Ebu Kasım önünde kanlar içinde yatan askere baktı, her şey berbat olmuştu. Adamlarının çoğu çatışma esnasında ölmüştü, en güvenli sığınak askerlerin eline geçmişti ve en önemlisi kapana kısılmıştı. Bir iki adamla yapacağı bir şey yoktu, bir de üstüne bu asker başına bela olmuştu.
Sinirle kalkıp Oğuz'un vurulduğu yere gitti, az önce onu ani bir öfke ile vurmuştu. Karnına tekme attı, Oğuz acı içinde inledi, kanaması vardı eğer böyle devam ederse bu gidişle kanamadan ölecekti.
Arka taraftan gelen adam Ebu Kasım'ı tuttu, bu adam Oğuz'u bayıltan adamdı. "Yeter. Eğer o ölürse bizi yaşatmazlar." dedi bağırarak. "O bizim hayatta kalmamız için garanti." dedi Oğuz'a bakarak.
Ebu Kasım alayla güldü, adamın elini tutup hızla büktü, adam acıyla inledi. "Demek benim işime karışıyorsun." dedi hiddetle. "Sen kimsin? " diye bağırdı. Ama adam haklı olduğu için daha da sinirlendi "O hâlde o ölürse sende ölürsün!" dedi adamı Oğuz'un yanına fırlatarak.
Adam hızla Oğuz'un yarasına bezle baskı yaptı, acıyla inledi gözlerini açmadı ama sürekli bir şeyi sayıklıyordu, adam kulağını yaklaştırıp dinlemeye çalıştı. "Sözüm vardı." diyordu kısık sesle. "Biricik." dedi fısıldayarak her şeyi kaybetmiş gibi paramparça çıkmıştı sesi.
Ebu Kasım devam etti; "Zaten siktiğimin mağarasında sıkıştık. Ne halt yiyecez her yerde bizi arıyorlar!" dedi sinirle sakalını sıvazladı.
Adam Oğuz'un yarasına müdahale etmeye başladı, mağarada bulunan ilaç kutusunu yanına alıp içini karıştırdı. Kanamayı durdurmak için, yarayı temizlemeden bir sargı bezini gelişi güzel yaranın olduğu bölgeye sardı. Hiçbir bilgisi olmadan yaptığı bu davranış kanamayı biraz da olsa azaltmıştı.
Oğuz'un dilinden ise sürekli aynı cümleler dönüyordu; "Sözün var." sanki kendine bunu hatırlatmazsa yaşayamayacaktı, bedeninde olan kurşun acı vermeye devam ediyordu. Soğuk hava Oğuz'un büyük ve kuvvetli bedenini titretecek kadar güçlüydü.
Bir yandan onu her yerde arayan timi vardı. Oğuz alındıktan sonra mağaranın altını üstüne getirmişlerdi ama çok geçti hem Oğuz hem de Ebu Kasım yoktu ve operasyon başarısız olmuştu. Oğuz deşifre olmuştu.
Bir gün sonra...
"Şunun durumu nasıl?" dedi Ebu Kasım sigarasından derin nefes çekerek. Oğuz'un kanaması durmuştu ama bilinci kendinde değildi.
"İyi ama uzun yaşamaz. Doktor lazım." dedi adam ona bakarak. "Baksana ölecek gibi sadece nabzı atıyor. Doktor şart." Haklıydı. Oğuz'un nefes alışverişi bile o kadar belirsizdi ki yanına gidip nabzına bakılmazsa belli bile olmazdı.
Ebu Kasım Oğuz'a bakıp güldü. "O Türk'e bir şey olmaz." ayağa kalkıp Oğuz'un önünde durdu, kan birikintisinin üzerinde yatıyordu. Yüzü solmuştu, kıyafetleri kan içindeydi, üst kısmı çıplaktı sadece yarasının olduğu yerde sargı bezi vardı.
Ebu Kasım yere çöktü Oğuz'un yarasına elindeki sigarayı yaranın biraz daha üstüne bastırdı, Oğuz acıyla gözlerini hafifçe açtı. Sigaranın izmariti bedeninde sönmüştü, gerisinde ise yanık et kokusu bırakmıştı.
Karşısında Ebu Kasım'ı görünce küfür savurdu, yerinden kalkmaya çalıştı ama yarası yüzünden acı ile inledi. Bedeni ateşler içinde yanıyordu, değil kaçmak hareket edecek mecali yoktu. Ebu Kasım onun bu hâli ile keyifle gülümsedi. Karşısında bir askerin acı çekmesi hoşuna gitmişti.
Oğuz onun gülümsemesini fark edince ekşitti, acı çekiyordu. Ama belli etmemek için çenesini o kadar sıktı ki sanki dişleri kırılacaktı. "Şerefsiz." dedi Ebu Kasım'ın yüzüne tükürürcesine. Elinde olsaydı hemen onu öldürürdü ancak şu anki durumu bunu yapacak kadar iyi değildi. Yarası yine kanamaya başlamıştı, bağlı olan ellerini hareket ettirmeye çalıştı ama ipler o kadar sıkı bağlanmıştı ki her hareketinde ipler bileklerinin çizilmesine, çürükler bırakmasına sebep oluyordu.
"Herkes bunu diyor biliyor musun?" dedi gülerek. Oğuz bağlı olan ayaklarını yerinden oynatarak Ebu Kasım'ın yüzüne tekme attı, Ebu Kasım dengesini kaybedip yere düştüğünde acı ile de olsa gülümsedi. Yaptığı her harekette yarası daha fazla kanıyordu. O kadar acı çekiyordu ki gözlerini acı ile yumdu, kendini tutmak adına sakince yutkunmaya çalıştı fakat boğazına dikenler batıyormuş gibi hissetti.
Ebu Kasım düştüğü yerden kalkıp öfkeyle Oğuz'un üstüne atladı, Oğuz'un yüzüne ardı ardına indirdiği yumruklar yüzünden Oğuz'un burnundan kan geldi, patlamış olan dudağından kendi kanının tadını alarak yüzünü ekşitti. İğrençti. Yumruklardan kurtulmaya çalışıyordu ama imkansızdı. Ebu Kasım tarafından kıskaca alınmıştı.
En sonunda hareket etmeyi keserek yediği yumruklara razı oldu çünkü hareket ettikçe yarası daha fazla kaynıyordu. Bilinci tekrar kapandığında Ebu Kasım hâlâ durmadan yumruklarına devam ediyordu, Oğuz ağız dolusu kan kustu. Ebu Kasım eline gelen kanlar yüzünden tiksinerek Oğuz'un üstünden kalktı.
"Siktir." dedi sinirle. "Elime kan bulaştı şerefsiz." deyip Oğuz'un yerde cansız gibi yatan bedenine tekrar yumruk atarak.
Kaybettiği kanlar yüzünden gözünü bile açmıyordu Oğuz. Güçlü olmasına rağmen küçük bir kurşun yarası onu etkisiz hâle getirmişti.
Eğer acil müdahale yapılmazsa belki her şey için bile geç olabilirdi.
❦
Biricik Oğuz'a kaçıncı mesajını attığını bilmeden yeni mesajlar atmaya devam ediyordu. Elinde tuttuğu telefonu sıkıca kavrayarak yine Oğuz'un sohbetine girmişti. Yine ama yine yanıt yoktu. Klavyeyi açıp mesaj yazmaya başladı.
Biricik: Oğuz neredesin yaaa!!!!!
Çatık kaşlarla yazdığı mesaja baktı. İçinden belki işi uzamıştır dedi. Ama daha önce de hiç böyle yapmamıştı.
Biricik: Of içimde kötü bir his var.
Haklıydı. Garip hissediyordu daha önce hiç böyle hissetmemişti. Sanki kalbi demir zincirlerle bağlanmış ve atmasına bile izin verilmiyor gibiydi.
Biricik: Bak gerçekten en azından iyiyim desen? Of.
❦
Normalde iki bin kelimeyi geçen uzun bir bölüm yazmıştım. Ama iki bin kelimenin bu sabah hepsini sildim ve bölümü tekrar yazdım. Oğuz'a da size de kıyamadım. Diğer sildiğim bölüm çok kötüydü:(
Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın bebeklerr sizleri seviyorumm. Bir sonraki bölümü hızla yazıp atacağım, bir aksilik çıkmazsa muahhhh 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓
General FictionBilinmeyen numara: Seni anan benim için doğurmuş canımmmm Bilinmeyen numara: Hamurunu benim için yoğurmuş canımmmmm Bilinmeyen numara: Küçükken annen büyüyünce seni oğluma alacağım derdi. Bilinmeyen numara: Büyüdüm nikah tarihi ne zaman? Bilinmeyen...