyip avcuma bir öpücük bıraktı. "Ya Oğuz yapma!" dedim daha fazla utanarak. Oğuz avcuma bir öpücük daha bırakıp sırıttı. "Neyi yapmayayım?" dedi masum ayağına yatarak.

Ona söylenmek için ağzımı açmıştım ki çalan telefonumla sustum. Abim arıyordu. "Biricik nerdesiniz, geliyorum konum at." deyip abim yüzüme kapattı. Telefona ters ters bakarak, küfür etmemek için dilimi ısırdım. "Uzaylı bu çocuk!" dedim en sonunda kendimi tutamayıp. Oğuz güldü, "Tahmin edeyim söyleyeceğini söyleyip kapattı." dediğinde kafa salladım. Abime konumu atıp telefonu kapattım.

Elinde limonatalar ile gelen Zeliha limonataları masaya bıraktı, "Afiyet olsun." dedi nazikçe. "Teşekkür ederim," dedim gülerek. Kafasıyla selam verip, geriye çekildi.

Pastane kapısına doğru gidip kapıyı açtı, elinde bir buket çiçekle içeri giren Alperen abiyi görünce içtiğim limonata boğazımda durdu. Zeliha'ya sarılıp çiçekleri nazikçe ona uzattı, Zeliha gülümseyerek çiçekleri aldı. Tarçın koşarak Alperen abiye sırnaştı, bir aile gibi görünüyorlardı.

Masanın altından Oğuz'un ayağına tekme attım, Oğuz acıyla inleyerek bana baktı, gözümle Alperen abiyi işaret ettim, Oğuz Alperen abiye baktı. Oğuz geri dönüp bana baktı, sonra yine o tarafa döndü.

"Nasıl?!" dedi şaşkınlıkla. "Aynı şeyi görüyoruz?" dedi olanları teyit etmek ister gibi. "Evet," dedim onu onaylayarak.

Alperen abinin bakışları bizimle kesişti. Gülerek ona el salladım, Oğuz'da bana uyarak el salladı.

"Selam." dedi el sallayarak. Zeliha olanları anlamaya çalışıyordu, "Kardeşim ve nişanlısı, yani kız kardeşim, Biricik." dedi bizi tanıtarak. Zeliha şaşkınla bize baktı. Şüphelendiği bir şey doğruymuş gibi bakıyordu.

"Allah'ım bu trafik ne be! Sürünerek geldim nerdeyse!" diye kapıyı söylene söylene açan abimle ortam daha garip olmuştu. Bize ve Alperen abiye birde kendisinin tanımadığı ama bizim az önce tanıştığımız Zeliha'ya baktı. "Bir şey mi kaçırdım?" dedi merakla.

Alperen abi Burak'a masayı işaret etti, abim ona uyarak masaya gelip oturdu. Alperen abi Zeliha'nın beline elini koyarak bizim tarafa yönlendirdi, abim Alperen abinin elini görünce hızla ben ve Oğuz'a dönüp kaş göz yaparak ne olduğunu sordu.

Zeliha ve Alperen abi masaya oturdu, kalabalık bir ortam olmuştuk. "Zeliha, kız arkadaşım." dedi bize onu tanıtarak. Hepimiz bir ağızdan "Ne?!" dedik. Alperen abi onayladı. "Size bu şekilde tanıştırmak istemezdim, en yakın zamanda tanıştıracaktım ama siz buraya gelip yanlışlıkla haberdar oldunuz." dedi oflayarak.

Oğuz "Yani benim yengem," dedi Zeliha'ya bakarak. Zeliha yavaşça elini kaldırıp masumca salladı.

"Evet kardeşim yengen." dedi Alperen abi. Akılıma gelen replik ile yüzümü ekşittim. YAPMA BİRİCİK SIRASI DEĞİL!

"Ben ne olacağım!" diyen abime döndük hepimiz. "Ya çocuklarımız!" diye bağırdı yüksek sesle. "Sen çocuklarımızın rızkını bu kıza mı yediriyorsun? Yazıklar olsun! Sana üç numaraya vurulmuş saçlarımı süpürge ettim! Sana yıllarımı verdim. Yeri geldi evi ben geçindirdim. Ama sen git beni aldat!" diye söylendi yüksek sesle. Zeliha'ya bakıp "Bu arada ben Burak, tanıştığımıza memnun olmadım." dedi olmayan saçlarını savurarak...

Zeliha abimin bu hallerine alınmadı hatta kıkırdadı. Hepimiz ona güldüğümüzde abim hâlâ Alperen abiye kinle bakıyordu.

Bir aşk başlamadan bitti djjdjdkdkkdjf

ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin